Yabancı bankalar, Türk lirasından neden kaçıyor?

Türk Lirası türünden işlemlerin son günlerde uluslararası finans kuruluşları tarafından gerçekleştirilemediğine ya da bu işlemlerin askıya alındığına dair haberler yoğunlaştı.

Lüksemburg merkezli takas şirketi Clearstream Banking ve Belçika merkezli menkul kıymet takas şirketi Euroclear Bank, 18 Mayıs itibarıyla ortak iletişim platformları Bridge üzerinden Türk Lirası cinsinden işlemleri askıya alma yönünde ortak karar aldı.

Buna gerekçe olarak 'koronavirüse bağlı olarak TL'ye getirilen likidite kısıtlamaları' gösterildi.

Bu iki kurum da menkul kıymet işlemlerinin yapıldığı ve menkul kıymetlerin muhafaza edildiği finansal hizmetler şirketleri konumunda.

Bu açıklamada vurgulanan likidite kısıtlamaları, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) son olarak 12 Nisan'da açıkladığı swap düzenlemelerinden kaynaklanıyor.

BDDK, 20 Mayıs'ta yaptığı açıklamada ise Clearstream Banking ve Euroclear Bank'i, "TL cinsinden tahvil ve kira sertifikası işlemlerinin takas operasyonlarının olumsuz etkilenmemesi ve TL cinsinden menkul kıymetlerin etkin ve verimli bir şekilde işlem görmesini" temin etmek için bu kısıtlamalardan muaf tuttuğunu açıkladı.

Ancak Clearstream Banking ve Euroclear Bank, TL cinsinden işlem yapmakta zorluk çeken tek yabancı finans kuruluşları değil.

Bloomberg, 19 Mayıs tarihli haberinde Fransız bankası BNP Paribas'nın ana aracılık biriminin, TL işlemlerini durdurduğunu kaleme aldı.

Yabancı kurumların TL işlemlerini gerçekleştirmekte neden zorlandığı ve bu durumun TL'nin itibarı için ne anlama geldiğini derledik.

TL'deki değer kaybının spekülasyonlara bağlanması

Koronavirüs nedeniyle piyasalarda meydana gelen panik havası, dünya ekonomilerini, finansal kuruluşlarını ve merkez bankalarını olağanüstü tedbirler almaya yöneltti.

Koronavirüsün getirdiği olumsuz ekonomik ve finansal gelişmelere paralel olarak Türk Lirası'nın yılın başından beri dolara karşı yüzde 13 değer kaybetmesi, Türkiye'deki düzenleyicileri kurun hareketini kısıtlamaya yönelik önlemler almaya itti.

Özellikle Türkiye'deki yetkililer tarafından Türk Lirası'ndaki değer kaybının spekülatif nedenlerle yaşandığına ilişkin yapılan değerlendirmeler, spekülasyonun önlenmesine yönelik kararların alınmasına neden oldu.

BDDK dövizdeki hareketliliğe karşı yeni bir swap düzenlemesi getirerek bu açıdan önemli bir karar aldı.

BDDK, 12 Nisan tarihindeki kararıyla Türk bankaların yabancılara TL verip karşılığında dolar alma limitlerini özkaynağın yüzde %1'ine çekildi.

Swap sınırlamasıyla yurt dışı bankaların Türk bankalarıyla yaptıkları swap işlemlerinden aldıkları TL'yi kullanarak dolar almalarının önüne geçilmesi hedefleniyor.


Kısıtlamalar ilk 2018'de getirilmişti

BDDK tarafından gerçekleştirilen swap kısıtlamasının ilk aşaması, Ağustos 2018'deki kur krizi sırasında gerçekleştirildi.

BDDK, o dönemde Türk Lirası'nda yaşanan hızlı değer kaybının ve oynaklığın önüne geçmek için bankaların yurt dışı yerleşiklerle yaptığı bir bacağı döviz, diğer bacağı TL olan para swaplarının ve swap benzeri işlemlerinin, bankaların yasal özkaynaklarının yüzde 25'ini geçemeyeceğini açıkladı.

Koronavirüs önlemleri kapsamında ise bu kısıtlama şubat ayında yüzde 25'ten yüzde 10'a, 12 Nisan'da yüzde 10'dan yüzde 1'e çekildi.

