Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yurtdışında yaşayan Türkler'in resmi işlemlerini kolaylaştıracak yeni uygulamayı anlattı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Almanya'nın Düsseldorf kentinde yaklaşık 13 bin gurbetçiye seslendi.
Başbakan Erdoğan, CeBIT 2011Uluslararası Bilişim Fuarı'nın açılışı için geldiği Almanya'da, 13 bin kapasiteli Düsseldorf ISS Dome Salonu'nda Avrupa'nın farklı ülke ve şehirlerinden gelen Türk vatandaşları ile bir araya geldi. Eşi Emine Erdoğan ile salona gelen Erdoğan'ı salondaki 13 bin kişi büyük bir coşku ile karşıladı.
Salona; Başbakan Erdoğan'dan önce Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Yurtdışı Türklerinden Sorumlu Devlet Bakanı Faruk Çelik, Başbakan Yardımcısı Ömer Çelik girerek halkı selamladı.
Program, Türk ve Alman milli marşlarının okunması ile başladı. Türkiye Cumhuriyeti Berlin Büyükelçisi Ahmet Acet, açılış konuşmasını yaptı. Acet, Türklerin Almanya'ya göç tarihini anlattı. Başbakan Erdoğan'nın Almanya ziyaretinin göçün 50. yılına denk gelmesinin anlamlı olduğunu belirten Acet, Almanya'da yaşayan Türklerin Almanya'da siyasi katılıma girdiklerini ve bunun önemli olduğunu belirtti.
BAĞIŞ: YAPTIKLARINIZDAN GURUR DUYUYORUM
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış da, Avrupa Birliği'ne yapılan ilk başvurudan sonra bugün gelinen noktayı anlattı.
Bağış, "Türkiye bu gelişmeleri sağlarken sizler de buraya işçi olarak geldiniz. Bu ülkenin doktorları, mühendisleri, gazetecileri, futbolcuları, siyasi milletvekilleri ve bakanları oldunuz. 17 yıl yurtdışında yaşayan bir kardeşiniz olarak yaptıklarınızdan gurur duyuyorum." diye konuştu.
Devlet Bakanı Faruk Çelik de, konuşmasına, vefat eden Prof. Dr. Necmettin Erbakan'a rahmet dileyerek başladı. Çelik, şunları söyledi:
"Almanya'ya bin 500 kişi ile başlayan göç serüveninin 50. yılında Almanya'yı Almanya yaptınız, Türkiye'ye çok büyük katkılar sağladınız. 500 bini aşan öğrenci, 3 milyonu aşan nüfusla 50 yıl boyunca Türkiye ve Almanya arasında dostluk köprüsü oldunuz. Türkiye'nin AB üyeliğine karşı çıkana siyasetten, spora ve kültürün her alanında yer aldığınızı biliyor ve sizlere teşekkür ediyoruz. Göç hikayelerini gözyaşları ile yazan ve vatan hasretini bağrına basan gurbetçileri, şehitleri rahmetle anıyoruz. Çalışmayı, üretmeyi esas alan değer yargıları denildiği zaman ay yıldızlı bayrağın altında muhteşem bu tabloyu sergileyen sizler için buradayız."
ERDOĞAN: 50 YILDIR GÖZÜMÜZ, KULAĞIMIZ VE GÖNLÜMÜZ SİZLERLE
Daha sonra Başbakan Erdoğan, alkışlar ve tezahüratlar arasında sahneye çıktı.
Başbakan Erdoğan, sözlerine, Almanya'nın yanı sıra çeşitli ülkelerden gelen Türk vatandaşlarına teşekkür ederek başladı. Başbakan Erdoğan da, Erbakan'ı rahmetle anarak sözlerine devam etti.
Başbakan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Birleri size 'gurbetçi, Alamancı' diyebilir. Sizler en meşakkatli yollardan yürüyerek, çalışarak bugünlere geldiniz. 50 yıldır gözümüz, kulağımız ve gönlümüz sizlerle... 50 yıldır yaşadığınız her acıyı 74 milyon yüreğimizde hissettik. Neşeniz bizim neşemiz, düğünüz bizim düğünümüz oldu. Siz burada ne kadar mutlu iseniz biz o kadar mutlu olduk. Sizin kaygınız, derdiniz bizim derdimiz oldu."
