Bekaroğlu: Erdoğan, 28 Şubat'ta yaşadıklarımızı insanlara yaşatmaya başladı

Bekaroğlu: Erdoğan, 28 Şubat'ta yaşadıklarımızı insanlara yaşatmaya başladı
CHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bekaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 28 Şubat'ta kendi ve çevresine yapılanları, şimdi herkese, muhalif olan herkese yaptığını ve bunun ciddi bir problem olduğunu söyledi. Erdoğan'ın, maruz kalmış olduğu bütün haksızlıklara, şimdi diğerlerini maruz bırakmaya başladığını belirten Bekaroğlu, "28 Şubat'ta yaşadıklarımızı, insanlara yaşatmaya başladı. Halbuki; biz diyorum çünkü birlikte siyaset yaptık onlarla; biz adaletsizliklere, haksızlıklara karşı çıkmak, onları kaldırmak üzere yola çıkmıştık. Bunlar haksızlıkları kendileri ve yandaşlarından kaldırıp diğerlerine boca ettiler. Herkese aynı haksızlıkları, adaletsizlikleri yapıyorlar. Bu ne insanidir, ne İslamidir; hiçbir şey değildir." dedi. Bekaroğlu, artık Tayyip Erdoğan'ın, Türkiye iç barışı için de risk teşkil ettiğini vurguladı.

"ERBAKAN HOCA OLSAYDI ERDOĞAN'A 'HADİ ORADAN' DERDİ"

Cihan Haber Ajansı (Cihan) muhabirinin sorularını cevaplayan Mehmet Bekaroğlu, dikkat çekici açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Kamu görevlilerinin gelişmeleri eksik veya yanlış değerlendirmesinin, bu konuda zafiyete yol açtığı anlaşılıyor." açıklamasıyla ilgili bir soruya Bekaroğlu, "Allah rahmet eylesin Erbakan hoca olsaydı derdi ki şimdi Erdoğan'a, 'Hadi oradan, hadi oradan, hadi oradan.' Kamu görevlileri kim, kime bağlıdır? Erdoğan'a demezler mi 'olumlu olan her şey senden, olumsuz olan her şey ondan, bundan.' Bizi aldattılar, paralel şöyle yaptı, PKK bizi kandırdı, örgüt bilmem ne yaptı. Sen çocuk musun? Sana bu millet 13 sene yüksek oy oranlarıyla bu devletin bütçesini sana teslim etti, güvenlik güçlerini sana teslim etti. Bütün bunları sana teslim ettik; şimdi diyorsun ki ben aldatıldım. Olur mu bu iş? İşte tam burada Erbakan Hoca 'hadi oradan' diyordu. Kim aldattı seni, sen böyle istedin. Çözüm süreci ilkesel olarak yanlış demiyorum; doğrudur ama yöntemleri yanlıştır. Çözüm gereklidir, yöntemleri yanlıştır baştan beri. Baştan beri samimi olmadılar, kapalı kapılar arkasından yürüttüler, kısa siyasi beklentiler içerisine girdi. Başkanlık olmayınca, 'sen başkan yaptırmayız' deyince aklı başından gitti; şimdi Türkiye yanıyor. Her gün şehit geliyor, insanlar ölüyor. Bunu bütünüyle Erdoğan yapıyor anlamında söylemiyorum; burada Kürt siyasi hareketi, KCK'nın da büyük sorumluluğu var. Onlar da HDP'nin yüksek bir temsille Meclis'e 80 milletvekiliyle gelmesinden rahatsız oldular. Onlar da sivil siyaseti açığa düşürecek saçma sapan eylemler yapmaya başladılar. Bütün bunlar, Türkiye'deki sivil siyasete, iç barışa ciddi bir şekilde zarar veren eylemler. Bütün bunların sorumlusu Erdoğan'dır, bunların hesabını verecek. 'Memurlar beni aldattı'; memurlar kim, niye seni aldatsın? Bütün memurları değiştirdin, hangi memurlar seni aldattı. Her gün seni aldatıyorlar, yarın bir başkasının seni aldatmayacağını nereden bileceğiz?" karşılığını verdi.

