Türkiye’ye Rusya’dan S-400 alması nedeniyle Kongre’de daha önce alınan yaptırım kararlarının uygulanmasını öngören savunma bütçe tasarısı, üçte iki çoğunlukla Temsilciler Meclisi’nden geçti. Senato’da yapılacak oylamanın ardından tasarının yasalaşması için Başkan Donald Trump’ın imzası gerekiyor. Trump, tasarıyı Türkiye ile ilgili olmayan gerekçelerle veto etme tehdidinde bulunmuştu. Uzmanlar her senaryoda Türkiye’ye sembolik da olsa yaptırım uygulanacağı görüşünde.
ABD’de askerlerin maaşlarına getirilecek zamdan yurtdışındaki Amerikan askerlerine ayrılacak bütçeye kadar birçok konuyu kapsayan ve Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası (NDAA) olarak bilinen 740 milyar dolarlık tasarı, Türkiye’ye de S-400 füze savunma sistemi alması nedeniyle getirilen yaptırımların uygulanmasını öngörüyor.
Amerika'nın Sesi'nde yer alan habere göre Trump yönetimi, kısa adıyla CAATSA olarak bilinen ABD’nin Hasımlarına Yaptırımlar Yoluyla Karşı Koyma Yasası kapsamında Türkiye’ye getirilen yaptırımları uygulamamıştı.
Ancak ABD Kongresi, Türkiye’ye yasa gereği uygulanması gereken yaptırımları, son 59 yıldır her yıl kabul edilen savunma tasarısı kapsamına alarak, Trump yönetimi üzerindeki baskıyı arttırdı. Savunma tasarısı, Demokratlar’ın çoğunlukta olduğu Temsilciler Meclisi’nden 78’e karşı 335 oyla, yani vetoyu geçersiz kılacak ezici bir çoğunlukla geçti. Tasarının Senato tarafından da kabul edilmesinin ardından yasalaşması için Başkan Trump’ın imzası gerekiyor.
Trump veto ederse ne olur?
ABD Başkanı Donald Trump, savunma bütçe tasarısını Türkiye ile ilgili olmayan iki farklı gerekçeyle veto etme tehdidinde bulundu. Trump, Amerikan İç Savaşı döneminde köleliğin kaldırılmasına karşı çıkan generallerin adlarını taşıyan askeri üslerin isimlerinin değiştirilmesini öngören maddesine karşı çıktı.
ABD Başkanı, tasarıya sosyal medya şirketlerini, platformlarında paylaşılan içeriklerden hukuki olarak sorumluluktan koruyan bir düzenlemenin yasaya eklenecek bir maddeyle kaldırılmasını istedi, bu konunun ulusal güvenlik meselesi olduğunu savundu.
Ancak aralarında birçok Cumhuriyetçi ismin de olduğu Kongre üyeleri, Trump’ın bu kaygılarını haklı bulsa da bu konunun çözüm yerinin savunma tasarısı olmadığı görüşünü dile getirdi. Bu nedenle, Trump’ın talep ettiği bu madde savunma tasarısında yer almadı.
Türkiye’ye yaptırım takvimi nasıl işler?
VOA ekibinden Begüm Dönmez Ersöz'e konuşan Merkezi Washington’da bulunan Amerikan Ilerleme Merkezi (Center for American Progress) adlı düşünce kuruluşu uzmanlarından Max Hoffman, hem bundan sonra işleyecek takvimi anlattı, hem de her olası senaryoda tasarı bir şekilde yasalaşacağı için, zamanlaması tam olarak kestirilemese de, Türkiye’ye sembolik de olsa yaptırımın uygulanacağı öngörüsünü şu sözlerle paylaştı:
“ABD’de savunma tasarısı kabul edilmesi gereken bir tasarı. 59 yıldır kesinti olmadan Kongre tarafından onaylanıyor. Askerlerin maaşları gibi Başkan Trump’ın kendi hanesine yazdırmak istediği icraatları kapsıyor. Trump bu tasarıyı veto ederse, görev süresi dolmadan bunu başaramamış olacak.’’
