17-25 Aralık soruşturmalarının da odağındaki isim olan Reza Zarrab'ın dolandırdığı iddia edilen bankalar arasında Deutsche Bank ve Bank of America da yer alıyor.
Miami'de tutuklandıktan sonra New York'a götürülen ve yargılanmasına burada devam edilen işadamı Reza Zarrab'a yönelik ABD'nin finansal sistemini zarara uğratma suçlamasında ilk kez banka isimleri gündeme geldi. 17-25 Aralık soruşturmalarının da odağındaki isim olan Reza Zarrab'ın dolandırdığı iddia edilen bankalar arasında Deutsche Bank ve Bank of America da yer alıyor. Hürriyet Washington Temsilcisi Tolga Tanış, "İran’da idam cezası alan Babek Zencani, İran devleti adına çalışıyorken, Zarrab, İranlı özel şirketlerin parasını işletiyordu. İkisinin işleri, 2013 Ocak’ında İstanbul’a gelen Gana altınlarındaki gibi olaylarda zaman zaman kesişse de büyük oranda ayrıydı. İşin işleyiş kısmında ise Zarrab, Amerikalıların yaptırım rejimini aşındıran, bazen İran Devrim Muhafızları’nın paravan olarak kullandığı İranlı özel şirketlerin her 100 liralık ticareti için, aşağı yukarı 5 lira komisyon alıyordu. Sisteme dahil edilecek paralar çok yüklü olduğundan her 100 lira için 1 lira komisyon verdiği taşeronlar da kullanıyordu" dedi. Tanış, köşesinde "İşte Bharara’nın iddiasına göre bu para transferleri yapılırken Zarrab, arada kullandığı aracı bankalar üzerinden, şimdilik sadece ikisinin adını verdiği New York merkezli bankalara yanlış bilgi verdi. Bu yüzden de Amerikan finans sistemini zarara uğrattı" ifadelerine yer verdi.
Tolga Tanış'ın Hürriyet'te yayımlanan yazısı şöyle:
Hafta içi yaptığı bir konuşmada dile getirdi. Ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam ülkelerinden ekonomi yetkililerinin bulunduğu bir salonda şunları söyledi:
“Bakın şimdi yeni bir adım daha atıyorlar. Onu da söyleyeyim. Yine Amerika. Kuveyt Türk ve Kuwait Foundation. Bunların bankalarıyla ilgili teröre destek verdikleri düşüncesiyle şimdi bunlara yönelik de aynı oyunu, aynı numarayı çevirmek istiyorlar.”
Türk kamuoyu meseleyi ilk defa haziran ayında öğrenmişti. Iraklı ve Suriyeli Süryanilerin üye oldukları St. Francis Assisi adlı, yeni kurulmuş (aynı ay) bir sivil toplum örgütünün açtığı davayla. Kuruluş, California’da verdiği bir dilekçeyle Kuveyt Türk Katılım Bankası’ndan (KTKB) şikâyetçi olmuş...
Ve bankanın Suriye’deki Süryanilerin ölümüne neden olan radikallerin finansal faaliyetlerine yardım ettiğini iddia etmişti. 700 bin Süryani’yi temsilen, kişi başı 75 bin dolar tazminat talep etmek için mahkemeye deliller sunmuştu.
Dilekçedeki iddialara göre, bankadaki bir hesaba bağış çağrısı yapan ve sonra bu paraları Suriye’deki radikal örgütlere ileten kişi de 2014 Ağustos’unda Birleşmiş Milletler tarafından terör listesine alınan Hajjaj al-Ajmi adında 28 yaşında bir Kuveytliydi. Devasa bir terör finansmanı davası.
*
Böylelikle davanın aslında sıradan bir mesele olmadığı Cumhurbaşkanı’nın nezdinde de tescil oluyor.
