Bilgen: Herkesin dokunulmazlığı kalksın, kim suç işliyorsa yargılansın

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ayhan Bilgen, dokunulmazlık tartışmalarını değerlendirerek, "Herkesin dokunulmazlığı kalksın ve kim gerçekten suç işliyorsa herkes yargılansın. Bizim açımızdan bu tartışmalar bir korkutma, gerim adım attırma, Türkiye'nin demokratikleşmesine yönelik ve tamamen Anayasa'yı yapım süreciyle ilgili bir öneriyi Türkiye kamuoyunun gündemine getirmeyi engellemeye yönelik psikolojik bir harp olarak görüyoruz." dedi.

HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen MYK toplantı devam ettiği sırada genel merkez binasında basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Bilgen, dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla ilgili tartışmalara değindi. HDP Sözcüsü, sözlerini şöyle sürdürdü: "Daha önce BDP'nin 4 partinin temsil edildiği komisyona yaptığı öneriyi bütün dokunulmazlıkların kaldırılması ifade özgürlüğü dışında hiçbir dokunulmazlık statüsünün olmayacağı bir yasal düzenlemeyi meclisin gündemine getirmeyi öneriyoruz. Herkesin dokunulmazlığı kalksın ve kim gerçekten suç işliyorsa herkes yargılansın. Bizim açımızdan bu tartışmalar bir korkutma, gerim adım attırma, Türkiye'nin demokratikleşmesine yönelik ve tamamen anayasayı yapım süreciyle ilgili bir öneriyi Türkiye kamuoyunun gündemine getirmeyi engellemeye yönelik psikolojik bir harp olarak görüyoruz." ifadelerini kullandı.

"TÜRKİYE'NİN ORTADOĞU'DAKİ BÜYÜK SAVAŞLARA TARAF KILINMASI TEHLİKELİ"

Türkiye'nin iç politikası ve dış politikasının birbirini tamamladığını aktaran Ayhan Bilgen, "Cumhurbaşkanı Suudi Arabistan'a bir ziyaret yaptı. Gittiği ülke idam cezasının bu kadar keyfi uygulandığı bir ülke. Biz de bu ülke ile stratejik ittifak yapma hevesi içine giriyoruz. Bölgede açıkça mezhep savaşına zemin oluşturacak bir silahlı güç oluşturma arayışı, bunu İslam ordusu diye tarif etmek Türkiye'nin de böyle bir ittifakın içinde yer alarak Orta Doğu'daki büyük savaşlara taraf kılınması son derece tehlikelidir. Tıpkı Türkiye'nin iç politikasındaki riskler gibi dış politikasındaki arayışlar da neredeyse Türkiye'yi komşusuz bırakacak bir noktaya doğru götürüyor." diye konuştu.

"BU MİTİNGLERİ PARTİMİZ DÜZENLEMİYOR, EŞ BAŞKANLARIMIZ KATILACAK"

Türkiye'nin batısında yapılacak kongrelerin HDK, doğu yapılacak kongrelerin ise DTK tarafından organize edildiğini ifade eden Bilgen, şunları kaydetti: "Genel organizasyon bu iki kuruma ait. Ama DTK'nın son toplantısında bizim eş başkanlarımızın da bulunduğu bir ortamda ortak tartışmayla deklarasyon kamuoyuyla paylaşıldı. Bu anlamda hem mitingler, paneller, konferanslar yapılacak. Çünkü Türkiye'nin bir anayasa ihtiyacı varsa bu süreçte anayasayla ilgili her tartışmanın da toplumsal zeminde yapılması gerekiyor. Bu mitingleri partimiz düzenlemiyor. Ama eş başkanlarımız katılacaklar. Ortaya çıkacak tablo ya merkezileşme, tek adamlaşma tablosu olacak ya da yetkinin devredildiği bir Türkiye fotoğrafı olacak. "

HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder'in 'tutuklanacağız' sözlerinin hatırlatılması üzerine HDP Sözcüsü, "Önder'in röportajında bunun hedeflendiği, göze alındığına dair tespitler yapılıyor. Bizim açımızdan sokakta basın açıklaması yapan herkes ne kadar değerliyse milletvekilleri, siyasetçiler de aynı derecede önemli. Umarız böyle şeylerden medet umar bir eğilim içine girilmez. Bu bir blöf müdür yoksa arayış mı var onu bilmiyoruz." diye konuştu.

