Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne alınmamasını eleştirdi.
Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne başvurusunun 50 yıllık geçmişe sahip olduğunu belirten Erdoğan, "50 yıl AB kapısında bekletilen bir ikinci ülke yoktur. Ben, 'Türkiye'yi bu kapıda niçin bekletiyorsunuz?' sorusunun cevabını Avrupalı dostlarımızdan alamadım." ifadesini kullandı.
Başbakan Erdoğan, ekonomi kuruluşlarından Kiel Dünya Ekonomi Enstitüsü tarafından Çırağan Sarayı'nda düzenlenen Global Ekonomi Sempozyumu'nun gala yemeğine katıldı.
Başbakan Erdoğan, Küresel Ekonomi Sempozyumu'nun bu yıl ilk defa İstanbul'da toplanmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. İkinci Dünya Savaşı'nın ardından dünyanın en derin küresel ekonomik krizin içinden geçtiğini belirten Erdoğan, "2008 sonunda başlayan kriz, küçük büyük demeden hemen her ülkeyi etkisi altına aldı, az ya da çok etkiledi, etkilemeye de devam ediyor. Yaşadığımız küresel krizden almamız gereken çok önemli dersler var. Eğer yaşananları görmezden gelirsek, krizden çıkan mesajları iyi okuyamazsak, altını çizerek söylüyorum, daha büyük ve daha fazla tahrip edici krizlere kapıyı aralık bırakmış olacağız. Bu küresel krizi aşmak şu anda tüm dünya ülkeleri için büyük bir aciliyet arz ediyor. Ama, küresel krizi aşmak kadar, tekrar etmemesi için de önlemleri almak da en az o kadar önem ve aciliyet arz ediyor" diye konuştu.
Küresel krizin geleceğin ancak daha fazla işbirliği ile inşa edilebileceğini gösterdiğini ifade eden Erdoğan, "Artık hiçbir ülkenin kendisini kendi sınırları içine hapsetme lüksü bulunmuyor. Hiçbir ülke için, yanı başındaki, bölgesindeki sorunlara kayıtsız kalma seçeneği söz konusu olmuyor. Filistin, Afganistan ve Irak'taki çatışmalara "bizim savaşımız değil" diye bakanlar; Kafkaslar'daki ve Balkanlar'daki sorunlara kayıtsız kalanlar; yoksulluğu, umutsuzluğu umursamayanlar, büyük bencillik içinde olanlar, kendi çocuklarına dahi herhangi bir gelecek vaat edemezler" ifadelerini kullandı.
Pakistan'daki sel felaketine sessiz ve duyarsız kalanları eleştiren Erdoğan, Türkiye'nin bölgesinde bu kayıtsızlığın sıkıntısını çok çektiğini anlattı. Türkiye'nin bölgesinde yaşanan çatışmaların yanı sıra, ülke dışından topraklarına yönelen terör saldırıları nedeniyle ağır bedeller ödediğini kaydeden Erdoğan, "Üzülerek ifade etmeliyim ki, Türkiye'nin ödediği faturalara, yaşadığı acılara uluslararası toplum uzun süre kayıtsız kaldı, hatta terörü doğrudan ya da dolaylı destekleyenler, kollayanlar oldu. Terörün sınır tanımadığı acı tecrübelerle anlaşılınca Türkiye ile empati kurulabildi ve teröre karşı uluslararası dayanışma kısmen de mümkün olabildi" diye konuştu.
TÜRKİYE'NİN AB'YE ALINMAMASINI ELEŞTİRDİ
Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne başvurusunun 50 yıllık geçmişe sahip olduğunu belirten Erdoğan şöyle devam etti: "50 yıl AB kapısında bekletilen bir ikinci ülke yoktur. Ben, 'Türkiye'yi bu kapıda niçin bekletiyorsunuz' sorusunun cevabını Avrupalı dostlarımızdan alamadım. Biz AB müktesabatının neyini yerine getiremiyoruz. AB içine aldığınız üyelerin tamamı acaba Türkiye kadar şu anda yapılanması itibariyle müktesebatın gereğini yerine getirmiş mi? Bunun cevabını bize veremediler. Çünkü AB'nin bakışında ne yazık ki arzulamadığım, dile getirmekte zorlandığım yaklaşım tarzları gerçekten çok üzücüdür. Eğer bu dünyayı beraber kurmazsak, beraber dayanışma içinde kuşatmazsak barışın egemen olduğu bir dünyayı kuramayız. Medeniyetler İttifakı'nın eş başkanı bir başbakan olarak konuşuyorum. Eğer bizler medeniyetler ittifakını kuracaksak, medeniyetler çatışmasına karşı duracaksak AB'ye bir Hıristiyan kulübü olarak bakamayız. Tam aksine AB'yi bir siyasi, sosyal birlikte olarak görmek durumundayız" ifadelerini kullandı.
