Barolar, çocuklar için Diyarbakır'da toplandı

Bursa Barosu'nun öncülük ettiği barolar, çocuklar için Diyarbakır'da toplandı. Yenişehir ilçesindeki Mitania Otel'te düzenlenen toplantıya baro başkanları, yönetim kurulu üyelerinin yanı sıra baroların çocuk hakları ve merkezlerinin sorumlu avukatları katıldı. İki gün sürecek toplantıda, çatışma ortamından etkilenen çocuklar, göç etmek zorunda kalan ve mağdur çocukların durumu ele alınacak.

Diyarbakır Barosu Başkan Yardımcısı Ahmet Özmen, Güneydoğu'da yaşanan olaylarda çocukların mülteci durumuna düşürüldüğünü söyledi. Özmen, "Yaşanılanlar neticesinde göçen aileler ve dolayısıyla çocuklar bir anlamda mülteci konumuna düşürülmüş durumda. Sur ve diğer İlçelerden göçen aileler ya yakınlarının evlerine sığınmış ya da kiraladıkları evlerde yere atılmış bir kilim üzerinde yaşamaktalar. Bu ailelerin kişisel eşyalarını dahi alamadan kaçtıklarını, ısınamadıklarını, beslenemediklerini hepimiz bilmekteyiz. Bu ailelere bireyler, ya da belediye vb. kurumlar aracılığıyla yardımlar ulaştırılmaya çalışılıyor ise de ne yazık ki halen tek bir yardım alamayan ailelerin olduğunu duymaktayız." dedi.

Özmen, 28 Kasım'da katledilen baro başkanı Tahir Elçi'nin cesaret, vicdan, adalet ve hak savunuculuğunun abidesi olarak mazlumların kalbinde ölümsüzleştiğini belirtti. Özmen, "Ve şimdi bizlere der ki 'Dostlarım, aranızdan koparılışımın üzerinden iki ayı aşkın bir süre geçti. Yeni yıl bile geldi, yeni yılın ilk karı da yağdı üzerime, toprağıma süzüldü. Benden sonra nice fidanlar düştü. Kendi vatanlarında, kendi şehirlerinde, kendi evlerinde acımasız silahlardan çıkan vicdansız kurşunların hedefleri oldular. Sur'da, yankısıyla Dört Ayaklı Minare'nin ayaklarını titreten top seslerinden kahroluyorum, derin uykum bölünüyor sizler öldükçe. Ama biliyorum; zulme karşı direnmenin, hepimizin adına korkmak yerine cesaret göstermenin, susmak yerine haykırmanın bir elzem olduğunu. İşte tam bu sebeple mazlumlar için hepiniz mücadale etmelisiniz.'" diye konuştu.

"YAŞAM, KİŞİ GÜVENLİĞİ, EĞİTİM, BARINMA, SAĞLIK, SEYAHAT, MÜLKİYET VE BESLENME HAKKI İHLAL EDİLMEKTE"

Özmen konuşmasında şunları söyledi: "Bölgemizde 7 il 20 ilçede onlarca mahalleyi kapsayacak şekilde toplamda 56 kez sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş ve bu yasakların süresi 332 günü bulmuştur. Bu yasaklar Cizre, Silopi ve Sur İlçesinde bilfiil devam etmektedir. Bu ilçelerde yaşananlar birçok çocuğun ölmesine, yaralanmasına ya da ebeveynlerini kaybetmesine yol açmıştır. Toplamda 5 kez sokağa çıkma yasağı ilan edilen Cizre'de son yasak 14.Aralık.2015'te ilan edildi. 43 gündür devam eden ablukada 66 kişi yaşamını yitirdi. Cizre'de Temmuz 2015'ten bu yana 99 kişi hayatını kaybetti. Toplamda 2 kez sokağa çıkma yasağı ilan edilen Silopi'de son yasak 14 Aralık 2015'te ilan edildi. 43 gündür devam eden ablukada 28 kişi yaşamını yitirdi. Temmuz 2015'ten bu yana Silopi'de 42 kişi hayatını kaybetti. Toplamda 6 kez sokağa çıkma yasağı ilan edilen Sur'da son yasak 02 Aralık 2015'te ilan edildi. 54 gündür devam eden ablukada 19 kişi yaşamını yitirdi. Temmuz 2015'ten bu yana Sur'da bugüne kadar 21 kişi hayatını kaybetti. Bugüne kadar sadece uygulanan ablukalarda 196 yurttaş yaşamını yitirdi. Ablukaların halen devam ettiği Cizre, Silopi ve Sur'da son ablukalarda 113 Temmuz 2015'ten bu yana 162 sivil hayatını kaybetti. Suruç katliamından bugüne kadar, yaşanan çatışmalı süreç 81'i çocuk, 78'i kadın olmak üzere toplamda 442 sivilin yaşamını yitirmesine neden oldu. Bu rakamsal tabloları ifade etmek inanın çok acı geliyor. Çünkü bu rakamların her biri bir can, bir çocuk demek. Bilindiği üzere çatışmalar ve savaşların en acı yönünü ne yazık ki kadınlar ve çocuklar yaşamaktadır. Bu süreçte bütün temel hak ve hürriyetler askıya alınmış durumda. Başta yaşam hakkı olmak üzere , kişi güvenliği, eğitim, barınma, sağlık, seyahat, mülkiyet ve beslenme hakkı gibi bir çok hak ihlal edilmekte. Öldürülmeleri bir yana eğitim, barınma, sağlık ve beslenme ihtiyaçlarını gideremeyen çocuklar ciddi anlamda ihmal ve istismara uğramakta. Silopi ve Cizre'de 46; Sur'da ise 54 gündür çocuklar okula gidememekte. Yaşanılanlar neticesinde göçen aileler ve dolayısıyla çocuklar bir anlamda mülteci konumuna düşürülmüş durumda.