Erdoğan, "Umut yolculuğu 1961 yılında Sirkeci Garı'ndan kalkan trenle başladı. O trenin ardından sular serpildi. O terenin arkasından niceleri gözyaşlarını akıttı." dedi. Başbakan Erdoğan, okuduğu bir gurbet şiiri ile konuşmasına devam etti.
"TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN TEMİNATI ALTINDASINIZ"
Başbakan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Sizler bugün ikinci ve üçüncü nesil, çalışkanlığı, zekası ve azmi ile varlığını sürdürüyor. Almanya'da sanatcılarımız, sporcularımız, doktorlarımız, işadamlarımız, yatırımcılarımız, siyasetçilerimiz var. Ana dili ile birlikte akıcı Almanca konuşan Almanyalı Türkler var. Sizler asla ve asla yalnız ve kimsesiz değilsiniz. Sizler hem Federal Almanya Cumhureti'nin altındasınız. Sizler büyük bir cumhuriyetin, Türkiye Cumhuriyeti'nin teminatı altındasınız."
Başbakan Erdoğan, "Düsseldorf'tan, Berlin'den, Kahire'ye Bingazi'ye kadar nerede bir Türkiye cumhuriyeti vatandaşı var ise biz oradayız ve onların yanı başındayız. Biz şunu çok iyi biliyoruz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yaşadıkları ve çalıştıkları ülkelerde o ülkelerin otoriteleri tarafından büyük bir hassasiyetle gözetleniyorlar. En son Libya'da olduğu gibi benim vatandaşım dara düştüğünde ve imdat dediğinde o vatandaşımın imdadına bütün imkanlarımızla koşuyoruz. Libya'da kaos başladığından itibaren 16 bin 500 yüz vatandaşımızı tahliye ettik. 30 bine yakın vatandaşımız var. Artık talep nerede ise yok." diye konuştu.
Libya'dan Beyza isminde bir kız çocuğunun mektubunu anlatan Başbakan Erdoğan, "Türkiye'den bugün bütün ülkeler övgü ile bahsediyor. Libya'da 41 ülkeden 579 yabancı vatandaşın tahliyesini biz yaptık.
Almanya'da 8 yıl önce Türk vatandaşın derdini dinleyecek mecali olmayan bir Türkiye vardı. Bugün Haiti ve Şili'ye kadar elini uzatan bir Türkiye var. Bugün Tiflis, Kabil ve Bağdat'a kadar elini uzatan bir Türkiye var. Hakkı ve Hukuku savunan bir Türkiye var. Dün gündemi belirlenen bir Türkiye vardı, bugün gündem belirleyen bir Türkiye var. Bugün artık yardım alan bir Türkiye değil, yardım veren bir Türkiye var." dedi.
"ACIMASIZCA BENİM VATANDAŞIMIN CEBİNDEKİ PARAYI HORTUMLADILAR"
Başbakan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Dünya alt üst olurken Türkiye hamdolsun dimdik ayakta durmasını bildi. Türkiye'nin milli geliri karşısında borç oranı yüzde 74, şimdi ise Türkiye'nin milli geliri karşısındaki borç oranı yüzde 45. Nereden nereye... Devlet borçlanıyordu. Devlet borçlanırken yüzde 64 faiz ödüyordu. Şimdi ise yüzde 7 faiz ödüyor. Bu faizler halkımın ve vatandaşımın cebinde çıkıyordu. Acımasızca benim vatandaşımın cebindeki parayı hortumladılar. Küresel finans krizi bir tane banka iflas etmedi. Tarihinin en güçlü dönemini yaşıyor bankalarımız. Dünyada birçok banka çökerken bizde bu durum yoktu. Yolsuzluklar devam etseydi 160 bin derslik yapamazdık. Bölünmüş yollar.
