Berlin, Ankara’yı dinlediğini niçin itiraf ediyor?

Berlin, Ankara’yı dinlediğini niçin itiraf ediyor?
Almanya’nın Türkiye’yi dinlediğine yönelik Alman basınında çıkan haberlerin bizzat kendisi kadar detayları da yeni soru işaretleri ve iki ülke ilişkilerinin hangi zeminde seyrettiğine yönelik ipuçları verir mahiyette.

Fatih Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç.Dr. Savaş Genç'in Zaman Gazetesi'nde yer alan analiz haberine göre, bilindiği gibi geçen sene ABD istihbaratının Alman Şansölyesi Merkel’i uzun süre dinlediği ortaya çıkmış ve bu, Washington-Berlin ilişkilerinin sorgulanmasına neden olmuştu. Almanya’nın uzun süre Türkiye’yi dinlemesi de iki farklı soru işaretini gündeme getirdi.

Bu bilgiyi Berlin’den intikam almak isteyen ABD istihbaratı mı sızdırdı? Yoksa bu bilgi tam da bu kamuflajla Alman devleti tarafından sızdırılarak Ankara’ya bir mesaj mı verilmek istendi? Zira Almanya haberleri yalanlayıp Ankara’yı da kendisini de rahatlatarak kapalı kapılar ardında Türk yetkililerle konuşup olayı çözümleyebilir hatta özür bile dileyebilirdi. Ancak gerek Merkel gerekse Alman bürokratlar haberi yalanlamadıkları gibi üzerine yorum bile yaptılar. Frankfurter Allgemeine gazetesine konuşan Alman yetkililer Türkiye’nin dinlenmesinden özür dilemedikleri gibi gerekçelerini sıralayarak ne kadar doğru bir iş yaptıklarını savundu. NATO müttefiki olmasına rağmen Türkiye’nin İngiltere, Fransa gibi gelişmiş demokrasilerle kıyaslanamayacağını ifade eden Alman hükümet kaynakları kendi iç güvenlikleri için dinlemelerin kaçınılmaz olduğunu iddia ettiler.

Tablo çok açık. AB içinde Türkiye’nin en büyük ticari partneri, insani ilişkiler, evlilikler ve göç ivmesinin en yüksek olduğu ülke olan Almanya en az 2009’dan itibaren partneri Türkiye’yi BBG evi gibi gözetlemiş. Bir ülkenin üstelik NATO şemsiyesinde müttefik olduğu dost bir ülkeyi dinleyerek elde ettiği bilgilere güvenip “evet seni dinledim” demesi, “neler yaptığını çok iyi biliyorum ve attığın her adımdan haberdarım” mesajını içermektedir. Almanya’nın elde ettiği bilgilerin ne olduğunu ve Türkiye’yi hangi konuda uyarmaya çalıştığını bilemiyoruz lakin karşı karşıya olduğumuz tablonun çok büyük bir kriz ve olağan dışı bir hamle olduğunu söyleyebiliriz.

Federal Haber Alma Teşkilatı’nın (BND) eski şefi Hans-Georg Wieck, istihbarat örgütü BND’nin Türkiye’yi dinleme kararını kendi inisiyatifi ile almayacağını ve dinlemelerin ancak Federal Almanya hükümetinin talimatıyla yapılmış olabileceğini basına açıkladı. Merkel ise dinlemeler hususunda detaylı bilgi veremeyeceklerini söyledi. Bu bilgilerin ancak BND’yi denetleme komisyonuna verilebileceğini ifade ederek de kapıları kapattı. Anlaşılan Türkiye sadece dinlenildiğini öğrendiği ile kalacak ve Berlin’in elinde hangi bilgiler olduğunu hiçbir zaman öğrenemeyecek.

Ankara’nın tepkisi neden çok zayıf kaldı?

Alman basınında çıkan ilk haberler Türkiye’nin IŞİD’e yardım ettiği ya da en hafifinden bu örgütün önünü açarak Irak ve Suriye’de kolaylıkla insan transferine imkân sağladığı için Ankara’nın dinlendiğinin altını çizmiş. Konuya ek olarak Almanya içinde örgütlenmiş PKK’nın oluşturduğu riskler ve diğer hususlar da bulunuyor. IŞİD, 2013 senesinde kendini göstermeye başlayan bir örgüt. Dinlemeler ise 2009’dan itibaren kesintisiz devam etmiş. PKK’nın ne yapacağını anlamak için de Ankara’yı dinlemek hem izahı mümkün olan bir gerekçe değil hem de Türkiye’nin PKK konusunda attığı adımlar çok şeffaf. NATO ülkesi Almanya’nın dilediği bilgilerin çoğunu Türk yetkililerden alması zaten mümkündü.

Alman muhalefeti Türkiye’deki iktidardan çok daha sert tepki vererek Ankara’nın dinlenmesini akıl tutulması olarak yorumladı. Bazı iktidar partisi vekilleri bile ‘dostlar birbirini dinlemez’ ifadeleri ile olayı kınarken Ankara’nın oldukça düşük tonda tepki verip, diplomatik girişimlerde bulunması çok şaşırtıcı. Almanya’nın bazı bilgileri ele geçirmesinden daha kötüsünü de yaparak bu bilgilere sahip olduğunu kamuoyu ile paylaşmasının Türkiye açısından anlaşılır olmadığı gözlemleniyor. Alman basını ise dinlemeleri sorgulamaktan ziyade Berlin’e hak vererek övgüler düzmeyi tercih etti. Tüm Batılı gelişmiş ülkelerin Türkiye’de istihbarat avında olduğunu ifade ederek, Ankara’nın sadece Almanya tarafından yakın takip dışında bırakılmasının mantıklı olmadığını savundu. Türkiye’nin ABD ve AB üyesi ülkelerle aynı kategoride ‘dost ülke’ olarak sınıflandırılmasının mantıklı olmadığı görüşlerinin ön plana çıkması Ankara’ya bakış açısını özetler mahiyette.

Son tahlilde, Almanya senelerce Türkiye’yi dinlemiş ve biz bunu ancak Alman basınından öğrenebildik. Alman hükümeti bu fotoğrafı inkâr etse belki konu Türkiye’de haber bile olmayacaktı. Gerek mahremi gizleme gerekse karşı istihbarat toplamada Türkiye’nin kat etmesi gereken çok mesafe bulunuyor. 17 Aralık akabinde Ergenekon ve Balyoz tutuklularının dışarı çıkartılması ve Ankara’nın aniden ağız değiştirerek ‘ordumuza kumpas kurulmuş’ çıkışı yapmasını istihbarat savaşları içinde değerlendirmemiz gerekebilir. Düne kadar somut deliller neticesinde davanın savcılığına soyunan iktidarın bu denli büyük geri adım atması da akıllara “Farklı bir bilginin dışarı kaçmasına esir mi olundu?” sorusunu getiriyor. Çıkartılan son yasa ile büyük yetkilerle donatılan, içeride ve dışarıda operasyon yapıp kimseye hesap verme yükümlülüğü olmayan MİT, muhtemelen bu yetkilerini kullanarak en kısa süre içinde Berlin’i dinleyecek, elde edeceği bilgileri de kendi münevverlerine kulak verip Twitter’da paylaşmak yerine kamuoyu ile paylaşıp Ankara’nın intikamını alacaktır. Yoksa yanılıyor muyum?

*Fatih Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi

20 Ağustos 2014 07:40
DİĞER HABERLER