Bankaların, yurt dışında yerleşik finansal kuruluşlara yapacakları TL plasmanlar, TL depo, TL repo ve TL kredilerin toplamının ise bankaların yasal özkaynaklarının %0,5'i ile sınırlandırılmasına karar verildi.

'TL'nin yurt dışına çıkma ihtimali kaldırıldı'
Işık Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Evren Bolgün, BDDK'nın attığı bu adımlarla TL'nin yurt dışına çıkma ihtimalinin sıfırlandığını anlatıyor:

"2018'de swap hikayesinin TL bacağının bankaların özkaynaklarıyla kısıtlanması, sonradan kademeli olarak indirildi. En son da BDDK geçen ay bunu sıfırladı, TL'nin yurt dışında çıkma ihtimalini ortadan kaldırdı.

"TL yurt dışına çıkamayınca, dışarıda zaten elde kalan stokta ne kadar TL varsa o kadarlık bir hacim olabiliyor. Türkiye'den TL çıkamayınca, Londra'daki kurumların TL cinsinden ihraç ettikleri tahviller ya da TL'ye dönüşebilecek menkul kıymetler ellerinde kalıyor."

Clearstream Banking ve Euroclear Bank'in menkul kıymetlerin saklandığı ve takasının yapıldığı kurumlar olduğunu vurgulayan Bolgün, "TL'nin konvertibilitesinin ortadan kalkmasıyla" bu kurumların TL işlemleri yapamaz hale geldiğini söylüyor.

Bolgün, bu kurumların açıklamasından önce de yurt dışı TL işlemlerinin Türkiye'den yapılamayacağına dair birçok kurumdan mesaj geldiğini vurguluyor:

"2-3 hafta öncesine kadar TL/euro, TL/sterlin, TL/dolar gibi işlemler kaldıraçlı olarak takas platformlarında yapılabiliyordu. Ancak sonrasında İş Yatırım, Ak Yatırım, bütün bu kurumlar mesaj atıp TL çapraz döviz işlemlerini yapamazsanız, mevcut pozisyonlarınızı da belli bir tarihe kadar kapatın dedi."


Bolgün, bu durumun çok olumsuz olduğunu vurgulayarak Turgut Özal'ın başbakanlığında Türkiye ekonomisinin serbestleştirilmesi ve TL'nin konvertibilitesinin sağlanması için 1983 yılında esnetilen "Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu"na benzer bir uygulama olduğunu söylüyor.

Diğer yandan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) diğer merkez bankalarıyla swap anlaşması yapmak için görüşmeler yürüttüğüne dikkat çeken Bolgün, "Türk bankalarının yurt dışına TL'nin spekülasyonunun yapılmaması amacıyla para çıkarması yasaklanıyor, ama bunun karşılığında neredeyse 1,5 aydır swap aranıyor. Böylece 'Ben TCMB üzerinden TL verip döviz alabilirim, ancak sen bankalar üzerinden TL verip döviz alamazsın' deniyor" açıklamasında bulunuyor.

Çarşamba günü Katar ile yapılan swap anlaşmasının 15 milyar dolara yükseltildiği açıklanmıştı.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'ndan (TCMB) yapılan açıklamada Katar Merkez Bankası ile 17 Ağustos 2018'de imzalanan ikili para takası (swap) anlaşmasının güncellendiği belirtildi.

Açıklamaya göre swap anlaşmasının tutarı 5 milyar dolar karşılığı Türk Lirası ve Katar Riyali'nden 15 milyar dolar karşılığı Türk Lirası ve Katar Riyali'ne yükseltildi.

Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkilileri, başka ülkelerle de swap anlaşması görüşmelerinin yürütüldüğünü aktardı.

Türkiye'nin döviz ihtiyacı

BDDK'nın kura ilişkin spekülatif işlemlerin önüne geçmek için aldığı bu kararın arkasında Türkiye'deki yetkililerin dolar/TL kurundaki yükselişe karşı hassas olması yer alıyor.

Her ne kadar TCMB Başkanı Murat Uysal kur hedeflemeleri olmadığını söylese de Türkiye'nin dış borç ödemelerinin kuru kontrol altında tutma arzusunu meydana getirdiği belirtiliyor.

