Bunun büyük bir soru işaretine yol açtığını dile getiren Temizel, “Yani bu, şu anlama geliyor: 71. maddeye göre el konulması koşulları vardı da el konulmadıysa bu büyük bir soru işareti. Eğer o koşullar yoktu da aradan geçen zaman içerisinde olduysa bu, yönetimin sorumluluğu. Ne oldu da, ne yapıldı da banka böyle bir duruma düştü? Bunlar kuşkulu olaylar” ifadelerini kullandı.

Temizel, makul şüpheyle bir bankaya el konulmayacağının altını çizerek, şunları kaydetti: “Makul şüpheyle hissedarların, hissedarlık niteliğine sahip olup olmadıklarıyla ilgili bilgi için el koyuyorsunuz. Sonra 2014 yılı itibariyle sermaye yeterlilik rasyosuna bakıyorsunuz, yüzde 18’lerin üstünde. Demek ki bu 71. maddeden olmaz. Nitekim TMSF Başkanı'nın da söyledikleri, bunları çok büyük ölçüde doğruluyor. Çünkü TMSF Başkanı da haklı olarak kendi yönetimindeki bir bankanın bu süreç içerisinde çok zor bir duruma düşürüldüğünün bir kanıtı olarak görüyor. Bunun doğuracağı sorumlulukları şimdiden kesmeye çalışıyor. Uluslararası camia hukuk dışı, evrensel hukuk ilkeleriyle bağdaşmayan uygulamalara karşı inanılmaz derecede tepki verir.”

Zekeriya Temizel, Bank Asya’nın TMSF'ye devredilmesinin ciddi tereddütlere yol açtığını belirtti. Bankanın güçlü sermaye yapısına işaret eden Temizel, “El koyma gerekçesinin bütün bilgi ve belgeleriyle somut olarak ortaya konulması gerekir” dedi. Temizel, bankacılık tarihinde ilk defa bir bankaya ‘makul şüphe’ ile el konulduğuna dikkat çekti.

Banka müşterilerinin panik halinde şubelere akın ederek paralarını çekmesi beklenirken mudiler bankalara hücum etmedi. Aksine bankaya gelip destek için katılım hesabı açtıranlar bile oldu. Bank Asya'nın Mecidiyeköy Şubesi’nde de işleyiş ve yoğunluk üç gün öncesi gibiydi. Şubede para yatırma, fatura işlemleri yapıldı. Banka şubelerinde gün boyu normal işlemler devam etti.

BUGÜN GAZETESİ