Başbakan Davutoğlu'ndan Musul açıklaması

Başbakan Davutoğlu'ndan Musul açıklaması
Davutoğlu Türk askerinin çekilmesiyle ilgili açıklamada bulundu.

Davutoğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:


Biz en başından itibaren açık ve net bir politika takip ettik. Milliyeti belli olmayan bir uçağın hava sahamızı defalarca ikaza rağmen ihlal etmesi sonucu bir karşı tepki de bulunduk. Olayı başlatan Türkiye değil. Defalarca ihlal sözkonusu. Uyarılara rağmen ihlale devam eden uçağa müdahale sözkonusu. Suriye, Türkiye Rusya denkleminin bir parçası değildir. Gerilimi artıracak politika doğru değil. Biz her türlü diyaloğa hazırız. Türk teknesine yönelik eylem için gerekli tüm  diplomatik adımlar atılmaktadır.


"Rusya'dan doğalgaz akışının kesilmesi söz konusu değil"


Rusya'dan doğalgaz akışının kesilmesi söz konusu değildir. Akkuyu projesinin de durmasın gerektiren bir durum yok. Rusya'nın doğalgazı kesmesi uluslararası toplumda kendisini zor duruma düşürür. Pazarını Rusya'ya açmayı düşünen ülkeler artık bir kere değil, 5 kere düşünür.


"Musul'da askeri gereklilikler neyse onu yaptık"


Irak ve Suriye ile ilgili, hiçbir ülke bizim durumumuzda değil. Suriye rejiminin kontrol ettiği sınır çok marjinal bir sınır. Irak'ta ise sınırını kontrol edemeyen bir hükümet var. Suriye ile muhatabımızın meşruyetini kaybetmiş olmasından dolayı tek taraflı tedbirler aldık. Irak'ta ise attığımız her adımı istişare içinde atmaya özen gösterdik. Askeri tedbirlerin ise önceden ikili planlanması zor oluyor. Atılan adımlar askeri gereklilik adımlarıdır. Sayın Abadi'nin geçen seneki ve benim bu seneki ziyaretlerimde ortak bir mücadele konusunda anlaşmıştık. Diana eğitim kampını ziyaret etmiştim, son Sincar operasyonununda da başarılı olmasını bana Barzani anlattı. Bu tek taraflı değil, uluslararası hukuk çerçevesinde. Başika'da, Diana'da olan eğitim üslerimizin meşruyeti su götürmez. Bizim buraya yönelik saldırılara karşı tedbir alma zaruriyetimiz çıktı. Birliğimiz orada olmaya devam edecek. Burada bir güç kaydırması oldu. Askerlerimiz muharip olarak değil, eğitim amaçlı. Takviye güçleri ise onları korumak için. Biz askeri gereklilikler neyse onu yaptık, gerekiyorsa güç kaydırdık ya da yeniden tanzim için adımları attık. Tehdit varsa tanzim yapılır, yoksa başka yere kaydırılır. Bugün de atılan adımlar da yeniden tanzim şeklindedir. İlgili güvenlik birimlerimiz yaptığı değerlendirmelere göre bu ihtiyacın hasıl olduğu ortaya çıktı. Türk askeri eğitim için orada olmaya devam edecek. Bugün yapılan tanzim askerlerimizin güvenliği için. 


"Sükunet sağlanmadan kutuplaşma içinde yeni anayasa yapılamaz"


Başkanlık sistemi ve referandum. Cumhurbaşkanı iki ayrı referandumdan bahsetti.


Bu konu hep gündemde. Sadece bizim dönemde değil. 12 Eylül’den beri bu anayasanın getirdiği keşmekeş konusunda tartışma sürdü. Tartışılması doğal. Seçim beyannamemizde, hükümet programımızda tutumumuzu ortaya koyduk. Eylem planında açık şekilde söyledim. Bazıları var ki AK Parti’nin tek başına, hemen yapabileceği hususlar. Bazı hususlar var ki, AK Parti’nin diğer partilerle işbirliği içinde yapması gerekenler var. İki meydan okuma var önümüzde. Biri terörle mücadele. Bu konuda Irak ve Suriye’den kaynaklı ek güvenlik riskleri de var. AK Parti’nin tek başına yürütebileceği, toplum psikolojisi olarak herkesin birlikte hareket etmesi gereken bir alan. Rus uçağının düştüğü gün, ilk günden güvenlik krizi başladı. Ağır ve travmatik sancılar bunlar. Aynı şekilde şimdi de birkaç gün sonra açıklanacak, FED kararının ekonomi üzerindeki etkiler olmak üzere, küresel ekonomik krizin etkileriyle hükümet uğraşmak zorunda. Üçüncü bir taraf, verdiğimiz vaatler var. Biz dikkatimizi hiç dağıtmadan, terörle mücadele, ekonomik reformlar ve Suriye-Irak eksenli gelişmelere dikkat etmek zorundayız.


Bütün bunlarla birlikte dikkat çekmemiz gereken bir yer de yeni anayasa. Ana gibi herkesi kuşatacak bir anayasa çağrısında bulundum. Bir taraftan bu mücadeleyi yürüteceğiz, bir taraftan bütçeyle ilgili atacağımız adımlar sonrasında, muhalefetle bütçeyi, anayasayı ve reformları konuşacağız. 


"27 Nisan e-muhtırası olmasaydı başkanlık sistemi gündeme gelmezdi"


Bu acil gündem üzerinde çalışırken, diğer taraftan da sakin bir şekilde olayları hiçbir şekilde kişiselleştirmeden, sadece AK Parti’nin, benim ya da Cumhurbaşkanı’nın sahiplendiği bir mesele değil, toplumun tüm kesimlerinin ön şart dayatmadan sakin bir tartışmaya ihtiyacımız var. Bu sükunet sağlanmadan kutuplaşma içinde anayasa yapılamayacağını gördük. Matematiksel olarak da psikolojik olarak da mümkün değil. Bir taraftan mücadele edeceğiz, yoksa soyut olarak anayasa tartışmasını başlattığınız zaman buralarda zaafa uğrarız. Anayasanın sükunetle tartışılmasını sağlayacak bir ortam sağlayacağız. Kutuplaşma atmosferinden çıkmak, herkesin kendi mahallesinden çıkması, başka çevrelerle konuşur hale gelmesi... Kastım şu, herkes kendi mahallesinden çıksın. Türkiye’de en büyük tehlike Alevilerin sadece Alevilerle, Sünnilerin Sünnilerle, Türklerin Türklerle, Kürtlerin Kürtlerle  konuşmaması gerek. Böyle olursa yeni bir anayasa yapamayız. 27 Nisan e-muhtırası olmasaydı başkanlık sistemi gündemde olmazdı. Olmasın diye demiyorum. “Siz Cumhurbaşkanı’nı böyle seçemezsiniz” deyince biz de “O zaman halka gideriz” dedik.

14 Aralık 2015 14:13
DİĞER HABERLER