Bekir Bozdağ: Yargıya inanç konusunda arzu ettiğimiz noktada değiliz

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Türkiye'de adalete olan güvenin istenilen noktada olmadığını söyledi. Bozdağ, "Yargıya güven konusunda, yargıya işi düşen kişinin, yargıya işi düştüğü zaman mutlaka hakkın yerini bulacağına, adaletin tecelli edeceğine olan genel inancı ifade etmektedir. Şu anda Türkiye'de bu genel inanç noktasında maalesef arzu ettiğimiz noktada değiliz. Bu genel inancı güçlendirmek hükümetimizin en önemli politikalarından biridir." dedi.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, İstanbul Sanayi Odası'nın Ocak ayı meclis toplantısına katıldı. İş dünyasının yargıdan beklentilerini dinleyen Bozdağ, İSO meclisine hitap etti. Yargı bağımsızlığına dikkat çeken Bekir Bozdağ, bir ülkede yargının bağımsız olmasının o ülkenin huzurunu doğrudan etkilediğini söyledi. Bozdağ, şunları söyledi: "Yargı hepimiz için son derece önemli. Adalet herkesin arzu ettiği ayakta tutmaya çalıştığı en önemli değerlerden bir tanesi. Türkiye'nin her alanda güçlü olması adaletin zamanında tecellisiyle doğrudan ilgilidir. Ekonomi, siyaset, hayatın hangi alanına bakarsak bakalım orada adalet varsa düzen, huzur, barış vardır. Adalet olmadığı zaman siyasi istikrar da olmaz, güçlü iktidar da olmaz, iyi yönetim de olmaz, güven de olmaz. Bütün bunları ayakta tutan da adalettir. O nedenle adaletin terazisinin doğru tartması, adaletin kılıcının doğru zamanında kesmesi son derece önemlidir. Eğer adaletin terazisi doğru tartar adalet zamanında tecelli eder ve adaletin kılıcı doğru keserse o zaman insanların hak arama yoluna girdiği zaman da hakkına kavuşma noktasındaki inancı kuvvetlenmiş olur. O nedenle bütün ülkeler demokratik hukuk devletleri yargının bağımsız ve tarafsız olmasını en önemli esas olarak görmüşlerdir. Yargı bağımsız olursa, tarafsız olursa başı derde giren herhangi bir insanla veya herhangi bir şirketle veya devletle ihtilafı olanın rahat edeceği ben hakkımı mutlaka alırım diyebileceği bir yere başvurması lazım işte o yer yargıdır. Yargının bu anlamda vazifesini layıkıyla yapmasını tarafsızlık ve bağımsızlıkla doğrudan alakalıdır. O yüzden Anayasamız yargının bağımsızlığına büyük önem vermiştir. Anayasanın 138. maddesi çok açıktır. Hakimler görevlerini yaparken Anayasaya, kanuna ve hukuka bağlı vicdani kanaatleriyle kararlar vereceklerini hüküm altına almaktadır. Kamuoyunda çok tartışma yapılmakta vicdan bağımsızlığı üzerinde durulmaktadır. Hani bir mesele oluyor sizin huzurunuza geliyor, sizden karar isteniyor. Karar vericiler benim vicdani kararım bu deyip karar verdiği zaman hata etme riski çok yüksektir. Onun için anayasa vicdanı başıboş bırakmamış. Vicdanı önce Anayasaya sonra kanuna ve sonra hukuka bağlamış. Ve vicdan önüne gelen meseleyle ilgili bir kanaat oluştururken bunlara bağlı hareket edecek ve bunların öngördüğü usullere, kurallara riayet ederek bir sonuca varacaktır. Eğer yargıda görev yapanlar Anayasa, yasa ve hukuka bağlı bir vicdanla hareket etmez sadece kendi vicdani kanaatiyle kararlar oluşturursa orada yargının bağımsızlığından söz etmek mümkün değildir. Çünkü Anayasa, yasa ve hukukla bağlı olmayan vicdan ya sevgiye ya saygıya ya kine ya nefrete ya dine ya siyasete ya ideolojiye ya da esen rüzgarlara bağlıdır böylesi bir vicdandan da adalet beklemek mümkün değildir. O nedenle kanaatlerimizi mutlaka boğuşturacağız. Ama vicdanımızı anayasa, yasa ve hukukla bağlı kılarak hareket etmemiz gerekir ve yargının da buna en fazla riayet etmesi gereken konu olarak bakması gerekiyor. Ve bugün yargıçlarımız, savcılarımız görevlerini yaparken bu temel ilkeyi ana hareket noktası olarak kabul ediyorlar. Ama zaman zaman tartışmalar yok mu? Var. İşte o tartışmaların olduğu yerde Anayasanın 138. Maddesine bağlılıkla hareketin zayıf olduğu veya hareket edilemediği noktalarda tartışmanın daha da büyüdüğünü görüyoruz."