Biz 13 bin 600 kilometre bölünmüş yol yaptık. Yolsuzluk olsa bunları yapabilir misiniz? Benim vatandaşım artık otobüslerle değil uçaklarla seyahat ediyor. Biz bunları yeterli bulmuyoruz. Türkiye'nin dört bir yanında havaalanlarımız var. En son Hakkari'nin Yüksekovası'na havaalanı yapıyoruz. Batı ne var ise Doğu ve Güneydoğu'da da o olacak. Şırnak, Çizre ve Iğdır'da havaalanı yapıyoruz.
Afyon-Uşak-Kütahya üçgeninin ortasına Zafer Havaalanı yapıyoruz. Avrupa'dan gelen vatandaşımız huzurlu bir şekilde iline inecek. Hızlı trenler yapmaya devam ediyoruz. İstanbul-Eskişehir Arası hızlı tren çalışıyor. İstanbul–Ankara arasını iki buçuk saate indireceğiz. Ankara – Konya arası hızlı terenin test sürüşünü yaptık.
Yolsuzlukların olduğu bir ülkede bunları yapabilir miyiz?
Dün Marmaray'ı inceledik. Denizin altından trenlerimiz geçecek. 29 Ekim 2013'te açılışını yapacağız.
Bitmedi artık savaş helikopterini üreten bir Türkiye var. 2023 yılında dünyanın ilk 10 ekonomisi arasında bir Türkiye hedefliyoruz."
"AZMİNİZDEN HİÇBİR ŞEY KAYBETMEYİN"
Başbakan Erdoğan, "Almanya'da 60 bine aşkın işveren kardeşlerim var. Bu bizim mutluluğumuzdur. Azminizden hiçbir şey kaybetmeyin. Siz bunu başarırsınız. Artık kendi savaş gemilerimizi yapacak hale geldik. Türk mühendisleri artık kendi emeği ile artık uzaya göndermek üzere 4 gemisini yapacak hale geldi. Zorunlu olarak toprak ve vatan hasretini çeken Almanya'da yaşayan sanatçı ve yazarlarımızı Türkiye'ye dönmeye davet ediyorum. Kapımız ardına kadar onlara açıktır." diye konuştu.
"Biz Ortadoğu'ya bakınca petrol görenlerden değiliz, Balkanlar'a bakınca rant görenlerden değiliz. Kafkasya'ya Asya ve Afrika'ya bakınca çıkar görenlerden değiliz." diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Biz insan hakları, evrensel haklar diyoruz. Hiç kimsenin iç işlerinde gözümüz yok. Biz Yunus Emre'nin dili ile konuşuyoruz. Biz kimseye kin tutmuyoruz. Yaratılanı Yaratan'dan dolayı seviyoruz. Kürt'ü, Laz'ı, Çerkez'i, Roman'ı, Abaza'sı herkesini bir tutuyoruz. Ortadoğu'da sokağa döken zihniyet çifte standarttır. Biz insanın rengine bakılmaksızın herkesin demokrasi ve insan haklarını hak ettiğini savunuyoruz. Başkasının hakkına ve hukukuna saygı duyacağız. İnsanı insan olarak kabul edeceğiz. Haklarını teslim edeceksiniz."
"HERKES ALMANCA ÖĞRENSİN İSTİYORUM"
Başbakan Erdoğan, "Herkes Almanca öğrensin istiyorum. Çocuklarımız Almancayı iyi öğrensin, önce Türkçeyi iyi öğrensin, en iyi eğitimi yapsın. Mastır ve doktora yapsın istiyorum. Almanya'da AB müktesebatı ne ise burada azınlıklar hukukuna tabi olan aynı olmasını istiyorum. Muhakkak Alman toplumuna entegre olacaksınız; ama asimilasyona hayır! Bu evrensel değerlerden geliyor. İnsan hakları evrensel değerlerinden geliyor. Hiç kimse azınlıkların hukukunu görmezlikten gelmez. Ancak bulunduğumuz toplumda entegre olacağız. Huzurumuz için bu gerekli. Asimilasyona gelince, kimse bizi kültürümüz ve medeniyetimizden koparamaz. Bunu yarın Alman gazetelerinde saptırmasına izin veremeyiz. Bunlar çok hedef saptırdılar. Bizi ve kendi liderlerini çok üzdüler. Demokrasi farklılıklara tahammüldür. Farklı olana saygı ve farklılıkları zenginlik olarak kabul etmektir. Zorla empoze edilmesi demokrasi ve insan haklarına aykırı demektir. İç siyasi ve seçim malzemesine alet etmek, kısa dönemde kazanç sağlasa bile uzun dönemde AB, Avrupa'ya ve dünyaya zarar verir." dedi.
