Beyin amip vak'ası Türkiye’de de var

Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) rastlanılan "beyin yiyen amip"in insanlara sudan bulaştığını belirten Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, Türkiye’de de bazı amip türlerinin görüldüğünü söyledi.

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) bir kişinin "naegleria fowleri" isimli tek hücreli amipin yol açtığı hastalığa yakalanarak, hayatını kaybetmesine ilişkin değerlendirmede bulunup, amiplerin çok çeşidinin olduğunu belirtti. 

Ceyhan, amiplerin 1-9 gün kuluçka süresinin olduğunu belirterek, suya giren insanların burnundaki koku sinirlerinden beyne gittiğine dikkati çekti. 

Prof. Dr. Ceyhan, önce ateş, baş ağrısı, bulantı-kusma, birkaç gün içinde ise menenjite bağlı bulguların ortaya çıktığını, bilinç bulanıklığı, havale nöbetlerinin görüldüğünü söyledi. 

Ceyhan daha sonraki süreçte ise bilinç bulanıklığının arttığını kaydederek, bu safhanın ardından vakaların yüzde 100 ölüm ile sonuçlandığını dile getirdi.

PROF. DR. CEYHAN: YAYGIN OLARAK YAZ AYLARINDA GÖRÜLÜYOR

Türkiye’de de bazı amip türlerinin görüldüğünü belirten Prof. Dr. Ceyhan şöyle konuştu: “Güneydoğu’da görülen, bağırsakları etkileyen, bazen kana da geçip organları da etkileyen amip, bizde çok yaygın, özellikle yaz aylarında görülüyor. Ama dünyanın değişik bölgelerinde başka amipler de var. Bu amip de daha çok ABD’de görülen, uzun zamandır bilinen ve daha çok sudan insanlara buluşan bir amip. Beyin dokularını tutuyor, nadir vak'alar şeklinde Amerika’da her sene görülüyor.”

“TÜRKİYE’DE DE AMİP VAK'ASI GÖRÜLDÜ”

Prof. Dr. Ceyhan, Türkiye’de 2017 yılında Eskişehir’de amip vak'asının rapor edildiğini kaydederek, “Ayrıca özellikle veterinerlik fakültelerinin yaptığı çalışmalar var. Birçok ili kapsayan sularda bu etkenlerin araştırıldığı çalışmalarda da rapor edilmiş. Yani Türkiye’de de var; ama çok sık görülen bir hastalık değil. Olduğu zaman genellikle beyin zarları ve beyin dokusunu tutan; ama erken tanı konulduğunda tedavi edilebilen bir hastalık. Sulardan bulaşıyor, henüz insandan insana bulaştığı belirtilmemiş.” diye konuştu.

50 BİNDEN FAZLA MUTASYON

Prof. Dr. Ceyhan yeni tip Koronavirüs'ün geçirdiği mutasyonlara da değinerek, “Şu ana kadar 50 binin üzerinde mutasyon tarif edildi. Bu Koronavirüs'ün en kötü tarafı. Çünkü bu şekilde sürekli yeni tipler oluşturarak bağışıklıktan kaçıyor. Burada da çok çeşitli, her gün dünyanın değişik yerlerinde mutasyonlar yayımlanıyor. En son ABD’de yeni bir mutant tipin insanlarda bulaşmaya başladığı, bunun orijinal virüse göre daha çok bulaşıcı olduğu, o nedenle eski virüsün yerini almasını beklediklerini; ama ‘daha az öldürücüdür’ demek için biraz daha beklemek gerektiğini yayımladılar.” dedi.

"MUTASYON" ÜMİDİ

Dünyada Koronavirüs ölüm oranlarının düşmeye başladığına dikkati çeken Prof. Dr. Ceyhan, şunları kaydetti: “Bunun birçok nedeni olabilir; mutasyon da onlardan bir tanesi. Örneğin; yaşlıların daha çok korunup gençlerin hasta olması ölüm oranını düşürüyor. Bir diğeri test sayısının giderek dünyada artması. Onun dışında artık salgın ile mücadele şeklinde de tecrübe kazanıldı. Bunun dışında bir diğer şey de ‘mutasyon araca etkin midir’ diye. Bu çok sıkı şekilde dünyada takip ediliyor. Bir mutant virüs gelişebilir; fakat insandan insana bulaşıcı özelliği düşük olur, diğer virüsün yerini alamaz. Virüsün aynı zamanda şu andaki hastalık yapan orijinal virüsün yerini de alması lazım. Yerini almazsa çok fazla bir anlamı olmuyor. Bu insanlarda çoğalmaya devam ediyor. Bunun çoğalmasını bitirecek, onun yerini kendisi alacak, daha iyi davranan bir virüs mutasyonu lazım. Onun gelişmesini de bekliyoruz. Mutasyon konusunda ümitliyim, zamanını söylemek mümkün değil. Ama bu salgının aşıyla ya da toplumsal bağışıklıkla değil mutasyon ile biteceğini düşünüyorum.”

08 Temmuz 2020 12:22
DİĞER HABERLER