Baskına gerekçe yapılan iftiraları kim, neden uydurdu?

Baskına gerekçe yapılan iftiraları kim, neden uydurdu?
Hukuksuz baskına “ERDEMİR’den, İpek Vakfı’na 122 milyon lira gönderildi” ve “7 milyar dolar yurtdışına kaçırıldı” iftiraları gerekçe yapıldı. Ancak bu iftiraların ‘suç uydurma’ yoluyla üretildiği ortaya çıktı.

Şimdi gözler, ‘suç uydurma’ yoluyla Türk ekonomisine zarar veren bu iftiracılara çevrildi. Konusu suç olan emirleri uygulamamaları için memurları uyaran hukukçular, “Müebbet hapse kadar cezası var” dedi.

İpek Medya Grubu’na yönelik susturma ve gözdağı operasyonlarına dayanak yapılan “gerekçelerin” yalan ve iftiralara dayalı olduğu belgelerle ortaya çıktı. Ticaret ve bankacılık hukuku uzmanı Prof. Dr. Sami Karahan dün Bugün'e verdiği röportajda Koza İpek Grubu’na baskına bahane yapılan hususları delilleriyle çürütüp “deli saçması” olarak niteledi. Baskının mesnetsiz iddialarla ‘suç uydurma’ yoluyla yapıldığı ortaya çıktı. İşte o detaylar ve akla gelen sorular:

MERKEZ BANKASI'NIN RAPORLARI DA DOĞRULUYOR

Operasyon kararına gerekçe yapılan ve kamuoyuna algı operasyonu yapılan “7 milyar dolar yurtdışına kaçırıldı” iddiasının gerçek dışı ve yalan olduğu tüm delillerle şüphe götürmez şekilde ispatlandı.

“Yurtdışına 7 milyar dolar kaçırıldı” yalanıyla ilgili Koza Grubu’ndan yapılan açıklamada “5 yıllık toplam üretimimiz 2,5 milyar dolar. Bunun 1,5 milyar doları üretim ve yatırım maliyeti. Bizim böyle bir paramız hiç olmadı” açıklaması yapılarak bu miktarda bir paranın hiçbir zaman mevcut olmadığı açıklandı.

Koza’nın çalıştığı ve savcının “yasa dışı para trafiğinin yaşandığını” ileri sürdüğü Türk bankaları da, “Tüm para hareketlerinin yasal olduğunu” yazılı olarak açıkladı. Tüm para hareketlerinin kaydının tutulduğu Merkez Bankası’nın yıllık raporları da Türkiye’den böyle bir para çıkışı olmadığını ispatlıyor.


TEK KURUŞ BİLE YASA DIŞI PARA ÇIKIŞI BULUNMUYOR

İftirayı ortaya çıkaran en çarpıcı delillerden biri de uluslararası denetim şirketi Pricewater HouseCoopers’ın (PwC) hazırladığı Koza Grubu’nun 5 yıllık denetim raporu. Dünyanın tüm saygın firmalarının referans aldığı denetim şirketi PwC, söz konusu raporda Koza’nın “Tüm nakit akışının gerçeğe uygun” olduğunu kaydederken, operasyon gerekçesinde iddia edildiğinin aksine “Tek kuruş yasa dışı para çıkışı olmadığını” ortaya koydu. Uluslararası finans çevrelerinin “bilirkişi” olarak kabul ettiği PwC’nin 157 ülkede denetim yaptığı bilgisi de dikkate alındığında Koza’ya yöneltilen iftiraların tamamen asılsız ve kasıtlı olduğu net olarak görülüyor.

