Samanyoluhaber.com yazarı Prof. Dr. Şerif Ali Tekalan'ın bayram yazısı
PROF. DR. ŞERİF ALİ TEKALAN
Ramazan Bayramınızı tebrik ederim. Rabbim, birbirimizden uzakta da olsak, sanal ve gerçek alemde birlikte olacağımız daha nice bayramlara, hayırla sağlıcakla, huzurla eriştirsin. Adeta bir yarışın bitip kazanıldığı, beklenene ulaşıldığı, kavuşulduğu, arzu edilen şeylerin gerçekleştiği zamanlardaki sevinç, iç huzur, tatmin olma gibi duyguların doyum noktasına ulaşması gibi, bayramlar da işte bu anlamda kutlu zaman dilimleridir.
İslam’ın beş şartından biri olan oruç tutmayı tamamlamış insanlar için imanlarından mutmain ve tatmin olmanın farklı sevinç gösterisi zamanıdır. Yaşama sevincinin zirve yaptığı ve sevince gark olmanın adıdır.
Aslında bayramlar, bu dünya geçici olduğu için, asıl kalınacak öbür âleme de önemli bir işaret olan gün ve gecelerdir. Bu dünyada Rabbimiz bize orucu emretti, biz de yerine getirdik. Aferin size denir gibi bir tatlı andır, anlardır. Bayramların asıl bize verdiği mesaj da aynen bunun gibi, fakat bundan çok çok farklı, kalıcı, değerli olan esas bayramdır. Bu da öbür alemde hesapların görüldükten sonra “buyurun cennete“ denildiği andır. Buradaki bayramlar, bir bakıma egzersizler gibidir. Size emredileni yaptınız, şimdi bayramı hak ettiniz denildiği gibi, o ince hesapta da her şey, tek tek gözden geçirilecek ve neticesinde ‘’buyurun esas bayramınıza“ şeklindeki hitabı duyabilmek ve bunu hak edebilmek, şu anda yaşadığımız geçici dünya hayatındaki ciddi gayretlerimize bağlıdır
Alvarlı Efe hazretlerinin dediği gibi;
Cân bula cânânını
Bayrâm o bayrâm ola
Kul bula sultânını
Bayrâm o bayrâm ola
Bu gerçek bayramı bulma, Hakkı bulma, onu sevme, onu dinlemeye bağlıdır. Bu bulma, bir bakıma çok kolaydır. Yaşarken O’nun cc yolunda olma, O’nu cc anlama, O’nu cc bilme, O’nun cc dediklerini yerine getirme kafidir. Bütün bunların karşılığında da yine onun vadettiklerine kavuşma söz konusudur.
Bir bakıma da zordur. Bunları engelleyici, nefis ve şeytan karşısında iradesini kullanarak yoldan sapmama, değişik imtihanları başarıyla atlatma, ciddi bir gayret ve iradi bir devamlılık ister. Arada bazı kopukluklar ve o kazalar olsa da, yine esas hedefe yürüyebilme, duruşunu devam ettirebilme, bu menfi puanları siler ve arzulanana ulaşılır.
Hedef bellidir, yol bellidir, imtihanın soruları ve cevapları da bellidir. Allah cc da herkese akıl fikir vermiştir. Bu aklı, fikri, tecrübeleri kullanarak, bilmediğini, anlamadıklarını, bilenlerle istişare ederek bu çok kısa imtihan dünyası atlatılabilir ve esas hedefe ulaşılabilir.
Hayat bir yolsa-ki öyledir-bu yolun da kendine göre özellikleri vardır. Yol hep dümdüz değildir, virajlar vardır, inişler vardır, çıkışlar vardır. Yol böyle olduğu gibi yolcunun da değişik durumları olur. Maddi sağlığı yönüyle, dizlerinde problemi olabilir, kalbinde, böbreklerinde, değişik organlarında değişik sağlık sorunları olabilir. Manevi sağlığı açısından da, kafasında takıntılar, aşamadığı problemler, çözümünü bilemediği ve bulamadığı konulardan dolayı ruhen tam bir iyilik hali olmayabilir. Yol ve yolcu beraber ele alındığında, aslında bu problemlerin hepsinin çözümleri vardır. İşte bunlar çözülerek bu esas hedefe ulaşılabilir, ulaşılmalıdır.
“Aklın yolu bir’’ kaidesince, kazanma kuşağında kaybetmemek ve hep kazanmaya bakmak lazımdır. Bir insanın başına gelebilecek hemen hemen her hadisenin aynısı olmasa da benzerleri daha önceden olmuştur. Bu durumlarda, kazananlar da, kaybedenler de olmuştur. Şöyle bir kaide vardır; ‘’tarihi tekerrürler devr-i daimi içinde hadiseler birbirinin aynı ile değil, misliyle cereyan eder". Durum böyle olunca da hangi konuda olursa olsun benzeri durumlar, ne ilk defa, ne de son defa benim/bizim başıma /başımıza gelmiş değildir. Benden sonra da başkalarının başına gelecektir. Kur’an-ı Kerim’de bu durumlar, bize hep anlatılmıştır ve yol ve çözüm gösterilmiştir. Yapılması gerekenler de işaret edilmiştir. O zaman dünyayı yeniden keşfetmeye herhalde gerek yoktur.
Gelin kendimizi yeniden kontrol ederek, ne yapıyorum, ne yapmalıyım, neleri yapmamalıyım sorularına makul cevaplar bularak, esas hedef olan Allah rızasını, sonra da bu yolla cenneti kazanma istikametinde kararlı olalım. Bu hususta, başta kendi nefsimiz olmak üzere, en yakın daireden başlayarak, elimizin ulaştığı herkese, bu hakikatleri uygun usul, uslup, doz ve dozajda, zamanın ve mekanın dilini de kullanarak ulaşalım ve bu esas gerçeği onlarla da paylaşalım.
Sonra da İbrahim Hakkı Hazretlerinin dediği gibi;
Hak, şerleri hayr eyler,
Zannetmeki gayr eyler,
Ârif ânı seyr eyler,
Mevlâ görelim neyler,
Neylerse, güzel eyler... diyebilelim.
Tekrar bayramınızı en iyi dileklerimle kutlarım. Rabbimizden hepimizi hayırlı, sağlıklı, huzurlu daha nice bayramlara eriştirmesini dilerim. Sıkıntıda ve mağdur olan bütün kardeşlerimize, başta ülkemiz olmak üzere dünyanın her yerindeki haksızlıklara ve hukuksuzluklara uğrayan herkese tez zamanda Allah’ın mahreç, fereç lütfetmesini arzederim. Herkesin insanca yaşayabilme hakkından mahrum edilmemesini, mahrum olanların da biran önce bu durumlardan kurtulmalarını, zalimlere ve tiranlara hiçbir şekilde fırsat vermemesini Cenab-ı Hak’tan can-ı gönülden niyaz ederim. Allah’a emanet olun.