Türkiye'de yargıya olan güvenin düşük seviyede olduğunu belirten Bozdağ, "Yargıda güven ve yargıdan memnuniyet; hepimizin üzerinde durduğu en önemli konulardan bir tanesi. Yargıdan memnuniyet esasında yargıya işi düşenlerin yargıdan aldıkları sonuçlar itibariyle, sahip olduğu kanaati göstermektedir. Yargıya güven ise yargıya işi düşsün düşmesin bütün vatandaşlarımızın yargı hakkındaki genel kanaatini yansıtmaktadır. Yargıdan memnuniyeti yüzde 100'e çıkarma imkanı, işin doğası gereği yoktur. Neden? Çünkü yargıya işi düşen herkes ya davacı sıfatıyla ya da davalı sıfatıyla oradadır. Ama yargıya güven konusu ise yargıya işi düşen kişinin yargıya işi düştüğü zaman mutlaka hakkın yerini bulacağına adaletin tecelli edeceğine olan genel inancı ifade etmektedir. Şu anda Türkiye'de bu genel inanç noktasında maalesef arzu ettiğimiz noktada değiliz. Bu genel inancı güçlendirmek hükümetimizin en önemli politikalarından biridir." diye konuştu.

'BUNDAN SONRA HANGİ DAVAYA HANGİ MAHKEMENİN BAKACAĞINI HSYK BELİRLEYECEK'

Hangi türden davanın hangi mahkeme tarafından bakılacağına artık HSYK'nın karar vererek, kamuoyuna açıklayacağını ifade eden Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü: "İstinaf yargı yolunun yasal alt yapısını 2004 yılında oluşturduk. Ancak 2004 yılından bugüne kadar geçen zamanda bunu fiilen hayata geçiremedik. 20 Temmuz 2016 itibariyle istinaf yargılamasını fiilen hayata geçiren tarihi adımı atıyoruz. HSYK birden fazla asliye hukuk, asliye ceza ve ağır ceza mahkemesinin olduğu yerlerde hangi mahkemelerin hangi türden davalara bakacaklarını belirleme hak ve yetkisine sahiptir. Bundan sonraki süreçlerde çalışmalarını tamamladıkça mahkemeleri belirleyen kararları alacak ve bunu kamuoyuna ilan edecek dolayısıyla piyangodan çıkar gibi mahkeme çıkmayacak. Herkes hangi mahkemeye gideceğini daha önceden net bir şekilde bilme imkanına sahip olacak. Bu da son derece önemli. Adli Tıp Kurumu'nu da yeniden yapılandıracağız. Noterlerle iş dünyası arasında çok sağlıklı ilişkiler var. Ve noterlerin daha etkin hale getirilmesi önümüzdeki dönemde planlarımız arasında yer almaktadır. Noterleri alternatif bazı konularda yetkilendirmek ve pek çok konuda noterleri daha işlevsel hale getirmek üzere büyük bir çalışma yürütülüyor. En önemli çalışmalarımızdan biri de adli veri bankasının kurulmasıdır. Adli veri bankası dediğimiz şey, esasında adli yargının Google'ı olacaktır. Kafanızda hangi soru varsa onu sorup cevabını doğru şekilde bulabileceğiniz bir sistem kuruyoruz."

CİHAN
28 Ocak 2016 19:01
DİĞER HABERLER