MASAK, SPK VE MALİYE DENETİMLERİ TEMİZ ÇIKTI


Üstelik Koza İpek Grubu’nun kendi internet sitesinde mali tabloları halka açık yayınlanıyor. Kamu Aydınlatma Platformu’na (KAP) da, ilgili  diğer devlet kurumlarına da tüm para hareketlerini içeren mali tablolar bildirilmiş durumda. MASAK, SPK ve Maliye de Koza İpek’i son 3 yıl içerisinde defalarca denetlediği halde en ufak bir “yasa dışılık” tespit edemedi. Koza’nın tüm mali kayıtlarının resmi ve yasal olduğu, tek kuruş yasal olmayan paranın bulunmadığı belgelerle teyit edildi. Tüm dünya yatırım bankalarının incelediği PwC raporları ve KAP’a bildirilen mali tablolar da “7 milyar dolar” iddiasının gerçekle hiçbir ilgisinin bulunmadığını, iftira olduğunu net bir şekilde ortaya koydu.

İFTİRALARLA TÜRKİYE DE İTİBAR KAYBINA UĞRADI

İftirayı atanların, tek bir delil gösteremedikleri gibi, yurtdışına çıktığını iddia ettikleri paranın kime aktarıldığını veya hangi hesaplara yatırıldığını ortaya koyamamaları da iddiaların asılsız olduğunu gösterdi. Bu kadar açık ve büyük bir iftira, Türkiye’ye yatırım planlayan ve yatırım yapan yabancıları, uluslararası banka çevrelerini ve finans dünyasını da tedirgin ediyor. Koza Grubu uydurma gerekçelerle yapılan operasyon nedeniyle 400 milyon liraya yakın değer kaybederken, süreçte ulusal ve uluslararası finans dünyasında da itibar kaybı yaşandı. Çoğu yabancı borsadaki küçük yatırımcı kasıtlı olarak zarara uğratıldı. Peki, sadece Koza İpek Grubu’na değil Türk ekonomisine de büyük itibar kaybı yaşatan bu kadar büyük bir yalanı kim, neden uydurdu?

ERDEMiR, İSDEMİR VE AKBANK İFTİRALARI ANINDA YALANLADI

Koza İpek Grubu’na “hukuksuz baskına” gerekçe yapılan ikinci iftira, “Ereğli Demir Çelik’ten (ERDEMİR), İpek Vakfı’na 122 milyon lira para gönderildi” şeklinde. ERDEMİR, “Ben göndermedim” diyor. İpek Vakfı, “Bizim böyle bir hesap numaramız hiç olmadı, para bize hiç gelmedi” diyor. İskenderun Demir Çelik (İSDEMİR), “Hesap bana ait. Para bana geldi” diyor. Havale yapılan Akbank “Para, ERDEMİR’den İsdemir’e gönderildi. Açıklama kısmına yanlışlıkla İpek Vakfı’nın adını biz yazmışız. Hata bizim…” diyor.
Tüm bunlara rağmen OYAK’a ait ERDEMİR “kara para” ya da “teröre destek” ile suçlanıyor. Banka, hatasını kabul etmesine rağmen “yalan beyan vermekle” itham ediliyor. Tamamen kendisi dışındaki bir hatadan ve hiçbir zaman kendisine ulaşmadığı banka kaydıyla belgeli olan bir paradan dolayı da Koza İpek Grubu’na baskın yapılıyor. Uzmanlar tüm taraflarca yalanlandığı halde bu gerekçeye sığınılmasını, “deli saçması” olarak nitelendiriyor.

GERÇEKLER EKONOMİYE ZARAR VERME PAHASINA ÇARPITILDI

Türk ekonomisine zarar verme pahasına gerçekleri neden çarpıttılar?

ERDEMİR, Akbank ve İpek Vakfı’nın resmi yazıyla sundukları beyanları ortada iken, gerçeği gösteren banka kayıtları Merkez Bankası’nda da mevcutken akıl dışı bu yalanı kim, neden uydurdu? Halka açık şirketler olan ERDEMİR, İSDEMİR, Akbank ve Koza İpek’in tüm hesapları SPK denetimine açık. Halka açık hisselerinin önemli bir kısmı da yabancı yatırımcılarda olduğu halde, yalan ve iftirayı atanlar küçük yatırımcıya zarar ettirme ve Türk ekonomisine zarar verme pahasına gerçekleri neden çarpıttılar?

