''Günün birinde birileri 15 Temmuz’da Binali Yıldırım’ı kimin evine götürdüklerini ve sakladıklarını açıklayacaklar. Bir de MİT’e telefon eden Binali Yıldırım’ın yüzüne “Şimdi çok işimiz var” diye telefonu kapatanın kim olduğunu.''
Binali Yıldırım, 15 Temmuz darbesinin neresinde?
Esasında 15 Temmuz darbe girişimine karşı yapılan darbe gecesinde devletin üst düzey bireylerini teker teker incelemeye alırsak, suçsuz bir kişinin kalmayacağından adım gibi eminim. Darbeyi yapanlar ve yapmak isteyenlerin büyük bir kısmı dışarıdayken Ahmet Altan gibi darbe geleceğini hissedenlerin hapiste olmasının nedeni de bu, Ahmet Altan hapiste olmalı ki, Erdoğan gibi darbeden haberi olup da onu engellemek için önlem almayanlar darbeye karşı darbe yapmalarına karşın kahraman olsunlar. Kimileyin düşünüyorum da, eğer Türkiye’de olsaydım 2014’te yazdığım “Darbe Valizim Hazır” yazımdan dolayı büyük olasılıkla Ahmet Altan’la komşu olacaktım.
Ama ne ben, ne de Ahmet-Mehmet Altan kardeşler yada Nazlı Ilıcak şu açıklamayı yada benzerini yapmadı: “Özellikle ifade etmek istiyorum, bir, Türkiye’de darbe girişimi yüzde yüz başarıyla sonuçlanmıştır, nokta…” Evet, tam da tahmin ettiğiniz gibi, bu tümce 15 Temmuz darbe girişiminden 3 gün sonra dönemin başbakanı Binali Yıldırım tarafından söylendi.
Bu açıklama üzerine kimi yandaş medya yazarları Binali Yıldırım’ın dilinin sürçtüğünü söylediler ama ben aynı fikirde değilim. Emin olduğum bikaç şey var, bunlardan birisi darbe girişimi olasılığından Binali Yıldırım’ın haberi olmadığı üzerine. Darbe girişimi başladığı andan itibaren kendisinin inanmadığını ve çıkıp açıklama yapmak istediğini ısrarla yanındakilere söyleyen kendisi. Günün birinde birileri 15 Temmuz’da Binali Yıldırım’ı kimin evine götürdüklerini ve sakladıklarını açıklayacaklar. Bir de MİT’e telefon eden Binali Yıldırım’ın yüzüne “Şimdi çok işimiz var” diye telefonu kapatanın kim olduğunu. Bunun devamı da var ama ben yakıştıramadığım için yazmak istemedim.
O gece zor bir gece Binali Yıldırım için, MİT kendisine bağlı ama haber veren yok, cumhurbaşkanı aramıyor, genelkurmay başkanı aramıyor, kimse kimseyi aramıyor. Başbakan Binali Yıldırım’ın arabasına kimler bindiriliyor ve başlarına ne geliyor, tanınmasın diye Binali Yıldırım kimin arabasıyla nereye gidiyor, dedim ya, bunlar yazılacak.
Aradan zaman geçiyor ve darbeden tam da 2 yıl sonra, 5 Temmuz 2018 yılında gazeteciler Binali Yıldırım’a bir soru soruyorlar, gerek bakanlığı, gerekse başbakanlığı döneminde kendisini en çok sıkıştıran projenin hangisi olduğunu soruyorlar, yanıtı çok net Yıldırım’ın, 10 saniye düşünüyor ve “Yani, hangi birini söyleyeyim, yani hoşuma gitmeyen proje 15 Temmuz, hahahahahahah…” diye yanıtlıyor.
Şimdi bakıyorum da, ne Istanbul, ne Ankara ne de İzmir belediye başkan adayları neden eski seçimlerde olduğu gibi uğraşmıyorlar diye. Özhaseki’nin geçen hafta yayınladığım Fethullah Gülen’in mihmandarına gönderdiği teşekkür mektubu, Binali Yıldırım’ın bu konuşmaları, Zeybekci’nin zaten kazanma şansının sıfır olması yeter de artar bile.
Ama bir de Erdoğan’ın dediği yerden bakalım, metal yorgunluk acaba var mıdır diye düşünelim, Binali Yıldırım’ı ele alalım:
1994-2000 Istanbul Deniz Otobüsleri genel müdürü
2002-2016 Ulaştırma, denizcilik ve haberleşme bakanı
2016-2018 Başbakan
2018-2019 Meclis Başkanı
25 yıldır görevde ve hâlâ yumuşak G’nin üzerindeki çizgiyi ne zaman koyması gerektiğini bilmiyor. Bu kişi Istanbul’u yönetecek, Yumuşak G’nin üzerindeki çizgiyi çözemeyen kişi “Ben trafiğini çözerim Istanbul’un” diyecek ama başka bişey yapamayacak. Ve tiyatro oyunu olduğu söylenen darbe girişimine karşı yapılan darbeyi de bu şekilde savunacak ama büyük bir olasılıkla da sağ kaldığı için hem başarı olacak, hem de yaşadığı en zor proje. Ne desem bilmem ki, 25 yıl sonra artık dinlenmeli Binali Yıldırım, bu çalışmalar sonucu yaklaşık 21 milyar dolarlık olduğu söylenen şirketleri var, nerede olsa dinlenir…