Bilinçsizce kullanılan vitamin kalbi etkiliyor

Soğuk havalarda hastalanmamak için pek çok insan vitaminlere başvuruyor. Uzmanlar, vitaminleri doğal yoldan ya da doktor yönlendirmesi yerine, eş dost tavsiyesi ile kullanmanın kalp sağlığına önemli zararlar verdiğini söyledi.

Memorial Şişli Hastanesi Kardiyoloji Bölümü'nden Doç. Dr. Özlem Batukan Esen, vitaminlerin gelişigüzel kullanımın kalbe etkileri ve kalp sağlığını korumak için alınması gereken önlemler hakkında bilgi verdi. Esen, "Antioksidan, mineral ve vitamin takviyeleri, uzun yıllar kalp hastalıklarında tedavi amaçlı kullanıldı. Ancak son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalar ile bu yaklaşımın doğru olmadığı netlik kazandı. Özellikle bazı vitaminler, kişilerin sağlıksız yaşam alışkanlıkları ile birleşince tam tersi etki yaratabiliyor. Bu nedenle vitamin alırken doktora danışmak ve mümkünse vitaminleri meyve ve sebzelerden almak gerekiyor." dedi.

Betakaroten, C ve E vitamin takviyeleri kalp hastalıklarına karşı korumuyor diyen Doç. Dr. Özlem Batukan Esen, "Antioksidan, mineral ve vitamin takviyelerinin kalp krizi ve kalbe bağlı ölüm riskini azalttığı bilimsel olarak ispat edilemedi. ABD'de 14 bin doktor ile yaklaşık 10 yıl süreyle yapılan büyük ölçekli bir çalışmada betakaroten, C ve E vitaminlerinin kalp sağlığı üzerine koruyucu etkisi olmadığı ortaya konuldu. Ayrıca sigara içen kişilerin yüksek miktarda betakaroten alması durumunda akciğer kanseri riskinin artırdığı da saptandı. Bu nedenle Avrupa ve Amerika'daki kardiyoloji derneklerinin yayınladıkları kılavuzlarda kalp hastalıklarından korunmak için C ve E vitamini takviyesi yapılması kesinlikle önerilmemektedir." diye konuştu.

Sarımsağın kalp-damar hastalığı olan kişilere tavsiye edilmediğini söyleyen Doç. Dr. Esen, "Kalp hastalarında kanda yüksek miktarda homosistein bulunabilmektedir. İnsanı vücudunun doğal olarak ürettiği bir aminoasit olan homosistein seviyesi, bazı kalp hastalarında daha fazladır. Bu nedenle geçmişte homosistein seviyesi yüksek hastalara verilen folat, B12 ve B6 vitamin komplekslerinin de herhangi bir fayda sağlamadığı gözlenmiştir. Ayrıca kalp damar hastalığı olan kişilere; koenzim Q10, selenyum, krom ya da sarımsak gibi mineral ve gıda takviyeleri de önerilmemektedir." şeklinde konuştu.

Açık havada 15 dakikalık yürüyüşün kalbe iyi geldiğini belirten Doç. Dr. Özlem Batukan Esen şunları söyledi: "D vitamini, kalp sağlığı açısından büyük önem taşımaktadır. D vitamini seviyesi düşük olan kişilerde kalbe bağlı ölüm, inme, hipertansiyon ve şeker hastalığı daha fazla görülmektedir. D vitamininin düşük olmasının en önemli nedenleri arasında ise yaşanılan coğrafya, açık havada fiziksel aktivite azlığı ve aşırı kilo gibi faktörler yer almaktadır. Bu nedenle özellikle güneşli günlerde günlük 10-15 dakika yürüyüş yapmak, D vitamini depoları açısından gereklidir. Çünkü vücudumuz için gerekli D vitamininin %95'i güneşte bulunan ultraviyole ışın ile ciltte oluşmaktadır. D vitamini eksikliği bazı kalp damar hastalıkları açısından risk faktörü olarak kabul edilse de D vitamini takviyesinin kalp damar hastalıklarına karşı koruyucu olduğuna dair kesin bir bilgi bulunmamaktadır."

Fazla D vitamini böbrek sağlığına zarar verebilir diyen Esen, "D vitamini önemlidir ancak fazlası sağlığı bozabilir ve zehirlenmeye yol açabilir. Fazla D vitamini vücutta fazla kalsiyum emilmesine, dolayısıyla yüksek tansiyon atakları, böbrek taşı problemlerine neden olur. Bunun için hangi durumlarda takviye yapılması gerektiği konusunda doktor görüşü alınmalı ve bu doğrultuda hareket edilmelidir." dedi.

Akdeniz diyetinin kalp için faydalı olduğunu söyleyen Doç. Dr. Özlem Batukan Esen, "Akdeniz tipi beslenme tarzı, sadece kalp krizi geçirmiş ya da kalp hastası olan kişilere değil, kalp ve damar hastalıklarından korunmak isteyen herkese önerilmektedir. Akdeniz tipi beslenme sayesinde kalp krizi geçiren kişilerin daha az kalp problemi yaşadığı saptanmıştır. Bu diyette kişilerin, günlük taze sebze ve meyve tüketimlerini artırmaları yeterli olmaktadır. Tüm dünyada kalp sağlığına bu 'olumlu etki' yansıtılacak olursa, %30 daha az kalp hastalığı anlamına gelmektedir. Dolayısıyla bilimsel verilere göre de kalp sağlığı açısından yapay antioksidan ve vitamin kompleksleri yerine doğal antioksidandan zengin taze sebze, meyve ve balık tüketiminin temelini oluşturduğu Akdeniz tipi beslenme tarzını benimsemek önemlidir. Akdeniz tipi beslenme, kalp damar hastalıklarının önlenmesi açısından tavsiyeler arasında en üst sırada yerini korumaktadır." diye konuştu.
CİHAN
19 Ekim 2015 11:14
DİĞER HABERLER