Tamamının yalan ve uydurma olduğu banka kayıtları ve Merkez Bankası kayıtları ile ortada iken, MASAK’a tüm para hareketlerine dair kayıtlar ve tek tek izahları elden teslim edildiği halde İpek Medya Grubu’nun da içerisinde yer aldığı Koza İpek Grubu’na bu “hukuksuz baskın” neden yapıldı? Bu iftiraları kimler ve neden üretti?

KOZA, HUKUKİ TÜM HAKLARINI SONUNA KADAR KULLANACAK

Koza İpek Grubu’nun tüm bu yasa dışı iftira ve yalanları uyduranlar ve “algı operasyonuna” alet olanlar hakkında ulusal ve uluslararası tüm hukuk yollarına başvuracağı açıklandı. “Tek kuruş yasal olmayan işlemi olmayan” ve “Kendi grubu dışında hiçbir finansman bağı bulunmayan” Koza İpek Grubu’na suç uyduranlara, iftira atanlara ve onlara alet olanlara yargı önünde hesap sorulacağı belirtilirken, neden hukuksuz bir yola başvurduklarının yargı önünde ortaya
çıkacağı kaydedildi.

SUÇ UYDURMAK VE SUÇ EMRİ UYGULAMAK AĞIR CEZALIK

Hukukçular bilerek organize suç uydurmanın kanunlarımızda cezasının oldukça ağır olduğunu ve “müebbet” hapis cezasına kadar çıktığını belirtiyor. Konusu suç olan emri uygulamanın da suç olduğunu belirten hukukçular, bu süreçte kamu görevlilerini suça iten ‘planlayıcıların” varlığına dikkat çekiyor.

Koza İpek Grubu’na iftira atarken lehteki belge ve raporların Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından MASAK’a sunulduğu halde gizlendiğine dikkat çeken hukukçular, bunun ağır suç olduğunu belirterek, lehte belgeyi saklamanın 6 yıla kadar hapis cezası gerektirdiğini kaydediyor.

İftira suçunu işleyenlere 4 yıla kadar hapis cezası verildiğini aktaran hukukçular, işlenmediğini bildiği bir suçu, yetkili makamlara işlenmiş gibi ihbar eden ya da işlenmeyen bir suçun delilini uyduranlara 3 yıla kadar hapis cezası verildiğini de vurguluyor. Yine bir kişi ya da grubu siyasi düşüncesinden dolayı ayrımcılığa tabi tutmaya da 3 yıla kadar hapis cezası uygulandığına işaret ediyor.

SORUMLULUKTAN?KURTULAMAZLAR

Türkiye'nin bir hukuki kriz geçirdiğini belirten Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Ergun Özbudun yaşananları BUGÜN’e “Suç uyduruyorlar, suç üretiyorlar hiçbir delil yok" sözleriyle özetledi. Özbudun, “Koza İpek Grubu’na karşı süren soruşturmalar, işlendiği iddia edilen varsayımsal suçlar var. Kabule bağlı olarak uydurulmuş, üretilmiş birtakım suçlar, terör örgütüne finansman sağlamak, propaganda yapmak gibi sıralanıyor. Özellikle medya grubunun bununla hiç alakası yok. Buna dair hiçbir delil yok. Bütün bu gelişmeleri hukuk devleti açısından tarif etmek mümkün değil” diyerek tepki gösterdi.

Suç uydurma, görevi kötüye kullanma, iftira ile nefret ve ayrımcılık suçlarının örgütlü olarak işlendiğini belirten hukukçular, sorumluların zamanaşımından da kurtulamayacağı tespitinde bulunuyor. Memurların suç emri uygulamamaları gerektiğini belirten hukukçular, “konusu suç teşkil eden emri uygulamak da suç” uyarısında bulunuyor. “Hukuksuz işlemde görev alan kişilerin sorumluluktan kurtulamayacağına” dikkat çekiyorlar.

BUGÜN GAZETESİ

16 Eylül 2015 08:00
DİĞER HABERLER