Bene ne hayrın var?

Samanyoluhaber.com yazarlarından Abdullah Aymaz köşesinde mülteciler ve gönüllülük konusunda dikkat çeken bir yazı kaleme aldı. Yazı "Bene ne hayrın var" başlığı taşıyor.
Azeriler, yabancılara, ülkeleri için ne faydaları olacağını  “Bene ne hayrın var? ”  derler. Aslında buna benzer soruları her ülke, yabancılara ve mültecilere sormaktadırlar. Bu bakımdan M. F. Gülen Hocaefendinin dediği gibi bulunduğumuz ülkelerde kanunlarına uymak, o topluma yük olmamak, bilakis yük almak üretici olmak, protez bir kol gibi değil fıtrî ve doğal  bir şekilde üzerimize düşeni yapmak zorundayız. Gönüllülük hizmetlerinde üzerimize düşecek olan hizmetleri de yapmak mecburiyetindeyiz.

Bu hususta Süleyman Bağ  arkadaşımızın tesbitlerine de kulak verelim:

Gönüllülük,  Göçmenlerin Toplumsal Katılımı ve Berlin’de Bir Model Proje

Almanya'da yaklaşık 29 milyon insan gönüllü olarak topluma katkıda bulunuyor. Hem federal yönetim hem de eyalet yönetimleri gönüllü çalışmaların artması için çaba gösteriyor. Gönüllülük konusu tüm siyasi partilerin gündeminde yer alıyor ve iktidarlar gönüllü çalışmanın yasal çerçevesini oluşturmak için adımlar atıyor. Anayasa’nın 75. yılı dolayısıyla İçişleri eski Bakanı Nancy Faeser, gönüllü vatandaşlarla düzenlediği bir buluşmada, onların demokrasiye ve toplumsal dayanışmaya katkılarını vurguladı. Faeser şu sözlerle gönüllülüğün önemini belirtti: “Gönüllülük, demokrasimizin belkemiğidir. Güven ve toplumsal birlik sağlar.”

Her Alanda Gönüllülük


Gönüllü olmak; eğitim, spor, diyalog, komşuluk, kültür ya da mülteci desteği gibi alanlarda sorumluluk üstlenmek demektir. 2019 yılında yapılan Gönüllülük Anketi'ne göre Almanların:

14 yaş üstü nüfusunun %39,7’si gönüllü faaliyetlerde bulunuyor.Erkeklerin %40,2’si, kadınların %39,2’si gönüllü.Kırsal bölgelerde oran %41,6, kentsel bölgelerde %38,8.Gönüllülerin %26,3’ü yönetim sorumluluğu üstleniyor.
Herhangi bir karşılık beklemeden gönüllü çalışmanın birçok faydası vardır: Gönüllülük neşe getirir, bireysel becerileri geliştirir ve demokrasiyi güçlendirir. Gönüllülük, bunu ortak kararlar alma, uzlaşma ve birlikte iş yapma becerilerini geliştirerek sağlar. Sağlam bir demokraside iş dünyası refahı, devlet hukuk ve düzeni sağlarken; gönüllü çalışmalar demokrasinin canlı kalmasını, anayasada yer alan değerlerin hayat bulmasını sağlar.

Alman Gönüllülük ve Katılım Vakfı (DSEE)

Federal Hükümet, gönüllü çalışmaları desteklemek için 2020 yılında Alman Gönüllülük ve Katılım Vakfını kurdu. Bu vakıf, gönüllülüğü sistematik biçimde desteklemektedir. İçişleri Bakanlığı, Aile Bakanlığı ve Tarım Bakanlığı'nın ortak girişimiyle kurulan vakfın görevleri şunlardır:

Gönüllülere danışmanlık, eğitim ve ağ oluşturma imkânları sunmakDijitalleşme ve yenilikçi projeleri desteklemekDerneklerin kurumsal yapılarını geliştirmelerine yardımcı olmak“ZukunftsMUT”, korona yardımı, Ukrayna yardımı gibi özel programları koordine etmek
Yıllık 30 milyon Euro bütçeyle ve 75 çalışanla faaliyet gösteren vakfın yönetimini Katharina Peranic ve Jan Holze üstleniyor. Bu vakfın dışında, eyaletlerde de gönüllülerle sivil toplum kuruluşlarını bir araya getiren çok sayıda “Gönüllülük Ajansı” bulunmaktadır.

