Uluslararası Gazeteciler Derneği ile Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı, sürgündeki gazetecilere ilişkin bir rapor hazırlayarak Birleşmiş Milletler Özel Raportörü’ne sundu. Raporda 15 Temmuz'dan bu yana 149 medya kuruluşunun kapatıldığı, en az 650 gazetecinin tutuklandığı belirtildi. sürgündeki Gazetecilere yönelik zulmün derhal sonlandırılması, dezenformasyon yasasının iptali ve ev sahibi ülkelerden sürgündeki gazetecilere yönelik destek çağrıları yer aldı.
Uluslararası Gazeteciler Derneği (IJA) ve Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı (JWF), düşünce ve ifade özgürlüğünün geliştirilmesi ve korunmasına yönelik Özel Raportör’ün 2024 İnsan Hakları Konseyi’nin 56. oturumuna sunacağı rapora dikkat çekmek amacıyla bir başvuru çağrısında bulundu.
IJA ve JWF tarafından hazırlanan raporda sürgündeki Türk gazetecilerin maruz kaldığı çeşitli tehditler ve kısıtlamalar, gazetecilik mesleğinin Türkiye’de karşılaştığı zorluklar vurgulanıyor. Gezi Parkı protestoları ve 2016 darbe girişimi sonrasında Türkiye’de insan hakları ve ifade özgürlüğüne yönelik artan baskıların yanı sıra, gazetecilerin ceza davaları, tehditler ve saldırılara maruz kaldığı belirtiliyor.
Rapora göre, Temmuz 2016’dan bu yana 149 medya kuruluşu kapatıldı, en az 650 gazeteci özgürlüğünden mahrum bırakıldı ve Türkiye, dünyanın en büyük gazeteci hapishaneleri arasında yer aldı. Sürgündeki gazeteciler, Türkiye’deki hükümetin yurtdışında da gazetecilere yönelik tehdit ve baskıları sürdürdüğüne dikkat çekti.
Raporda, sürgündeki Türk gazetecilerin yaşadığı zorluklar arasında pasaportlarının hukuka aykırı bir şekilde Interpol’e bildirilmesi, terörle suçlama, sahte suçlamalarla gıyaben yargılama ve hükümet yanlısı medya aracılığıyla sürekli gözdağı ve taciz de aktarılıyor.
Ayrıca, sürgündeki gazetecilerin dijital platformlarda maruz kaldığı tehditlere de vurgu yapılıyor. Hükûmet yanlısı trollerin gazetecilere yönelik siber saldırılar, taciz ve sanal linç kampanyaları ile ifade özgürlüğü üzerindeki etkilerine dikkat çekiliyor.
KADIN GAZETECİLERE BASKI DAHA FAZLA
Raporda öne çıkan bir diğer önemli nokta, sürgündeki gazetecilerin cinsiyeti yüzünden zulüm görmeleri oldu. Kadın gazetecilere yönelik taciz, tehdit ve cinsiyet temelli şiddetin arttığı belirtilerek, bu durumun kadınların ve toplumsal cinsiyet kimliği farklı olan bireylerin güvenliği ve eşitliği açısından ciddi sonuçlar doğurduğuna vurgu yapıldı.
Raporun son bölümünde, BM Özel Raportörü’ne çeşitli tavsiyelerde bulunuluyor. Tavsiyeler arasında sürgündeki gazetecilere yönelik zulmün derhal sonlandırılması, Türkiye’deki yasal düzenlemelerin gözden geçirilmesi, dezenformasyon yasasının iptali ve ev sahibi ülkelerden sürgündeki gazetecilere yönelik destek çağrısı gibi başlıklar yer alıyor.
JWF ve IJA, uluslararası medya kuruluşlarına ve şirketlere, sürgündeki Türk gazetecilere destek vermeleri ve bu gazetecilere yönelik tehditlere karşı dayanışma içinde olmaları çağrısında da bulunuyor. Ayrıca, gazetecilere hukuki yardım, güvenlik tedbirleri ve profesyonel destek sağlanması gerektiğine vurgu yapılıyor.