Belçika'da Gülen Kürsüsü

Belçika'da Gülen Kürsüsü
AB'nin göbeği Belçika'da en prestjili Katolik Leuven Üniversitesi'nde (KUL) Kültürlerarası Araştırmalar için Fethullah Gülen Kürsü'sü açıldı.
Hocaefendi'nin fahri Başkanlığı'nda bulunduğu Kültürlerarası Diyalog Platformu'nun (IDP) girişimiyle ortaya çıkan kürsü taraflarda 'büyük mutluluk verici' olarak algılandı. Ayrıca kürsünün kurulması ve yapacağı çalışmaların da (Müslüman) toplumuna güçlü ve önemli bir mesaj verdiği kaydedildi. Önceki gün Belçika'da çeşitli ilklere imzalar atıldı. Fethullah Gülen Hocaefendi'nin fahri Başkanlığı'nda bulunduğu Brüksel merkezli Kültürlerarası Diyalog Platformu'nun (IDP) girişimleri sonucunda ülkenin en prestijli üniversitesinde 'Kültürlerarası Araştırmalar için Fethullah Gülen Kürsü'sü' kuruldu. Kürsünün köklü Katolik Leuven Üniversitesi'nde (KUL) açılmasıyla Belçika'da ilk defa Müslümanlardan gelen bir inisiyatif ve maddi destek ile akademik çalışmalar gerçekleşecek. İlk etapta beş yıllık bir sözleşme çerçevesinde bir çok doktora çalışmaları ve konferansların düzenlenmesi planlanıyor. Ancak zamanla bir misafir doçentin KUL'de ders vermesi de söz konusu. Kürsünün finansörlüğünü yapan IDP ise bir önceki gün imzaların atılmasıyla birlikte resmi olarak açılan Fethullah Gülen Kürsüsü'ne öncülük etmenin haklı gururunu yaşadı. Gülen Kürsüsü Direktörlüğü vazifesini üzerine alan Sosyal ve Kültürel Antropoloji Profesörü Johan Leman ve KUL Rektörü Mark Waer ise gazetemize yaptıkları özel açıklamalarda kürsünün üniversitelerinde açılmasından dolayı çok mutlu olduklarını ve sevinç yaşadıklarını ifade ettiler. Leman yaptığı resmi açıklamada Gülen Hocaefendi'nin İslamiyet ve Batı arasında, gelenek ve modernleşme, bilim ve ruhaniyet, mantık ve inanç arasında bir köprü kurma adına inisiyatif almaya teşvik ettiğini ve bunu demokrasiyi tek çalışabilecek politik sistem olarak tanıyarak yaptığını vurguladı. Hocaefendi'nin barış çağrısına da atıfta bulunan Kürsü Direktörü bu köprü kurma sürecine kürsüdeki çalışmaların kültürlerarası anlayış ve Belçika ve Avrupa'da yaşayan Müslüman toplumları ve toplumun geri kalanı arasındaki ilişkiler üzerine yapılan araştırmalarla da katkıda bulunmasını ümit ettiğini ifade etti. IDP Başkanı Şerafettin Pektaş ise kürsüyü 10 yıldır yaptıkları faaliyetlerin bir uzantısı olarak gördüklerini "Yaptığımız faaliyetlerde iki şeyin üzerinde çok durduk dedik ki biz yaptığımız faaliyetlerle kültürler arası anlayışı arttırmak istiyoruz, toplumsal uyuma katkıda bulunmak istiyoruz. Dolayısıyla bu amacımız oldu en başından beri. Aslında bu kürsüye bu amaçların bir uzantısı olarak bakılabilir. Bu anlamda yeni bir şey yapmadık. Zaten daha önce farklı çerçevede farklı yaptığımız bir takım faaliyeti ve anlayışı bir üniversite bünyesine taşımış olduk." ifadeleriyle aktardı. Pektaş bunu KUL gibi köklü ve geleneği olan bir üniversitede yapmış olmanın ayrı bir mutluluk verici unsur olduğunun da altını çizdi. İnisiyatif sahibi Pektaş ayrıca "Mutluluğumuzun sebebi inandığımız değerlerin ne kadar doğru olduğunu bir daha görmemiz ve insanların da bunu gördüğünü görmek mutlu ediyor. Çünkü biz gerçekten dünyada barış istiyorsak bir düzen ve herkesin kabul edildiği bir dünya istiyorsak o zaman sorumluluk almalıyız. Sorumluluk almak demek aynı zamanda inisiyatif almak demektir ve IDP olarak da biz hep inisiyatif alma üzerine çabaladık yani bir takım olumsuzlukları görüyoruz bunlar niye böyle oldu deyip küfretmektense acaba biz bunu gidermek için ne yapabiliriz derdini çeken bir yaklaşımın temsilcileriyiz." şeklinde konuşarak da önemli bir noktaya değindi. Pektaş'ın yanı sıra Leman ve Waer kürsünün büyük bir ihtimalle karşılıklı anlaşma sonrasında 5 yıl sonra uzatılacağını da ayrıca kaydettiler. Topluma verilen güçlü ve önemli bir mesaj Öte yandan gazetemize kurulan Gülen Kürsü'sü ile ilgili