Gelecek Girişimleri: “Ehrentag” ve Katılımın Teşviki

2025 yılında, Anayasa’nın 77. yılı şerefine Almanya çapında ilk defa “Ehrentag” düzenlendi. Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’in öncülüğündeki bu etkinlik:

Gönüllülüğü görünür kılmayı,Yeni gönüllüleri teşvik etmeyi,Belediyeleri, şirketleri ve dernekleri harekete geçirmeyi amaçlıyor.
Mültecilerle Gönüllü Çalışmaların Önemi

2015 yılında başlatılan INBAS projesi, mültecilerle çalışan gönüllü ve profesyonel personelin iş birliğini ilk kez sistematik olarak analiz etti. 2016'dan itibaren Göç ve Mülteciler Federal Dairesi’nin desteğiyle bu araştırma derinleştirildi. Bu bağlamda şu konular üzerinde duruldu:

Gönüllülüğün Önemi

Gönüllülük, mülteci desteğinin temel taşıdır. Gönüllüler olmadan danışmanlık, rehberlik ve entegrasyon neredeyse imkânsızdır. Bu çalışma, iş birliğini kolaylaştıran ve zorlaştıran faktörleri belirleyerek daha iyi iş birliği modelleri geliştirmeyi hedeflemektedir.

Mültecilerle Üçlü Etkileşim

Araştırma ayrıca, mülteciler – gönüllüler – profesyoneller arasında bir üçlü ilişki olduğunu gösteriyor. Mültecilerle kurulan ilişkiler genellikle bireysel, uzun süreli ve yoğundur. Ancak mültecilerin kendi bakış açıları çoğu çalışmada yeterince yansıtılmıyor. Dil engelleri ve olumsuz yaşam koşulları, empatik bir katılımı zorlaştırıyor.

Ortak Mekânlar ve Toplumsal Etki

Gönüllülük, farklı deneyimlere sahip insanlar arasında önyargısız diyalog alanları açar. Bu alanlar çoğulcu bir toplum için hayati önemdedir. Ancak bu alanların gerçekten kapsayıcı olup olmadığı, yani çeşitliliği teşvik mi ettiği yoksa önyargıları mı pekiştirdiği sorgulanmalıdır. Siyasi eğitim, gönüllüleri kendi önyargılarını sorgulama ve çeşitliliği aktif olarak yaşama konusunda destekleyebilir. Gönüllülük sadece yardım değil; toplumsal dönüşüm için bir araç olabilir. Bu alandaki verilerden biri de, gönüllü çalışmalarda göçmenlerin oranının düşük olmasıdır. Aslında bu, göçmenlerin gönüllü çalışma yapmadıkları anlamına gelmiyor. Ancak göçmenler kendi aralarında kaldıkları için Alman toplumu için yaptıkları değerli çalışmalar çoğunluk tarafından görülmüyor ve araştırmalara tam yansımıyor.

Gönüllülüğe Hazır Mülteciler: Berlin’de Örnek Bir Proje

Berlin'de hayata geçirilen bir proje bu sorunu gidermeyi hedefliyor. Proje, göçmen ve mültecileri sadece topluma entegre etmeyi değil, toplumun aktif bir parçası hâline getirmeyi amaçlıyor. Berlin Kültür ve Ortak Yaşam Senatörlüğü (Senat für Kultur und Gesellschaftlichen Zusammenhalt) tarafından desteklenen proje, “Şehir Toplumuna Daha Fazla Katılım – Göçmen Kuruluşlarında Gönüllülere Yönelik Yerel Düzeyde Katılım Yetkinliklerinin Aktarılması” başlığı altında yürütülüyor. Projenin taşıyıcı kurumu, Berlin-Mitte semtinde bulunan Kültür Merkezi Kubik e.V.'dir. Projede ayrıca Brunnenviertel e.V., Hausotterplatz Protestan Cemaati ve Neukölln semtinden I-ISIN Derneği de yer almaktadır.

Hedef: Pasif Alıcı Değil, Aktif Katılımcı

Proje, mülteci ve göçmenleri sadece yardım alan değil, şehir toplumunun aktif birer öznesi olarak konumlandırıyor. Çok dilli beceriler, güçlü hayat deneyimleri ve yüksek gönüllülük motivasyonuyla bu insanlar toplum için büyük bir potansiyel taşıyor. Proje bunu görünür kılmayı hedefliyor.

İçerik ve Yöntem

Projeye şu ana kadar 84 kişi kayıt yaptırdı. Katılımcılar toplam 27 seminerde Almanya’daki siyasal, eğitim, kültür ve medya yapılarını öğreniyor. Belediyelerde ve sivil toplum kuruluşlarında nasıl söz sahibi olunabileceği, medyanın nasıl çalıştığı, vatandaşın nerede aktif katılabileceği uzmanlar tarafından ele alınıyor. Proje kapsamında ayrıca yereldeki Alman gönüllü çalışmaları tanıtılarak, ilgilenenler için bu yapılarla irtibat sağlanıyor. Proje hakkında daha ayrıntılı bilgi: https://kubik-ev.de/projekte/
30 Haziran 2025 10:37
DİĞER HABERLER