AB'nin Türkiye'ye yaklaşımının çok daha farklı olması gerektiğinin altını çizen Erdoğan, "Fasıllar açıyoruz. Açarken bakıyoruz bir fasıl açalım mı açmayalım mı bu konuşuluyor. Bize gelene kadar 15 fasılla gelen bir süreç vardı. Bu biraz çabuk aşılır dediler herhalde fasılları 35'e çıkardılar. 2015 mi 2020 mi olsun? Birisi çıktı imtiyazlı ortaklık dedi, öbürü farklı şeyler konuştu. Bugün bir Güney Kıbrıs AB üyeliğine getirildi Güney Kıbrıs'ı üyeliğe getirenler bunun yanlış olduğunu kendileri söyledi. Güney Kıbrıs'ın AB müktesebatına göre fasıllar itibariyle üye olması mümkün değil. Kendi kendilerini inkar etmişlerdir ve siyasi bir karar almışlardır. Kıbrıs diyorsunuz, hala orada yeşil hat var. Yeşil hattın olduğu bir yeri siz kalkıp da AB' ye alamazsınız. AB müktesebatı bunu reddediyor. Öbür tarafta 73 milyon nüfusuyla tarihiyle medeniyetle, ekonomik yapısıyla bağımsız bir Türkiye var, almaya çekiniyorlar. Sordukları zaman siz büyük bir ülkesiniz, nüfusunuz 73 milyon diyorlar. Siz genişlemek, güç bulmak istemiyor musunuz? Siz 1,5 milyarlık İslam dünyası ile batıyı birbirine köprü yapacak bir ülke aramıyor musunuz? Bu ülke Türkiye. Hem İslam'ı demokrasiyle birlikte yaşatabilmiş bir Türkiye. Aşırılıklardan uzak bunun nasıl olduğunu ortala koymuş bir Türkiye var"
Küresel refahın paylaşımcı bir anlayışla sağlanması gerektiğini aktaran Erdoğan, "Tehlike ülkelerin kapısını çalmadan tedbirleri hep birlikte alalım, dayanışma içinde olalım. Barışı, adaleti hep birlikte savunalım. Küresel refah bizler için hakikaten paylaşımcı bir anlayışla sağlansın Türkiye'nin AB'ye tam üyeliği bu noktada çok önem arz ediyor. İnanın birçokları AB'ye üye olduğunda kazananın sadece Türkiye olacağını zannediyor. Biz de kazancağız AB de kazanacak. Türkiye'nin AB'ye üyeliğine büyük bir aşkla, şevkle bekleyen bir dünya var" diye konuştu.
'CUMHURİYETİN 100. YILINDA TÜRKİYE'Yİ İLK 10'A SOKMAYI HEDEFLİYORUZ'
İki hafta önce yapılan halk oylamasıyla kapsamlı bir Anayasa değişikliği yapıldığını hatırlatan Erdoğan, "Bu da AB ile ilgili bu süreci halkımın ne denli arzuladığını ne denli ortaya güç koyduğunu, demokratikleşme noktasındaki kararlılığını ortaya koyuyor" dedi. Cumhuriyet'in 100. Yılında Türkiye'yi dünyanın ilk 10 ekonomisi içine sokmayı hedeflediklerini belirten Erdoğan, "Yeni reformlarla, yeni atılımlarla mevcut engelleri de artık geride bırakıyoruz, kronik sorunları aşarak geleceğe daha emin adımlarla ilerliyoruz. Kredi derecelendirme kuruluşları her ne kadar son derece haksız biçimde Türkiye'ye karşı mesafeli de dursa, biz, uluslararası kamuoyunun gözünü boyamak için değil, kendimiz için, geleceğimiz için istikrar ve güven içinde güçlü adımlar atıyoruz. Hedefimiz, Türkiye'yi bölgesinin ve dünyanın güçlü, dirençli ve büyük bir ekonomisi haline getirmek. Sabırla, istikrarla, kararlılıkla bu hedefler doğrultusunda çalışmaya devam edeceğiz." şeklinde konuştu.
Öte yandan Çırağan Sarayı'ndaki gala yemeğine Erdoğan'ın yanı sıra Belçika Başbakanı Yves Leterme, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Kiel Enstitüsü Başkanı Dennis Snower, Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz da katıldı. Erdoğan, sempozyuma katılanlara, "İstanbul'da gezin. Otel sempozyum arasında kalmayın" tavsiyesinde bulundu.