Nitekim hikâyeyi ele aldığım 19 Haziran 2016 tarihli “Türkiye ve Terör Finasmanı” başlıklı yazıda ben de bunu dile getirmeye çalışmış ve dosyadaki iddiaların St. Francis Assisi’yi temsil eden San Francisco’daki avukat Mogeeb Weiss’i aşan büyük bir boyutu olduğunu vurgulamıştım. Dosyaya delil toplayan kişinin, uzun süre Birleşmiş Milletler adına kara para takibi yapan dünyaca ünlü Tom Creal olduğunu duyurarak...
Haziranda iş için bulunduğum San Francisco’da Weiss’la olan yüz yüze görüşmemde de durumu teyit etme imkânı buldum. Önce ofisine gittim. Bir iş merkezinde tek başına kullandığı ufacık bir oda. Sonra Alameda’da bir cafede uzun uzun görüştüm. Terör finansmanı, El Kaide, Nusra... Bu tür konularda fazla bilgisi olmayan sıradan bir yerel avukattı.
Yaz sonunda ise dava tam da Cumhurbaşkanı’nın işaretini verdiği ölçüde ciddileşmeye başladı. Kuveyt Türk, iddianamenin verildiği sulh yargıcının yetkisi olmadığını öne sürünce davaya bakan hâkim değişti. Ve Amerikan adalet sistemi, tıpkı Zarrab Davası’nda olduğu gibi, Kuveyt Türk dosyasına da ABD Başkanı tarafından atanan federal bir bölge yargıcı tayin etti.
Bu arada davaya ilk bakan yargıcın dosyayı bırakmadan önce hazırladığı 30 Eylül 2016 tarihli kararda da, St. Francis Assisi’nin şikâyetçi olduğu Hajjaj al-Ajmi’nin “banka hesapları vererek Twitter ve sosyal medya üzerinden terör örgütleri için para topladığı” bilgisi dosyaya girdi.
*
BU işin bir boyutu. Ancak Kuveyt Türk meselesinin gündeme geldiği hafta, ondan çok daha kritik başka bir gelişme daha yaşandı ve Zarrab Davası’nda önemli bir eşik daha geçildi. Zira Başsavcı Preet Bharara’nın ofisi, Zarrab’a yönelttiği banka dolandırıcılığı suçlamasında şimdiye kadar ilk kez banka adı telaffuz etti: Deutsche Bank ve Bank of America. Peki bu neden önemli?
İran’da idam cezası alan Babek Zencani, İran devleti adına çalışıyorken, Zarrab, İranlı özel şirketlerin parasını işletiyordu. İkisinin işleri, 2013 Ocak’ında İstanbul’a gelen Gana altınlarındaki gibi olaylarda zaman zaman kesişse de büyük oranda ayrıydı. İşin işleyiş kısmında ise Zarrab, Amerikalıların yaptırım rejimini aşındıran, bazen İran Devrim Muhafızları’nın paravan olarak kullandığı İranlı özel şirketlerin her 100 liralık ticareti için, aşağı yukarı 5 lira komisyon alıyordu. Sisteme dahil edilecek paralar çok yüklü olduğundan her 100 lira için 1 lira komisyon verdiği taşeronlar da kullanıyordu.
İşte Bharara’nın iddiasına göre bu para transferleri yapılırken Zarrab, arada kullandığı aracı bankalar üzerinden, şimdilik sadece ikisinin adını verdiği New York merkezli bankalara yanlış bilgi verdi. Bu yüzden de Amerikan finans sistemini zarara uğrattı.
Bharara’nın bunu gündeme getirmesinin sebebi ise Zarrab’ın avukatlarından bazılarının aynı zamanda bu Amerikan bankalarını temsil ediyor olmaları. Çıkar çatışması var, diyor Bharara. Ve bu yüzden söz konusu avukatların davadan azledilmelerini istiyor.
İşbirliği yapmadı halen Zarrab. İran’daki bağlantılarını açıklamaya hazır olduğunu söylediği halde, başsavcılık bunu yeterli bulmadı. Ve Zarrab, Türkiye’ye dair henüz bir bilgi paylaşmadı. Ancak dava ilerledikçe, bilgiler kamuoyuna açık hale gelmeye başladıkça, şimdiye kadar perde arkasında süren çekişme de iyice ön plana çıktı.