Behzat Ç.'nin 'bip'siz versiyonu

Behzat Ç.'nin 'bip'siz versiyonu
Televizyonda yakaladığı popülariteyi beyazperdeye taşıma bahsinde pek çok örnek var elimizde.
Yönetmeninin akıcı anlatımı, dizi karakterlerinin televizyondan gelen âşinalığı ve oyuncuların başarısı ile 'olmuş' görüntüsü veren Behzat Ç. Seni Kalbime Gömdüm; görüntü yönetiminin yanlış tercihleri, televizyon estetiğine daha yakın duruşu ve bazı karakter boşlukları ile 'olmamış' bir film. 13 yaş sınırıyla gösterime giren filmin, küfür ve şiddet konusunda hassas izleyicinin bünyesine ağır gelecek bir yapısı olduğunu söyleyelim. Televizyonda yakaladığı popülariteyi beyazperdeye taşıma bahsinde pek çok örnek var elimizde. Kimi daha hikâye aşamasında sınıfta kalan bu yapımların en çok tökezlediği nokta 'televizyon estetiği'ni sinemada devam ettirmesi. Bu önemli geçiş noktasını kazasız belasız atlatanlar, hikâye ve oyunculukta handikap yaşamadığı sürece hedefine ulaşıyor. Bu girizgâhın sebebi, televizyondan sinemaya yolculuğun en taze örneği 'Behzat Ç. Seni Kalbime Gömdüm'ün hem 'olmuş' hem 'olmamış' yapısı. Suçu, 'Schrödinger'in kedisi'ne atıp kenara çekilmeden mevzuya açıklık getirelim. Önce hikâye... Ankara cinayet masası başkomiserlerinden Behzat Ç. ve ekibi, kendilerini zorlu bir davanın içinde bulur. İlk başta, önemsemedikleri bir ihbar telefonu alan ekip, Ankara'nın muhtelif parklarından bir bir ceset çıkmasıyla işin ciddiyetinin farkına varır. Kendine Red Kit diyen bir katil, emekli polislerin yakınlarını öldürüp Ankara'nın parklarına gömdükten sonra cinayet masasını arayarak haber verir. Bu sırada Behzat Ç. gibi Hayalet, Akbaba ve Harun'dan oluşan ekip de kendi arızalarıyla uğraşmaktadır. Ölen kızının yaşadığına inanan ve olur olmaz yerlerde hayalini gören Behzat Ç.'nin travmasıyla Red Kit'in sırrının açığa kavuşması beraber ilerlemektedir. Bu sırada, adının Ahmet olduğunu söyleyen bir delinin açıklamalarıyla soruşturma başka bir yöne doğru ilerler. Behzat Ç. ve ekibi, Red Kit'i ararken polis teşkilatının geçmişinde, devletin başka birimlerine de uzanan kirli bir yapılanmaya ulaşır. DİZİSİNE GÜVENİYOR Emrah Serbes'in 'Son Hafriyat' romanından uyarlanan 'Behzat Ç. Seni Kalbime Gömdüm', dizi seyircisinin müktesebatına güvenerek yola çıkıyor. Başta Behzat Ç. olmak üzere, karakterlerini tanıtmak, onları deşmek için kayda değer bir çaba göstermiyor. Dizinin, karakterleri bugüne getirdiği noktadan devam ediyor film. Hatta Behzat Ç. hariç, karakterlerde hafiften 'eksen kayması' var. Ekibin has elemanları olan Harun, Hayalet ve Akbaba dizideki hallerinden biraz daha 'hafif' çıkıyorlar perdeye. Âdeta, senaryonun espri ihtiyacı olan yerlerde mizahi bir unsur olarak devreye giriyorlar. Kitabı okuyanlar için ise önemli karakter farklılıkları var filmde. Hakan Boyav'ın oynadığı deli karakterinin dönüşümünün bir sorguyla halledilmesi gibi. Kitapta uzun psikolojik tahlil sürecinde gerçekleşen değişim, filmde 'gel-git deli aklı işte' mantığıyla inandırıcı olmaktan uzak bir şekilde 'aniden' oluveriyor. Ayrıca Gorbaçov ve Pembo karakterlerinin dramına filmde hiç yer verilmemiş. 'Televizyon estetiği'nin sinemaya aktarılmasına gelince, bunun en önemli sebebi, aynı ekiple çalışılması. Her ne kadar Serdar Akar, 'Kurtlar Vadisi Irak' filminde iyi bir aksiyon filmi çekebileceğini göstermişse de burada işin içine görüntü yönetimi giriyor. Yakalanan kadrajlar, çekimler, ışık ve renk seçimi sinemadan çok televizyona yakın duruyor. Yoksa Akar'ın, hikâyenin ve filmin akıp gitmesindeki başarısı, filmi hiçbir sıkıcılığa yer vermeden izletiyor. Bir yılı aşkındır karakterleri üzerinde taşıyan oyuncu kadrosu ise, başta Erdal Beşikçioğlu olmak üzere çok başarılı. Ancak film, bildiğimiz anlamda polisiye unsurlarını taşımıyor. Görüntü ve gerilim atmosferi oluşturmada polisiyeden uzaklaşıyor. Bu yönüyle film, senaryonun da katkısıyla, 90 dakika süren televizyon dizisinin biraz uzunca çekilmiş 108 dakikalık bir bölümü olmaktan kurtulamıyor. Senaryonun politik göndermeleri, belki de en iyi tarafı. 90'larda bir ucu JİTEM ve Özel Harekât'a kadar uzanan devlet içindeki kirli yapılanmalar, filmin kilit noktası. İstihbarat'ın da işin içinde olduğu kirli bir yapılanma, istediğini 'indiriyor' istediğine yol veriyor. Deli karakteriyle işkence dönemlerine dikkat çeken senaryoda, bir ara Ergenekon davasının da kıyısından geçiliyor. Neticede, yönetmeninin akıcı anlatımı, dizi karakterlerinin televizyondan gelen âşinalığı ve oyuncuların başarısı ile 'olmuş' görüntüsü veren Behzat Ç. Seni Kalbime Gömdüm; görüntü yönetiminin yanlış atmosfer tercihleri, televizyon estetiğine daha yakın duruşu ve bazı karakter boşlukları ile 'olmamış' bir film. Televizyonda 'bip'lenen küfürler ve rakı masaları ise burada 'özgürlüğüne' kavuşuyor. 13 yaş sınırıyla gösterime giren filmin, küfür ve şiddet konusunda hassas izleyicinin bünyesine ağır gelecek bir yapısı olduğunu söyleyip bitirelim. BEHZAT Ç. Seni Kalbime Gömdüm Yönetmen: Serdar Akar Oynayanlar: Erdal Beşikçioğlu, Fatih Artman, İnanç Konukçu, tardu flordun, hakan boyav
28 Ekim 2011 16:30
DİĞER HABERLER