Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Diyarbakır Şube Başkanı Vahdettin Bahadır, referandumun Türkiye'nin çoğulcu yapısı ve adalet duygusunu daha da güçlendireceğini belirterek, "Referandum statüko ve yargı vesayetinden kurtulmak demektir.
Bu cumhuriyet tarihinin en büyük kazanımıdır. Barış ve Demokrasi Partisi (BDP)'nin Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) gibi bir görüntü vermesi kabul edilemez. Bu asla doğru değildir. Bu Kürtlere karşı kesinlikle yapılmış en kötü eylemlerden birisidir. Bunun Kürtlere ne yararı vardır ne de bunun bir gerekçesi vardır. Bunu yanlış görüyorum." dedi.
Güneydoğu'da binlerce işadamının üye olduğu MÜSİAD'ın Diyarbakır Şube Başkanı Vahdettin Bahadır, referandum süreci ve bu süreçte bölgede yaşanacak muhtemel gelişmeleri değerlendirdi.
Bahadır, Türkiye'de çetelerin ve Ergenekon türü yapılanmaların endişesini yüreğinde hisseden her insaflı ve vicdanlı vatandaşın referanduma katkı sunması gerektiğini söyledi.
Bahadır, "Türkiye'de Kürtler, Aleviler, dindarlar, muhafazakârlar hatta bütün etnik topluluklar bir daha Ergenekon türü örgütlerin değil, şeffaf bir ülke olmasını istiyor ve bunun üzerine 21. yüzyıl Türkiye'sini inşa etmek istiyorlarsa muhakkak referanduma destek vermeleri gerekir." diye konuştu.
Referandumla Anayasa Mahkemesi ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK)'nın yapısı ve üye sayısının değişmesinin ülkenin önemli adımlarından biri olacağını belirten Bahadır, herkesin arzuladığı yeni bir anayasa olmamasına rağmen bu değişikliğin reform niteliğinde olduğunu kaydetti.
"DEVLETİN İÇİNDEKİ KİRLİ YAPI 30 YILDIR KÜRTLERİN CANINI YAKIYOR"
Devletin içindeki kirli yapıların 30 yıldır Kürtlerin canını yaktığını, faali meçhul cinayetler işlediğini ve köyler yaktığını anlatan Bahadır, "Toplumun bütün dinamiklerinin altına dinamit koyan 30 yıldır Türkiye'deki bütün sıkıntıların temelinde yatan birkaç tane neden var. Bunların bir tanesi de devletin içindeki kirli ve karanlık yapılanmalardır. Ergenekon tipi örgütlenmelerdir." şeklinde konuştu.
MHP ve CHP'nin kimi yan kollarından bireysel ya da kurumsal olarak Ergenekon ile bağlantıları olduğunu düşündüğünü anlatan Bahadır, BDP'nin bunların yanında görüntü olarak durduğunu belirtti.
Her şeye rağmen Doğu ve Güneydoğu'da halkın en kötü ihtimalle referandumda yüzde 70 oranında evet diyeceğini dile getiren Bahadır, "Birileri boykot da etse birileri hayır kampanyası da yer alsa bunlara rağmen bu bölgenin halkı yüzde 70 evet diyeceğini inanıyorum." ifadelerini kullandı.
"HALK MİLLETVEKİLLERİNE DEĞİL ERDOĞAN VE ARINÇ'A OY VERİYOR"
AK Parti'nin Doğu ve Güneydoğu'daki milletvekilleri, bakanları ya da il başkanlarının büyük ekseriyetinin 8 yıllık iktidar döneminde reformları ve demokratik açılımı anlatamadığını öne süren Bahadır, "AK Parti temsilcileri toplumun kılcal damarlarına gidilmesine, halkın kalbini kazanma noktasında herhangi bir şekilde gayret göstermemişlerdir. Bölge halkı Bülent Arınç ve Tayip Erdoğan'ın sempatisi ve karizması dışında, milletvekili ve bakanlar üzerinde bu partiyle oy vermemiştir." açıklamasında bulundu.
Bölge halkının AK Parti'nin üst yönetimine duyduğu güven ve sempati için referandumda 'Evet' diyeceğinin altını çizen Bahadır şunları söyledi: "Sayın Başbakan'ın bölgede teveccühü var. AK Parti'nin sorumlu vicdanlarının da bunu muhasebe etmelerini istiyorum. Toplum AK Parti'ye bu kadar vermesine rağmen bu vekillerden ve teşkilatlardan asla memnun değil. Bu böyle devam ederse toplum üst yönetimi de affetmeyecektir. Bu insani ve ahlaki bir vebaldir. Eğer AK Parti temsilcileri Başbakan Erdoğan ve diğer üst yöneticilerin ürettiği enerjin yüzde 20'sini üretmiş olsalardı bugün AK Parti bölgede daha farklı olurdu. BDP'ye karşı daha güçlü ve daha farklı bir noktada olurdu. Çünkü bunu söylemek vicdan borcumdur."
CİHAN