Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, İpekyolu Semineri'nde konuştu. Başbuğ'un konuşması sırasında bir gürültü duyuldu. Kimsenin ne olduğunu anlamadığı ses Başbuğ'u da şaşırttı. Sesin geldiği yöne bir bakış atan Başbuğ, gözleriyle ne olduğunu anlamadığını belli etti. İşte o an...
İSTİHBARAT ZAFİYETİ YOK
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Hakkari'deki saldırıda istihbarat zaafiyeti olduğuna ilişkin söylemlere katılmadığını belirtti.
OLAĞANÜSTÜ HAL SÖZ KONUSU DEĞİL
Olağanüstü hal uygulamasının gerekli olup olmadığına ilişkin soruyu da "Olağanüstü halin söz konusu olduğunu düşünmüyorum. Şehitlerin acısını anne baba ve kardeşlerinden sonra en çok hisseden benim" diye yanıtladı.
"HERONLARI 10 GÜNDÜR KUZEY IRAK'TA KULLANIYORUZ"
Başbuğ, "Son 10 gündür bizim Heron sistemlerini -Türkçe biz onlara gözcü sistemi diyoruz- İsrail'den satın aldığımız gözcü sitemlerini, biz de Irak'ın Kuzeyinde kullanmaya başladık" dedi.
ÇANAKKALE'DE YAZILAN DESTAN KADAR BÜYÜK
Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ Çanakkale'de düzenlene ‘İpekyolu Ülkeleri Genelkurmay Başkanları Toplantısı'nda açılış konuşması yaptı. Türk askerinin destanlarından birinin Gediktepe Sınır Karakolu'nda yazıldığını vurgulayan Başbuğ, bu askerlerin en az Çanakkale'de yazılan destan kadar büyük bir destan yazdığını ifade etti.
KONUŞMANIN TAM METNİ:
Orgeneral Başbuğ, Çanakkale'de düzenlenen İpek Yolu-2010 General/Amiral Semineri'nin açılışında yaptığı konuşmada, yeni stratejik konseptin geliştirilmesi ve müzakeresi aşamasında ve uzmanlar grubunun raporlarını sunmasının hemen arkasından icra edilen seminerin, ortaklık ilişkilerinin geleceği konusunda yeni stratejik konsepte katkıda bulunmasını ümit ettiğini söyledi.
Toplantıyı Çanakkale'de yapma nedenleriyle ilgili olarak Orgeneral Başbuğ, şunları kaydetti.
"Buranın sahip olduğu stratejik coğrafyası değil sadece. Aynı zamanda buranın milattan önce 5 bine giden tarihi ve buna bağlı olan arkeolojik eserleri, özellikle dünya savaş tarihinde ayrı bir yeri olan ve aynı zamanda Türk tarihinin dönüm noktası olan Çanakkale Savaşı ve Türk askerinin kahramanlığı bir destana dönüşmüştür.
1915'te Türk tarihinin şahit olduğu kahramanlık destanlarından bir tanesi de bir gün önce Gediktepe Sınır Karakolu'nda yazılmıştır. Çanakkale Savaşı'ndaki kahramanlık kadar büyük bir kahramanlığın Gediktepe sınır karakolunda önceki gün yazıldığına bu bölgeye yaptığım ziyarette bizzat şahit oldum."
Atatürk'ün Türk askerinin evrensel değerlerle örülü kahramanlığı yanında, Çanakkale'de ölen tüm askerlere atfettiği, dünya barışına temel teşkil edebilecek anlamlı seslenişini katılımcılarla paylaşan Orgeneral Başbuğ, şöyle devam etti.
"Atatürk'ün kendi sözleriyle size kendisinin o gün söylediklerini aktaracağım. 'Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar, burada dost bir vatanın bağrında bulunuyorsunuz. Huzur ve barış içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana koyun koyunasınız. Bizler için Mehmetçiklerle yanlarında yatan Coni'ler arasında hiçbir fark yoktur. Uzak diyarlardan evlatlarını bu savaşa gönderen analar, gözyaşlarınızı dindiriniz evlatlarınız bizim bağrımızdadır artık. Huzur içindedir ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Onlar bu topraklarda canlarını verdikten sonra bizim evlatlarımız olmuşlardır."
Orgenaral Başbuğ, Çarşamba günü şehitliğe bir ziyaret gerçekleştirileceğini belirterek, "Sanırım, pek çoğunuz da bu geziye katılırsınız" dedi.
"NATO KENDİNİ İSPATLADI"
Orgeneral Başbuğ, NATO'nun 21. yüzyılın güvenlik sorunlarına kendisini adapte etmiş eşsiz bir organizasyon olduğunu ispatladığını belirterek, şöyle konuştu.
"Dolayısıyla biz NATO'nun caydırıcılık ve savunma alanlarında dünyadaki en önemli uluslararası kurum olmaya devam ettiği konusunda hemfikiriz. İttifakın 21. yüzyılda karşılaşacağı risk ve tehditler mahalli kimliklerini hızla değiştirmekte ve küreselleşmektedirler.