Trump’ın önünde 10 gün var
Senato onayının da gelmesinin ardından, Başkan Trump’ın önünde tasarıyı imzalamak ya da veto etmek için 10 günü var.
Başkan Trump’ın veto etmesi halinde, tasarı Kongre’ye geri gidecek ve ancak bu kez Trump’ın da vetosunu geçersiz kılacak bir çoğunlukla geçmesi ve yasalaşması mümkün.
Yasanın yürürlüğe girmesinden itibaren 30 günlük takvim işliyor
Tasarının yasalaşması ve yürürlüğe girmesinin ardından, ABD yönetimi Türkiye’ye CAATSA yaptırımlarını 30 gün içinde uygulamak zorunda.
Max Hoffman, Kongre’nin Trump’ın görev süresi dolmadan bu 30 günlük takvimi işletmeye çalıştığını belirtiyor.
Cumhuriyetçi Senatörler’den Trump’a Türkiye’ye yaptırım uygulaması baskısı
Cumhuriyetçi Senatörler Lindsey Graham ve James Lankford 4 Aralık’ta Wall Street Journal’da yazdıkları makalede, Başkan Trump’a Türkiye’ye yaptırım uygulaması çağrısında bulundu, “ABD yerine Rusya’nın tercih edilmesi sebebiyle Türkiye’nin cezalandırılmasının başka ülkelere de net mesaj vereceğini” yazdı.
Türkiye ve Rusya konusunun ABD’de partiler üstü bir kaygı olduğuna dikkat çeken Hoffman, “Washington açısından, NATO uçaklarının ayrıntılı radar izini çıkarabilen ve beraberinde Rus teknik personelini getiren S-400’lerin satın alınması ve kullanılması Türkiye’yi jeopolitik olarak Rusya’ya bağlayan bir adım. Bu da NATO üyesi bir başka müttefik olan ABD için kabul edilemez. Buradaki kaygı partiler üstü bir kaygı. Senatör Lindsey Graham, Erdoğan’ın dostluğunu kazanmaya çalıştığı isimlerden biriydi. Ancak gelinen noktada ben çok manevra alanı olduğunu düşünmüyorum” diyor.
Mike Pompeo’nun sert açıklamaları nasıl değerlendiriliyor?
Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun, geçtiğimiz günlerde yapılan NATO toplantısında, Türkiye’nin özellikle S-400 kararıyla NATO’ya zarar verdiğini söylediği haberleri basına yansımıştı.
ABD seçimlerinin ardından 17 Kasım’da Türkiye’ye giden ancak hiçbir Türk yetkili ile görüşmeyip yalnızca Fener Rum Patriği Bartholomeos ile bir araya gelen Pompeo’nun Türkiye konusundaki son sert mesajları nasıl okunmalı?
Max Hoffmann’a göre, ABD Dışişleri Bakanı Pompeo’nun sert sözlerinin iki farklı açıklaması olabilir:
“Pompeo’nun tepkisinin iki olası açıklaması var. Birincisi şu, Trump ve yönetimin geri kalanı arasında, Rusya ve Türkiye ya da Washington’un otoriter ya da problemli ortaklarla ilişkileri konusunda her zaman bir görüş ayrılığı vardı. Pompeo, Rusya ve Türkiye konusunda daha şahin bir bakış açısına sahipken, Başkan Trump Erdoğan’la kişisel düzeyde bir ilişki geliştirdi. Bu da Erdoğan ve Türk hükümetine ABD dış politikasının etrafından dolanma fırsatını sağladı. Pompeo’nun son çıkışı bunun göstergesi olabilir. Bir diğer açıklaması da şu: Pompeo neredeyse bir yıldır yurtdışı ziyaretlerinde iç siyaset kaygılarını önceliyor gibi görünüyor. Sadece dış politika açısından anlaşılması zor bazı ziyaretlerde bulundu. Pompeo’nun son Türkiye ziyaretinde, Ankara’ya giderek Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile görüşmemesi, ziyareti Türk hükümetini aşağılamak amacıyla tasarlanmış bir ziyaret gibi gösterdi. Daha çok ABD’de belirli grupların desteğini almak üzere yapılmış bir ziyaret gibi gösterdi. Pompeo siyasi geleceğine odaklanıyor olabilir. Ama bu sadece bir tahmin.”
