Yeni Asya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Kazım Güleçyüz Türkiye'de yaşanan hukuksuzluklara dikkat çekti
Baskı ve tehditle buraya kadar
Uzun tutukluluk sürelerinin yargısız infaza dönüşüp telafisi imkânsız mağduriyetlere yol açtığı tesbit ve uyarısı, Ergenekon ve Balyoz davalarının son aşamasında sıkça dile getirilmiş ve sonuçta yapılan yasa değişiklikleri ile tüm sanıklara tahliyelerin yolu açılmıştı.
O davalarda tutuklanan, yargılanan, hattâ mahkûm olan kişilerden bazıları, tahliyeler ve ardından gelen beraat kararları sonrasında açtıkları davalarda milyonluk tazminatlar alırken, bazıları da F.... operasyonlarını rövanşa çeviriyorlar.
Üç yıl önce başlatılıp 15 Temmuz’dan beş gün sonra ilan edilen OHAL’de iyice hız verilen gözaltı ve tutuklama dalgalarında 50 bine yakın insan hapse tıkıldı.
Hep ifade ettiğimiz gibi, darbeciler, işbirlikçileri ve destekçilerinden hukuk içinde hesap sorulsun; buna kimsenin bir itirazı yok ve olamaz. Ama darbeyle ilgisi olmayan masumların hedefe konulup, aileleriyle birlikte mağdur edilmesi niye?
Gözaltı, tutuklama ve ihraçlara gösterilen gerekçelerin hukukî geçerliliği yok.
Ancak bakıyoruz, tasfiye ve kıyım operasyonları özellikle asılsız ihbarlar ve MİT tarafından hazırlandığı açık açık ifade edilen Bylock listeleri esas alınarak yapılıyor.
Nur’un durumunda da aynı şey geçerli.
Sendika üyeliği, banka hesabı, gazete aboneliği, özel okul irtibatı gibi gerekçelerin başından beri vârit olan temelsizliği ortaya çıktığında tedavüle sokulmak üzere hazırlanan Bylock efsanesinin çürüklüğü de ortaya çıkmaya başlayınca, bu hukuksuz sürecin mimar ve tetikçileri zora girdi.
Akıllarınca yine güce yaslanarak, gözdağı ve tehditlerle ve yanlış yönlendirmelerini devam ettirerek vaziyeti kurtarmaya çalışıyorlar; ama yaptıkları bütün baskılara rağmen tesir altına alamadıkları hukukçuların varlığından yakınıyorlar.
Kesin delil diye sundukları Bylock’a inanmayan “bazı hâkim ve savcılar”ın “Biz bu Bylock bağlantısını çözemedik, delil olamaz, Bylock nedeniyle tutuklananlar serbest kalmalı” dediğinden dertleniyorlar.
Görünen o ki, baskı ve tehditler buraya kadar, ötesi yok. Bundan sonra hukukun evrensel kurallarıyla işleyip kendine geleceği bir süreç başlayacak inşaallah.