"ARTIK TAYYİP ERDOĞAN, TÜRKİYE İÇ BARIŞI İÇİN DE RİSK TEŞKİL EDİYOR, PROBLEM"

Medya üzerindeki baskı ve son zamanlarda Aydın Doğan'a yönelik girişimlerin Erdoğan ve AK Parti'nin yeni bir düşman üretme hamlesi olup olmadığıyla ilgili bir soruya ise Bekaroğlu, "Meşhur faşist Goebbels'in bir lafı var: 'Gazeteciler bir piyanonun tuşları gibi olmalı, biz o tuşa bastığımızda istediğimiz sesi çıkarabilmeliyiz.' Erdoğan böyle bir medya istiyor, piyano tuşları gibi bir medya istiyor. Niye; çünkü artık 'hırs, tek kişi, en doğruyu ben bilirim' zirveye çıkmış vaziyette. Muhalefeti istemiyor; bütün tek adamlar, otoriterleşen bütün sistemler muhalefete tahammüleri ortadan kalkar. Her yerde iktidar vardır, demokrasilerde muhalefet vardır; bunlar muhalefeti istemiyorlar, farklı ses çıkaran herkesle kavgalılar. Erdoğan herkesle kavga etti, muhalefeti bütünüyle susturmak istiyor, ifade özgürlüğü önünde ciddi bir şekilde engel oldu. 28 Şubat'ta kendi ve çevresine yapılanları, şimdi herkese, muhalif olan herkese yapıyor. Bu ciddi bir problem olarak duruyor. Ama Erdoğan'ın geleneğinde bir şey daha var: Her dönem, her sefer bir düşman oluşturmak ve milletin o bilinç altındaki kutuplaşmaları, fay hatlarını kaşıyarak oradan bir siyaset devşirmek, bir siyaset oluşturmaktır. Her dönem bunu yaptı; CHP dedi, paralel dedi, Doğan Medyası dedi, Batı dedi; bunları demeye devam ediyor. Bu dönem Doğan Medyasıyla kavga edecek; o ne ise. Kendisine tek muhalif kalan bunlarla kavga edecek. Kendisi, maruz kalmış olduğu bütün haksızlıklara, şimdi diğerlerini maruz bırakmaya başladı. 28 Şubat'ta yaşadıklarımızı, insanlara yaşatmaya başladı. Halbuki; biz diyorum çünkü birlikte siyaset yaptık onlarla; biz adaletsizliklere, haksızlıklara karşı çıkmak, onları kaldırmak üzere yola çıkmıştık. Bunlar haksızlıkları kendileri ve yandaşlarından kaldırıp diğerlerine boca ettiler. Herkese aynı haksızlıkları, adaletsizlikleri yapıyorlar. Bu ne insanidir, ne İslamidir; hiçbir şey değildir. Bunların yaptıkları yanlıştır, yanlış bir yoldalar, bunun sonu yoktur. Türkiye, gerçekten insanları kimliğiyle, inancından, yaşam tarzından ayırmayacak; insanların kendilerini ifade etmelerine imkan verecek bir siyasal ve toplumsal işleyişe, barışa ihtiyacı var. Artık Tayyip Erdoğan, Türkiye barışı için, iç barışı için de risk teşkil ediyor, problem." diye konuştu.

"SİLAHLI KÜRT HAREKETİ DE HDP'Yİ DEVRE DIŞI BIRAKACAK İŞLER YAPTI"

CHP'nin 'Önce Türkiye' başlıklı seçim bildirgesinde yer alan "AKP, elinde silah olanı güçlendirdi. Meclis'te siyaset yapanı yıprattı." ifadelerinin hatırlatılması üzerine Bekaroğlu, "Şuanda MHP ve AKP seçimden sonra HDP'ye yönelik çok olumsuz tavırlar ortaya koydular. MHP flu görüyor, AKP baştan itibaren HDP'yi yok saydı, bir şekilde düşmanca davrandı. Çünkü baraj altı bırakamadı; onlar onun başkan olmasını elinden aldılar. Bundan çok rahatsızlık duydu. Böyle olunca Kürt siyaseti içinde şiddet unsuru öne çıktı. Kürt meselesini Mecliste çözmek; HDP böyle bir proje. Bunu devre dışı bırakınca şiddet daha önce çıktı ama şu değildir; bunu sadece AKP yapmadı. Şiddet, elinde silah olan Kürt siyaseti de HDP'nin güçlü bir şekilde Mecliste edilmesinden rahatsızlık duydu. Daha hiç bu tartışmalar başlamadan KCK yada Kandil her neyse, 'fiili ateşkes bitmiştir' diye açıklama yaptı. Bundan sonra barajlar, yollar, şantiyeler hedefimizdir diye açıklama yaptı. Nitekim Suruç katliamından sonra iki polisin uykusunda katledilmesi, trafik polislerinin kaza var diye çağrılıp katledilmesiyle silahlı Kürt hareketi de HDP'yi devre dışı bırakacak işler yaptı. Dolayısıyla burada iki tarafın da yaptıkları aynı şeyi beslemiş oldu." şeklinde konuştu. CİHAN
01 Ekim 2015 13:05
DİĞER HABERLER