Türkiye’ye hangi yaptırımlar uygulanabilir?
Savunma tasarısının yasalaşması halinde Başkan Trump, CAATSA kapsamında en az beş yaptırım seçeneğini Türkiye’ye uygulamak zorunda.
CAATSA kapsamındaki yaptırım seçenekleri arasında, bazı yetkililere vize yasağı getirilmesi, bazı hükümet kurumlarıyla anlaşma ve kredi yasağı uygulanması gibi kapsamı sınırlı olabilecek ya da sadece belirli kişileri hedef alabilecek seçenekler var.
Ancak bir de silah ihracatı ruhsatlarının iptal edilmesi, ABD finans sistemine erişimin engellenmesi gibi Türk mali piyasalarıyla ordusu açısından olumsuz sonuçlar doğurabilecek daha sert seçenekler de yer alıyor.
Max Hoffman, Türkiye ekonomisini ve savunma sektörünü en çok etkilemesi muhtemel ağır yaptırım seçeneklerinin pek masada olmadığı görüşünde olmakla birlikte, sembolik yaptırımların bile Türkiye’nin düşmanca tepkisine yol açacağı görüşünde.
Hoffman, “Washington bu süreci iyi yönetmek istiyor. Türkiye’yi uzaklaştırmak istemiyor. Bu nedenle Kongre’nin Trump’ı Türkiye’ye yaptırım uygulamaya zorlamasındaki mantık, Trump yönetiminin nispeten sembolik yaptırımları tercih edebilecek olması ve Joe Biden’ın süreci bu noktadan devralarak bir tür uzlaşma için çabalaması ve Türkiye ile daha yapıcı ilerlemeye çalışması olabilir. Ancak bana sorarsanız bu yaklaşımdaki büyük sorunlardan biri şu: Ben Türk hükümeti ve Erdoğan’ın sembolik yaptırımlara bile çok sert ve düşmanca bir tepki göstereceği kanısındayım’’ değerlendirmesinde bulundu.
“Türkiye ile gittikçe tırmanan bir döngüye girilmiş olabilir”
Türkiye’nin CAATSA kapsamındaki yaptırımlardan kaçınmasının tek yolu, ABD hükümetinin Türkiye’nin Rusya ile önemli düzeyde savunma alışverişi yapmadığını doğrulaması. Yani bir anlamda S-400 sisteminden vazgeçmesi.
Bu konuda zaman zaman teknik olarak çeşitli orta yol seçeneklerinin gündeme getirildiğini; ancak bunların hiçbirinde ilerleme sağlanamadığını hatırlatan Hoffman, “Erdoğan’ın kararını vermiş olduğunu ve içerde bu konuyu geri adım atmasını veya taviz vermesini zorlaştıracak kadar bir mesele haline getirmiş olduğunu” belirtiyor.
Türkiye uzmanı Max Hoffman, “S-400’lerin Türkiye’ye gelişi bütün büyük gazetelerde çok geniş olarak yer aldı. S-400'ler, Türkiye’nin bağımsız hareket ettiğinin bir işareti olarak ve ABD ile Rusya’yı birbiriyle karşı karşıya getiren önemli bir güç imajı vermek üzere sunuldu. Erdoğan’ın içerde milliyetçi oylara ihtiyaç duyduğunu göz önünde bulunduracak olursak, buradan geri adım atmasının zor olduğu kanısındayım. Korkarım artık, Kongre’nin sembolik de olsa ABD hükümetinin Türkiye’ye yaptırım uygulamasını istediği; Türkiye’nin de başka ekipman almak için yüzünü Rusya’ya döndüğü, gittikçe tırmanan bir döngüye girilmiş olabilir’’ diyor.