Erdoğan, "Antisetimizim ne denli insanlık suçu ise İslamafobi de o denli insanlık suçudur. Tıpkı ırkçılık gibi bir insanlık suçudur. Kimse doğrunun bedelini ödeyemez. Sizler baba ve dedelerinizle 50 yıldır Almanya'da yaşıyorsunuz. 50 yıldır Almanya'nın kalkınmasına katkı sağladığınız. Bundan sonra da bu ülkenin siyasi katılımına katkı sağlayacağına inanıyorum.
Bu iletişim ve bu saygıyı muhafaza edin. Çoğunluğunun da aynı empati ve iletişimi beklemek bizim en tabi hakkımızdır. Başta Almanya olmak üzere bazı Avrupa ülkelerinde görülen yabancı düşmanlığını gözlüyoruz. Dayatma ve dışlama ile hiç kimse bir yere varamaz. Göçün 50. yılında birbirimizi anlamaya çaba sarf etmeliyiz. Türkiye'de de on binlerce Alman vatandaşı var. Bizim misafirimiz. Türkiye'de mülk edindiler. Birinin burnu kanasa kendi ailemden birinin burnu kanamış gibi üzülürüm.
Ülkemizde can, mal, aklın, neslin korunması var. Bütün bunlarla bizle rde elimizden gelen gayretlerle bunları sürdüreceğiz. Aynı zamanda inancın korunması var. Hangi inanç olursa olsun inancını yaşaması bizim teminatımız altındandır." ifadelerini kullandı.
"TÜRKİYE'DE MAVİ KART UYGULAMASINI BAŞLATIYORUZ"
Başbakan Erdoğan, "Almanya'daki Türklere Türk vatandaşlığından çıkmak kaydı ile Alman vatandaşlığı veriliyor. Türkiye'de 'Mavi Kart' uygulamasını başlatıyoruz. Mavi Kart'ta sıkıntı yaşandığını biliyoruz. Yeni yasa ile bunu hayata geçiriyoruz. Resmi daire ve bankalarda işlem yapmanızı daha kolay hale getireceğiz. Ayrıca Mavi Kart sahiplerinin çocuklarının bu karta sahip olmasını bu yasa değişikliği ile mümkün hale getireceğiz. Bu yeni uygulamanın sizlere hayırlı olmasını diliyorum." dedi.
Erdoğan, yurt dışı Türkler ve akraba bağlılığı konusunda ise, "Devlet Bakanı Faruk Çelik'le birlikte her sorununda yanınızda olacağız. Yurt dışı Türkler Danışma Kurulu üyeliğini daha aktif tesis ediyoruz. Kurul üyelerinin müracaatları için takvim başladı." şeklinde konuştu.
Seçimler ve oy kullanma konusunda da değinen Erdoğan, "Büyükelçilikte ve konsolosluklarda oy kullanması için gerekli yasal düzenlemeler tamam. Temsilciliklerde sandık kurulacak ve vatandaşlarımız burada oy kullanacaklar. Almanya'da 2 bakan henüz görüş ifade etmediler. Türkiye'de Yüksek Seçim Kurulu (YSK) karanı verecek." dedi.
Erdoğan, "Almanya'da gerçekleştirecek olan göçün 50 yılı kutlamalarına katılmanızı ve katkı bulunmanızı rica ediyorum." diye konuştu.