AĞIR TABLO İNSANLARI DUYGUSAL KOPUŞA GÖTÜRÜYOR

Sur ve diğer İlçelerden göçen aileler ya yakınlarının evlerine sığınmış, ya da kiraladıkları evlerde yere atılmış bir kilim üzerinde yaşamaktalar. Bu ailelerin kişisel eşyalarını dahi alamadan kaçtıklarını, ısınamadıklarını, beslenemediklerini hepimiz bilmekteyiz. Bu ailelere bireyler, yada belediye vb. kurumlar aracılığıyla yardımlar ulaştırılmaya çalışılıyor ise de ne yazık ki, halen tek bir yardım alamayan ailelerin olduğunu duymaktayız. Bu ağır tablo, insanları yalnızlaştırıp, duygusal kopuşa götürmektedir. Bu savaş konseptinde, çocukların yaşadığı ve yaşamaya devam edeceği travmaların ileride onarılamayacak düzeye ulaşması bizleri kaygılandırmaktır. Devleti, çocukların ve tüm sivillerin zarar görmesini engellemek amacıyla aldığı tedbirlerin neler olduğunu topluma açıklamaya, çocuk ve sivil ölümleri ile diğer hak ihlallerini durdurmaya ve sorunları çözmek için barışçı çözüm yollarını kullanmaya hep birlikte davet etmek zorundayız."

BURSA BARO BAŞKANI DEMİRÖZ: ÖLEN ÇOCUKLARI DA UNUTMAYALIM BİZİM ESERİMİZDİR

Bursa Baro Başkanı Ekrem Demiröz ise bugün sahillerde çocuk cesetleri yüzdüğünü belirterek, "Aylan bebeklere bu konuda bilinç biraz açığa çıkma ama gün geçmesin onlarca çocuk Ege'nin karanlık sularında ölmesin." dedi. "Dünyada çocuklar, özellikle bize yakın olan coğrafyada çocuklar acı çekiyor. Toplumun dikkatini çocuğa çekmek gerekiyor. Çocuk hakları ihlallerinin en yaygın olduğu ülkelerden biri olan Türkiye'de meclisinde çocuk hakları komisyonu yok." diyen Demiröz, bu ölçekte hareketle baroların ne çark ne da çarkın dişlisi olduğunu belirtti. Demiröz, " Ama güç odaklarını harekete geçirebilir, gerçekten çocuklar için bir şeyler yapabilir. Gelişen süreçte hepimiz mecliste komisyon kurulması için mücadele edeceğiz. Bu konuda bilgi ve birikime sahip barolardır. Çünkü hiçbir sivil toplum örgütündü olmayan bir yapı var barolarda. Çocuk hakları komisyonları ve merkezlerdir. Çünkü çocuğun başına gelen herhangi bir olaydan ilk haberdar olan avukatlardır. Bursa'da bu işe kendini adamış meslektaşlarımız var. Eğer mecliste bir komisyon kurulması başarılırsa devlette bu alanda bir gedik açılırsa baroların bu hazine değerindeki bilgi ve birikimi ve çözüm önerileriyle bu komisyon desteklenebilir. Tahir Elçi bir kez otururken dedi ki en çok anne ve babalarını kaybeden çocukları üzülüyorum demişti. Tahir başkan bilse ki bu ülkede yaşayan her çocuk bizim çocuğumuzdur. Ve suça sürükleneninden aile içi şiddete ve cinsel istismara maruz kalan çatışmalı bölgede travma yaşayan ve ölen çocukları da unutmayalım bizim eserimizdir. Ve Bunu çözmek ve toplumun geleceği çocukların diyen bir bilince sahip olan avukatlar bu alanda çalışacağız." şeklinde konuştu.
CİHAN
29 Ocak 2016 13:29
DİĞER HABERLER