Geçmişte on yıllarca tehdit altında bulunan sınırlara sahiptik. Şimdi ise sınır tanımayan tehditlerimiz var. İttifakın sorumluluk sahasının çok uzağındaki mahalli çatışmalar, ulusal ve bölgesel sınırları aşarak daha geniş çapta güvenlik kaygılarına yol açabilme potansiyeline sahiptirler. Başka bir deyişle günümüzde güvenlik artan bir oranla diğer bölgelerdeki istikrara bağlıdır.
Nükleer silahların yayılması, balistik füzeler, küresel terörizm tehdidi, korsanlık, enerji güvenliği ve devam edegelen siber saldırılar yeni güvenlik ortamının en önde gelen gündem başlıklarıdır. Bu sorunların tahmini ve üstesinden gelinmesi daha zordur. Zira doğası gereği bu sorunlar karmaşık ve çok boyutludur. Küreselleşme çağında karmaşıklık ve belirsizliklik, uluslararası güvenlik ortamının en belirgin özellikleri haline gelmiştir."
"SADECE EKONOMİ ve SOSYO-KÜRTÜREL ALANLARDAKİ ÖNLEMLERLE TERÖRÜN BİTECEĞİNİ DÜŞÜNMEK BİR HATA"
Orgeneral Başbuğ, terör örgütlerinin dünyada herhangi bir zaman ve herhangi bir yerde saldırı yapma yeteneği kazandıklarını
vurguladı.
Bu nedenle tüm dünya ülkelerinin terörizm sorunu ile karşılaşabileceğini kaydeden Başbuğ, terörizmin temel bir tehdit olarak kabul edilmesi gerektiğini söyledi.
Teröre karşı savaşın dünya çapında işbirliği gerektirdiğini dile getiren Orgeneral Başbuğ, şunları kaydetti:
"Türkiye yaklaşık 25 yıldır terör örgütü PKK'ya karşı mücadele etmektedir. Bizim terörle mücadeledeki temel hedefimiz teröristlerin ve destekçilerinin başarı umutlarını yok etmektir. Teröristler, terör ve şiddet yoluyla bir şey elde edemeyeceklerini anlamak zorundadır. Terörle mücadelenin, güvenlik, ekonomik, sosyo kültürel, propaganda ve uluslararası ilişkiler alanlarında devlet tarafından organize edilen koordineli faaliyetlerin bir birleşimi olduğuna inanıyoruz. Terörist örgüt, silahlı terör örgütü elemanlarını barındırmaya devam ettikçe sadece ekonomi ve sosyo kültürel alanlarda gerekli önlemleri alarak terörün biteceğini düşünmek bir hata olacaktır. Bu nedenle tam anlamıyla yok oluncaya kadar terör örgütüyle savaşma azim ve kararlılığımız tamdır. Bu mücadele uzun vadeli bir gayrettir ve sabır ister."
Orgeneral Başbuğ, "Bugünün karmaşık güvenlik ortamında küresel barış ve güvenlik barış ya her yerdedir ya da hiç bir yerdedir" diyen Başbuğ, küresel tehditlerin küresel tepkileri gerektirdiğini ifade etti.
Orgeneral Başbuğ, şunları kaydetti:
"Günümüzün tehditleri doğası ülkeler arasında işbirliğini daha gerekli kılmaktadır. NATO gibi kolektif savunma ve kolektif güvenlik organizasyonlarını daha önemli hale getirmektedir. Dolayısıyla NATO'nun sadece coğrafi alanın sınırları içerisinde hareket etmekle yetinmeyip üye ülkelerinin kolektif güvenlik çıkarlarının tehdit altında olduğu bölgelerde da aktif olması gerekmektedir. Bir ittifak olarak hem ittifak bölgemizde doğrudan bizi hedef alan tehditleri hem de stratejik uzaklıkta ortaya çıkan güvenlik tehditlerini karşılama kabiliyetimizi artırmalıyız. Güvenlik ortamı çevik ve esnek ittifak gerektirmektedir. İttifakın yeteneği kesinleşmiş üstünlüğe dayanmalıdır."