"BİZİM ISRARLI ÖNERİMİZ YEREL YÖNETİMLERDİR"

Bilgen, sözlerini şöyle sürdürdü :"Bizim Türkiye ile ilgili önerimiz Türkiye'nin içinde bulunduğu krizi sistem ve siyasal krizi aşmaya yönelik önerimizi başkanlık değil. Türkiye'nin ihtiyacının başkanlık olmadığını düşüncesindeyiz. Çok somut ilkesel önerilerde bulunuyoruz. Modelden bağımsız olarak hangi model olursa olsun bunların ilkesel olarak partiler tarafından deklare edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bunlardan birisi güçler ayrılığı ve denge denetleme sistemi. Hükümetin programında da var bu ifadeler. Güçler ayrılığı ve denge denetleme sistemi nasıl güçlenebileceğine dair herkes önerilerini yapabilir. Mecliste komisyonların denetleme yapabilir çalışma yönetimine uygun şekilde yapılanmasını önemsiyoruz. Dünyanın birçok ülkesinde komisyonlar yürütmeyi denetleme görevi yapar. Türkiye'de şu anda tamamen sayısal bir üstünlüğe dayalı olarak bu denetlemenin fiilen yapılması imkansız. İkinci önemli nokta ifade özgürlüğünün önündeki engellerin amasız ancaksız kalktığı bir demokratik Anayasa'dır. Bizim ısrarlı önerimiz yerel yönetimlerdir. Çünkü dünyanın her yerinde krizler yetki ile aşılırsa birlikte yaşama iradesi güçlenir."

Seçimle ilgili gelen bir soru üzerine HDP Sözcüsü, şunları dile getirdi: "Bir uzlaşı yöntemiyle bir Anayasa yapılma tartışması değil, aritmatiksel sayıyı tamamlamak ve ne pahasına olursa olsun başkanlığı referanduma getirmekle ilgili bir arayışın olduğu hissediliyor. İkna ile sağlamak mümkün olmazsa 330'u sağlamanın yolunun bir kez daha seçime götürmek, tıpkı nasıl tek başına iktidar çıkmadığı için Türkiye 3-5 ay sonra yeniden seçime mecbur edildiyse bu sefer de başkanlığı çıkarabilmek için bir kez daha en azından parlamentoda bir parti daha eksik temsil olursa ancak o sayının bulunabileceği üzerine hesapların yapıldığı, dolayısıyla ya yargı yoluyla tasfiye etmek ya da yeniden seçime götürerek baraj altında bırakmaya dair arayışların içerisine girmek galiba Ankara kulislerindeki gündemlerden birisi."

"DOKUNULMAZLIK TEHDİDİYLE KONTROL EDİLECEKLERİNİ DÜŞÜNÜYORSA BİRİLERİ YANLIŞ HESAP YAPIYOR"

'Şu anda bizim milletvekillerimize, eş başkanlarımıza her halükarda dokunuyorlar' diyen Ayhan Bilgen, "İtip kakmadan tutun gaz sıkmaya kadar. Şu anda eş başkanımız Cizre'ye gitmeye çalışıyor ama gidemiyor. Son deklarasyonla ilgili bir tartışmayı boğmaya dönük bir girişimdir. Bu deklarasyonun yapıldığı toplantıda dokunulmazlığı olmayan eş başkanlar da var. Biz bu anlamda zaten halkın içindeyiz. Grubumuzun büyük bir kısmı sokağa çıkma yasağının bulunduğu şehirlerde. Dokunulmazlığın teknik süreci farklı. Tartışma yaparak işin esasının örtülmesinin, bu işin başlama nedenin ikinci plana atılmasını doğru bulmuyoruz. Vekillerimizin ne olacağından daha önemlisi nasıl bir Türkiye'ye doğru evrildiğimiz konusudur. Dokunulmazlıkları kaldırarak siyasetçileri meclisten tasfiye etmeye çalışan bir eğilimin nasıl bir Türkiye arayışı içinde olduğunu tahmin etmek çok zor değil. Eş başkanlarımız yerel yönetimlerle ilgili farklı bir öneride bulunduğu için dokunulmazlık tehdidiyle kontrol edileceklerini, sınırlandırılacaklarını düşünüyorsa birileri yanlış hesap yapıyor." diyerek sözlerini tamamladı.




CİHAN
04 Ocak 2016 17:28
DİĞER HABERLER