"İktidar partisinin 12 yıldır en büyük kozu ve avantajı giderek en büyük dezavantajına dönüşüyor. Yeni anayasa ihtiyacı adem-i merkeziyet gerekliliğinden beslenirken daha katı merkeziyetçiliğin amacı haline dönüşüyor. "
(...)
2011 Seçimlerinden beri bizzat iktidar eliyle, diliyle manipüle edilen kutuplaşmanın giderek şeytanlaştırmaya dönüştüğünü yaşıyoruz her gün, hayatın her alanında. Taraftarlarına aidiyet duygusu ve motivasyonu üreten iktidarın bu dil ve tarzının giderek kendi taraftarlarının bir bölümünde de huzursuzluk üretmeye başladığını gözlüyorum ben. Araştırmalarda ilk kez “Ak Parti karşıtlarının” oranı “Ak Parti yandaşlarının” oranını geçti.
Kimlik siyasetinin duygusal motivasyonu devletin ve toplumun bekası duygusuyla sarsılıyor.
Özellikle iktidarın önce Gezi’ye sonra 17 Aralık sürecine karşı geliştirdiği dil üretti bu huzursuzluğu. Toplum Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde biraz da vefa duygusuyla oy verdi belki. Ama bugün Cumhurbaşkanı’nın “başkanlık” adı altında tüm iktidar güçlerini isterken bir yandan da devletin kurumlarıyla ve kendi memurlarıyla bile kavga eder hale gelmesi toplumun bütünün de kendi seçmeninin de tedirginleştiriyor, huzursuzlaştırıyor.
İktidar partisinin 12 yıldır en büyük kozu ve avantajı giderek en büyük dezavantajına dönüşüyor. Yeni anayasa ihtiyacı adem-i merkeziyet gerekliliğinden beslenirken daha katı merkeziyetçiliğin amacı haline dönüşüyor.
Toplum da tüm bu olan biteni huzursuzlaşarak, tedirginleşerek izliyor.
Üç ay sonra toplum bir kez daha kutuplaşma ve kimlik siyasetleri üzerinden mi oy verecek yoksa yeni bir denge mi kuracak? Şimdilik seçimlere dönük asıl soru bu.