açıklamalarda bulunan KUL Rektörü Mark Waer muhteşem bir mutluluk hissi içerisinde bulunduğunu ve kürsü ile topluma çok önemli bir sinyal verildiğini kaydetti. Waer, "Herkes kültürlerarası ilişkilerden bahsediyor. İşte bir sonraki yüzyıl kültürlerarası ve dinler arası ilişkiler üzerine odaklanacağını söylüyor herkes. Ancak çokta fazla uzun vadeli çalışmalarda bulunmuyorlar. Bu kürsüde ilk etapta beş yıl boyunca diğerlerini dinleyerek üzerinde konuşulacak." şeklinde konuştu. Böyle bir konunun üzerine düşünülmesi ve vakit harcanmasının karşılıklı anlayış ve güveni tetiklemesinin yanı sıra bilgi aktarımının da gerçekleştireceğini vurgulayan Rektör Waer, "Bu bize zenginlik katacaktır." dedi. Profesör Leman ise gazetemize yaptığı açıklamalarda ayrıca KUL'ün yıllardır toplumdaki çeşitliliği üniversiteye taşımak için çaba gösterdiğini ancak kurulan kürsü ile sonunda topluma güçlü bir sinyal verildiğini ifade etti. Hem Müslüman toplumuna hem de diğer toplum katmanlarına mesaj verildiğini kaydeden Leman, "Bir üniversiteye Türk veya Faslı öğrencileri çekmekle çeşitliliğe kendini açmaya çalışabilirsin. Ancak ben her zaman kurumsal olarak çeşitliliği üniversite bünyesinde görmek istediğimizi göstermemiz gerektiğini söyledim. Örneğin bir kürsü kurarak. Öğrenci çekmenin önemsiz olduğunu söylemiyorum ancak bir kürsü kurduğunuzda bir üniversite olarak çeşitlilik yolunda İslamiyeti değerli bir ortak olarak kabul ettiğinizi açıkça gösteriyorsunuz." şeklinde konuştu. Rektör Waer da Müslüman toplumuna 'Akademik diyaloga açığız' mesajı verildiğini kaydetti. Öte yandan bunun sadece Müslüman toplumuna yönelik bir mesaj içermediğini ve toplumun geri kalanına da hitap ettiğini vurgulayan Leman şu ifadelere yer verdi: "Akademik olarak birlikte çalışabildiğimizi gösteriyoruz, bu topluma verilen çok önemli bir mesaj. Bunu küçümsememek gerekiyor çünkü KUL Belçika'da belirli değerlerin sembolü ve kendi bünyesinde İslami bir liderin ismine ve düşüncesine böyle bir kürsüde yer veriyor. Yani normal Katolik düşüncenin dışında bir şey bu. Bu çok önemli bir adım." Leman kürsünün yapacağı araştırmalar sonucunda da toplumdaki 'tek bir İslamiyet' düşüncesinin de sarsılacağını ve 'eğitim ve bilim bizim için de önemli' diyen İslami grupların da olduğunun görüleceğini kaydetti. Eleştiriler Gülen Kürsü'sünün gerekliliğini ortaya koyuyor Belçika toplumunda ve medyasında yer alan eleştirilere de değinen Rektör Waer, "Oluşan tepkiler ve duygular bir hassasiyetin olduğunu gösteriyor. Yani böyle bir kürsüye ihtiyaç var. Tepkilerin gelmesi beni biraz şaşırttı. Ama yine de toplumdaki İslamiyet konularına karşı hassasiyeti de küçümsememelisin. Bir de Gülen Hareketi'nin gizemli bir perdesi ve gizli ajandası olduğuna dair iddialara gelirsek şunu söyleyebilirim ki aynısını Katolik dünya içinde söylüyorlar. Bunlara takmıyoruz kesinlikle. Biz üniversite olarak bunlara alışkınız." şeklinde atıfta bulunuyor. Waer, üniversitenin böyle konuların en iyi şekilde tartışılabileceği ortam olduğunun da altını çiziyor ve "Burada olmayacaksa nerede olabilir ki" diyor. Profesör Leman ise tepkilerin abartılı olduğunun altını çizerek, "Genç entelektüellerle temaslar kuruyorum. Onlarla birlikte çalışmak istiyorum. Diyorlar ki gizli bir ajandalar var. Bende diyorum ki öyleyse mutlaka görürüm. Ama öyle bir şey görmedim bugüne kadar" ifadelerine yer veriyor. Eleştirilerin arkasında toplumdaki dinsizliğin ve 'dini motiflerle bağışta bulunma'ya karşı anlayış eksikliğinden de kaynaklandığını ifade eden Leman, "Benim bu hususla bir sıkıntım yok çünkü bende sırf dini motiflerle bağışta bulunuyorum." diyor. Ayrıca Müslümanların gelip de bu konuda araştırma yapılmasını istiyoruz ve destek çıkacağız demeleri ve bunu akademik bir formatta istemelerine karşın 'hayır' demenin de aptalca olacağını vurguluyor Leman.
08 Aralık 2010 18:04
DİĞER HABERLER