Ekonomist Arda Tunca, kura yönelik hassasiyeti, TCMB rezervlerinin gerilemesi ve döviz borcu arasındaki ilişkiye dikkat çekerek anlatıyor:

"TCMB brüt döviz rezervleri 2019 sonunda 81,2 milyar dolarken şu an 51,1 milyar dolara gerilemiş durumda. Buna karşın, orijinal vadesine bakılmaksızın 1 yıl ve daha kısa vadeli dış borç yükümlülükleri 168,8 milyar dolar düzeyinde.

"Normal koşullarda Türkiye dış yükümlülüklerini yerine getirebilir. Ancak, arz ve talep yanlı bir şok aynı anda yaşanıyor ve daha da önemlisi, Türkiye uzun zamandır makroekonomik politikalar açısından Türk Lirası'nı destekleyici bir çizgi sunamıyor."

Reel getiri negatif

Tunca'ya göre nisan ayı enflasyon verisinin yüzde 10,94 olmasına rağmen politika faizinin 8,25 olması, Türk Lirası'nın reel getirisinin negatif olmasına, bu da Türk Lirası'ndan kaçışa neden oluyor.

Ekonomist Tunca, döviz rezervlerinin eritilmesi uğruna TL'yi savunmak için hayata geçirilen 'zayıf uygulamaların' bir sarmala yol açtığını açıklıyor:

"Yabancı para cinsiden borcun kur artışıyla ağırlaşması ile ortaya çıkan daha büyük bir TL borç, ardından artan TL borcun üzerine yükselen faiz nedeniyle binen finansman maliyeti yükü. Türkiye, bu sarmaldan çıkamıyor."

'Yeni portföy yatırımı olmaz'

Ekonomist Evren Bolgün'e göre BDDK'nın devreye soktuğu swap kısıtlamasının en ağır sonucu, Türkiye'ye yeni portföy girişinin böylece engellenmesi:

"Türkiye'nin dışına TL çıkışını yasaklıyorsun, o zaman yabancı yatırımcı neden Türkiye'ye dövizini getirip TL'ye geçsin ki? Çünkü istediğinde TL'yi yurt dışına çıkaramayacak. Böylece portföy yatırımcısını sıfırlamış oluyorsunuz."

Bolgün, İstanbul'un uluslararası finans merkezi olarak tanıtılırken TL'nin konvertibilitesinin sıfırlanmasının da iyi bir görüntü olmadığını sözlerine ekliyor.

Spekülatif hareketlerin önünü kesmek
BDDK, kurun rekor kırdığı 7 Mayıs günü yaptığı açıklamada Türk bankalarına TL yükümlülüklerini vadesinde yerine getirmeyen BNP Paribas SA, Citibank NA, UBS AG'ye işlem yasağı getirildiğini duyurmuştu.

Dolar/TL kuru 7 Mayıs'ta 7,2690 seviyesine çıkarak rekor kırdı.

BDDK Başkanı Mehmet Ali Akben, 10 Mayıs'ta manipülasyon girişimlerine karşı koymaya kararlılıkla devam edeceklerini söyleyerek, "Üç banka yükümlülüklerini yerine getirdiği takdirde işlem yasağı kalkar, ama soruşturma sürecek" dedi.

11 Mayıs günü ise bu yasağın kaldırıldığı açıklandı.

Diğer yandan BDDK'nın Bankacılık Kanunu kapsamına giren finansal piyasalarda manipülasyon, yanıltıcı işlem ve uygulamaların belirlenmesi amacıyla hazırladığı yönetmelik, Resmi Gazete'nin 7 Mayıs tarihli sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi.

'TL'nin cazibesi zayıfladı'
Ekonomist Arda Tunca ise 'temel ekonomi politikalarının doğruluğunun' bir para birimi üzerindeki spekülatif atakları savuşturacağını vurguluyor.

Tunca'ya göre enflasyon cephesindeki gelişmelerle uyumlu olmayan para politikası ve rezervlerin erimesiyle sonuçlanan kura müdahale politikaları, TL'nin cazibesini zayıflattı.

Türkiye'nin dış kaynağa ihtiyacının olduğunu söyleyen Tunca, kısa vadeli sermayenin değil, uzun vadeli doğrudan yatırımların bir ülkeye kalıcı girişinin önemli olduğunu vurgulayarak TL'nin değer kazanması için Türkiye'nin makroekonomik politikalarının güven vermesinin öncelikli olduğunu belirtiyor.

21 Mayıs 2020 17:23
DİĞER HABERLER