Medyaya yönelik 15 Temmuz sonrası yapılan tutuklama dalgasında cezaevine konulan gazetecilerin duruşmasında bugün Tuğrul Özşengül ve Mehmet Altan savunma yapıyor
Duruşmasının sabahki bölümüne yer yetersizliği gerekçesiyle İngiltere Galler Barosu İnsan Hakları Komitesi Raportörü alınmadı.
Tuğrul Özşengül şunları söyledi:
''Polis Akademisinde öğretim görevlisiyken 2014'te emekli oldum. Terör, kriminoloji uzmanıyım. Tv'lerde çok yorum yaptım. Emekli olduktan sonra TV şovu yapmak istedim. Samanyolu Haber çağırdı, içinde mizah, müzik olan bir talkshowda anlaştık. Program yayına girdiği günlerde Hidayet Karaca tutuklandı; program formatımız ülkenin ortamındaki ciddi duruma uymadı. Programla ilgili şikayet oldu. Ciddi formata taşımak da istemedim, birkaç kez yayınımız da kesilince programı bitirdik. Samanyolu haber sitesinin teklifiyle köşe yazmaya başladım. Cemaate yönelik operasyonları eleştirdim. Tabii ki operasyonlar olur, herkes hesap verir ama öç alma mantığıyla olmamalıdır bu demokratik hukuk devletinde. 17 Aralık başka bir şey, 25 Aralık başka bir şey. İkisini hep farklı değerlendirdim. 17 Aralık'ın sonuçları olmuştur. 17 Aralık'tan sonra işin başbakana yönelmesi ayrıdır. Sonrasında Karaca'nın tutuklanmasına ise çok kişi tepki verdi. Savcı son bir yılki faaliyetlerimden hareketle suçlama yapıyor. Ben 51 yaşındayım, son bir yılda ülkeye gelmedim ki! Gezi olaylarında hep polisi, devleti savundum. Yasadışı olayların yanlış olduğunu kanallarda anlattım. Gezi'ye karşı çıktığım için sosyal medyada hakaretlere uğradım. Devletin yetiştirdiği bir çocuğum. Babam da polisti. Koyu devletçiyim. Tabii her şeyin demokrasi çerçevesinde yapılması gerekiyor. Eleştirilerim devleti eleştirmek değil''
ABD ve İngiltere'de aldığı eğitimleri anlatan Özşengül "İdeolojim hiçbir zaman aşırı sol ya da aşırı sağ olmadı" derken şöyle devam etti:
''Mehmet Akif, Necip Fazıl kitaplarını ezbere bilirim. Zamanla sağdan ortaya geldim. Sosyalist görüşlere sempati duydum. Said Sefa ile çok samimiyetimiz yoktu, bir gün Twitter'dan mesaj gönderdi, çiğ köfte yemeye davet etti. Ofisine gittim. Haberdar ofisinde çiğ köfte yedik. Said fotoğrafları Twitter'dan paylaştı. Ardından 7-8 defa Said Sefa'yla görüştüm. Haberdar sitesi yenilenirken bana fikrimi sordu. Hiçbir zaman ben onun Fuat Avni olduğunu kendi ağzından duymadım. Ben Fuat Avni'yi hiç takip etmedim. Takipçilerime ilk günlerde böyle anonim hesaplara güvenilemeyeceğini ilettim. İnsanlar Fuat Avni tarzı şeylerle pasifize ediliyor diye düşünüyorum. Demokrasi mücadelesi Fuat Avnilerle filan olmaz. Emekliyim. Zamanımın çoğu evde geçer. Az insanla görüşürüm. İsim hafızam acayip zayıftır. Kimseyi hatırlamam. Said Sefa bana geçmişini şöyle anlattı, daha önce AKP'nin sosyal medyasını, trol çetesini kurmuş, eğitmiş. Hatta Said Sefa'yı Sultanbeyli Belediye Başkanı yapmak istemişler ama AKP'de canını sıkan bazı şeyler görmüş, ayrılmış.Said Sefa Gülen cemaati içinde olduğuna dair bana ipucu vermedi. Ben namaz kılarken o kılmazdı. Cemaati eleştirirdi. Said Sefa cemaat için 'ben onların görüşlerini sitemde dile getiriyorum ama bana TV'de program bile yaptırmıyorlar' derdi. ''
"Çok ciddi askeri darbe kokusu var havada" konulu tweet sorulan Özşengül savunmasında şöyle konuştu:
''2014 yılında atılan bu tweeti kendi hesabımdan değil gibi ama bende unutkanlık var. 2015'te beyin kanaması geçirdim. Unutkanlık başladı. O tweeti yazdığımı sanmıyorum ama unutmuş olabilirim. O tweeti atmışsam da amacım insanları uyarmak olabilir, korkutmak, darbe yapacağız demek değil. Görüştüğüm söylenen Abdullah Yılmaz'ı hiç tanımıyorum. O da beni tanımaz. Arayanı arayanı arayan gibi bir irtibattır. Siyasi gerginlik beni yordu. Twitter'ımı 15 Temmuzdan sonra kapattım... Antidepresan kullanıyorum. 15 Temmuz'da yurtdışından yayın yapan bir kanalda Nice saldırısını değerlendirirken darbe girişimi oldu. Şok oldum. 15 Temmuz darbe haberini alınca tv'de çok sevdiğim annemin ölüm haberini almış kadar üzüldüğümü söyledim. 12 Eylülde babam siyasi şubede çalışıyordu. Elektrik verilen insanlardan çıkan sesi size anlatamam, o bir çığlık değil. Babamla bu yüzden kavga ettim. Asker uzun süredir darbe taleplerine itibar etmemişti, onun için ben darbe olacağına ihtimal vermiyordum. TV'de hem darbe yapan askere hem de hükümete kızgındım. Darbeye bahane edilebilecek şeyler yapmamalıydılar. Darbe sonrası gözaltı ihtimali belirince tatile gitmekten vazgeçip ailemle evde bekledik. Kaçma fikrim hiç olmadı. İddianameye giren maklube yemeğine beni Cemil Barlas götürdü. Hakan Çelik, Can Paker de vardı. Gittik, maklube yedik.''
İfadeler P24 Twitter hesabından alınmıştır