Başbuğ, yeni risk ve tehditleri karşılayabilmek için daha etkili bir külfet paylaşımı düzenlemesine ihtiyaç bulunduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İttifakın esnekliği NATO mukabele kuvveti ve yüksek hazırlıklı kuvvetin gücü hazırlık seviyesinde kendisini göstermelidir. NATO kuvvetleri daha uzaklara daha hızlı bir şekilde ulaşabilmeli, zorlu operasyonları icra edebilme adına bölgede daha uzun süre kalabilmelidir. İttifakın esnekliği güçlü ve askeri yeteneklerin hareket ve öncesindeki gerekli sivil niteliklerle birleştirilmesi ve uyumlu hale getirilmesi ile artırılmalıdır. İşbirliği konusu, sorunları planladıklarımız ve ortaklarımızdan almayı düşündüklerimizle ilgilidir. NATO'nun yeni ve stratejik konseptinin geliştirilmesi yönünde yapılan ön hazırlıklara göre, NATO'nun karşı karşıya olduğu güvenlik sorunlarının yeni misyon ve sorumlulukları ortaya çıkarması veya NATO'nun mevcut misyonunun önemini artırması beklenmektedir. Ancak yeni fonksiyonları olan bir ittifaka sahip olmak, ittifakın temel ilkelerini değiştirmek anlamına gelmemelidir."
"WASHINGTON ANLAŞMASI"
Orgeneral Başbuğ, demokrasi, bireysel özgürlükler, hukukun üstünlüğü ve bağımsız kurumların, NATO'nun kuruluş anlaşmasının temel değerleri olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:
"Yeni stratejik konsept, bu temel değerleri yansıtmaya devam etmelidir. İttifak güvenliğinin bölünmezliğine dayanan Washington Anlaşmasının 5. maddesinin ittifakın temel taşı olarak kalması gerektiğine inanıyorum. Ancak aynı zamanda şunu da tartışmalıyız; 5. madenin kapsamının enerji güvenliği, siber terörizm gibi yeni tehditleri de içerecek şekilde genişletilmesi gerekmektedir. Bunlar 21. yüzyılda ittifakın ele alması gereken temel konularından bazılarıdır.
Bazı sorunların askeri olmayan yönlerinden dolayı Washington Anlaşmasının 4. maddesine, üyeler arasında her zaman olduğundan da fazla danışma içeren, istişare içeren bu üye maddeye ihtiyaç duyulacaktır. Ancak NATO'nun sorumluluk sahası dışında üstleneceği misyonlar, kolektif savunmaya alternatif teşkil etmelidir. Bunlar, NATO üyelerinin özgürlük ve güvenliğini garanti altına alan görevleri destekleyici yapıda olmalıdır.
Bu bağlamda uluslararası toplumla uyum içinde olmak kritik önem arz etmektedir. Bu açık bir şekilde NATO'nun görevlerini yeniden tanımlamaya yol açacak şekilde Washington Anlaşması'nın yeniden yorumlanmasıdır. Bu açıdan yeni stratejik konsept ortaya çıkan doğal olarak hem küresel hem de bölgesel olan yeni görevlerin stratejik yansımalarının coğrafi boyutunu belirlemek durumundadır. Dolayısıyla yeni stratejik konseptin NATO'nun nasıl çalışması ve gelecekte ne tür roller üstlenmesini istediğimizi yansıtması gerekmektedir. Stratejik konseptin bağlamını belirlerken ilk sorulması gereken sorular şunlardır; NATO küresel mi yoksa bölgesel bir organizasyon mı olacaktır? NATO uluslararası güvenliğe en uygun katkıyı nasıl yapabilir? En temel görevler neler olacaktır? Diğer uluslararası kurumlarla ilişkilerini geliştirmek için NATO ne yapabilir? NATO hangi oranda büyüyecektir?"
İlker Başbuğ, bu soruları cevaplarken çok ihtiyatlı olunması gerektiğini ifade ederek, şöyle devam etti:
"Buradaki ana husus caydırıcılık, savunma transatlantik bağın korunması gibi ittifakın geleneksel işlevleri ile ittifak bölgesi dışında üstlenilen rollerden kaynaklanan görevler arasındaki ilişkinin tanımlanmasıdır. Eğer müttefikler NATO'nun rolü ve amacı hakkında farklılıklarını kaldırma konusunda başarılı olamazlarsa yeni stratejik konseptin muhtevası açıklık arz edemeyecek ve belirsiz bir stratejik yöne gidecektir. NATO eski Genel Sekreteri Scheffer şöyle demiştir: 'Küresel bir NATO ihtiyacımız yok, fakat üyelerini küresel tehditlere karşı koruyabilecek bir NATO'ya ihtiyacımız var.' Burada küresel bir NATO ile küresel hareket edebilen bir NATO arasındaki ayrımı ortaya koymuştur.
Yeni güvenlik konsepti yeni tehdit ve risk algılamalarını da dikkate alarak üyelerin farklı beklentilerini karşılayacak stratejileri tanımlamalıdır. Yeni stratejik konseptin geliştirilmesi, NATO'ya yeni sorunlar karşısında tepkisel yaklaşımlar yerine proaktif bir tarz ile ne zaman, nerede, nasıl ve neden hareket etmesi gerektiği konularında prensip belirleme imkanı tanımaktadır. Nükleer silahların yayılması kapsamındaki tehdit dünyayı daha da tehlikeli kılmaktadır. Bu sebeple NATO'nun nükleer geleneğini devam ettirmesi önem arz etmektedir."