*Krizin bir güven bunalımından kaynaklandığı dikkate alınmalı ve piyasanın kaybettiği güveni geri kazanmasını sağlayacak mesajlar verilmeli.
*Kriz sadece Merkez Bankası’nın faiz artışı ile çözülemeyecek kadar derinleşti.
*Karar almakta çok geç kalan Merkez Bankası’nın 23 Mayıs’ta olağanüstü toplanması isabetli de olsa gecikmiş bir karardı.
*TCMBM faizi keskin biçimde artırmaya devam etmeli, ancak hükümetin bunu destekleyici adımları devreye girmeli.
*Riskleri azaltacak ekonomi politikaları devreye girmeli.
*Hükümet sözcüleri ve ekonomi kurmayları ‘dış mihraklar’, ‘operasyon yapılıyor’ gibi gerçekte karşılığı olmayan beyanları kullanmaktan vazgeçmeli.
*İktisat biliminin ortaya koyduğu formüllerin ötesinde bilimsel temeli olmayan afaki sözlerle tedirginlik daha da artırılmamalı.
*Hukuk sistemi düzeltilmeli, içeride kutuplaşmaya son verilmeli.
*Dengeli bir dış politikaya geçilmeli.
*Kamuda liyakata dayalı atama esas olmalı. Zayıflayan kurumsal yapılar tekrar güçlendirilmeli.
*Eğitim sistemi siyasi saiklerden bağımsız ülkenin ihtiyaçları doğrultusunda yeniden ele alınmalı.
*Eğitimde Türkiye’nin yüksek teknoloji açığını kapatacak nitelikli iş gücünü yetiştirmesini sağlayacak biçimde reform yapılmalı
*Kamuda israfa son verilmeli, kemer sıkma paketi açıklanmalı. Mali disiplini bozan bütçe dışı harcamalar disiplin altına alınmalı.
Türk Lirası 1 Ocak 2018’den 23 Mayıs’ta Merkez Bankası’nın olağanüstü toplantı yapacağı saate kadar dolara karşı yüzde 28,6 değer kaybetti.
4 Ocak’ta 3,77 TL olan dolar 23 Mayıs’ta yüzde 3 puanlık (300 baz puan) faiz artırımına kadar 4,85 TL’ye yükseldi. Faiz kararından sonra kur gevşedi ve 4,65 TL’ye indi.
Bu kayıp oranı ile TL aynı dönemde yüzde 24 değer kaybeden Arjantin Pesosu’ndan sonra en fazla eriyen ikinci gelişen para birimi oldu.
Euro 4,49 TL’den 5,76 TL’ye kadar yükseldi.
İngiliz Sterlini 5,0650 liradan yüzde 30,2 artışla 6,59 TL’ye çıktı.
Borsa İstanbul 15 bin puandan fazla değer kaybetti ve 102 bin puana geriledi.
Hazine 2 yıllık tahvil faizleri yüzde 11’den yüzde 17’nin üzerine çıktı.
Döviz kurları faiz kararı sonrası 20 kuruşa yakın gerilese de piyasa bu seviyeleri test etmiş olmanın avantajını hâlâ elinde tutuyor.
En küçük olumsuz haberi ile kur yeniden yükselişe geçecek.
Kurda kalıcı toparlanma için ABD’de faiz artışlarının sona ermesi ve gelişen piyasaların yeniden cazip hale gelmesi gerekiyor
TÜRKİYE’DEKİ KRİZ İÇİN KİM, NE DEDİ?
Ünlü yatırım gurusu Mark Mobius: “Türkiye’den gelebilecek negatif bulaşma riski ve Arjantin ile Brezilya’nın durumu sebebiyle gelişen piyasalar kötüye gidebilir.”
Makro ekonomist ve finans tarihçisi Russell Napier: “Küresel piyasalarda 1980’ler yeniden yaşanacak ve Türkiye’yi büyük bir krizin bekliyor. Türk Lirası muazzam değer kaybedecek. Türkiye 400 milyar doları bulan borcunu ödeyemeyecek duruma geldi. Türkiye’nin krizi başladı.”
Nobel ödüllü iktisatçı Paul Krugman: “1997’deki gibi partilemeye devam edeceğiz? Yükselen piyasalarda, eskitip döviz/mali krizinin esintisini taşıyan birşeyler oluyor. Türkiye (TL) çarpıcı bir düşüş içinde.”
Standard&Poor’s: “Merkez Bankası’nın bağımsızlığını ortadan kaldıracak adımlar Türkiye’nin negatif olan kredi notunun yeniden değerlendirmesini gündeme getirebilir.”
Fitch: “Merkez Bankası tedbir almazsa Türkiye’de mali yapı süratle bozulabilir.”
Teknoloji borsası Nasdaq: “Zayıf lira, yüksek cari açık ve enflasyon sebebiyle Türkiye büyük bir borç krizinin ortasına sürüklendi.”
Berlin merkezli yatırım uzmanı Lutz Roehmeyer: “Yüksek faiz oranları TR’nin GSMH’nın yüzde 10’nu götürür. Ancak bir kriz büyümeyi yüzde 100 öldürür ve hatta resesyona sürükler. O yüzden az dozda acı ilacı tümüyle bir krize tercih ederim.”
Stockholm merkezli gelişen piyasalar baş stratejisti Per Hammarlund: “Kriz sürecinde USD/TRY oranının 5.30-5.50 değerlerini görmesi muhtemel.”
Gelişen piyasalar ekonomisti Jason Tuvey: “Cari açığı milli gelirinin (GDP) yüzde 6,5’ine denk gelen ve sıcak para girişine ihtiyacı olan bir ülke sermaye kontrollerine geçemez. Ancak yetkili organlar önlem almazsa resesyona gidebilir.” dedi.
Hürriyet Gazetesi ekonomi yazarı Uğur Gürses: “Artık sadece faiz artırmak çözüm değil. Güveni ortamı tesis edilmeli. OHAL kalkmalı. Ağır çekimde tren kazasına içinde oturarak tanık olmak gibi bir durum yaşadığımız.”
FXTM forex brokerlarından Cemil Ahmed: “Cumhurbaşkanı (Recep Tayyip) Erdoğan’n son günlerdeki yorumlarının liradan kaçışa katalizör oldu. Piyasalarda görüldüğü kadarıya Türk Lirası serbest düşüşte.”
Romanya’nın etkili ekonomi gazetesi Ziarul Financiar: “Yabancı yatırımcı Türk ekonomisine güvenini kaybetti, lirayı cehenneme attı.’’
İş dünyası dergisi Business Magazin: “Türkiye şiddetli bir döviz krizine doğru gaza bastı.”
DOLAR 5 TL OLURSA NE OLUR?
‘Dramatik Ekonomik Çalkantı’ senaryosu gerçekleşir.
Türk Lirası’nın dolara karşı 5 aylık kaybı yüzde 33’e çıkar.
Milli gelir (GSYH) yüzde 8-10 daralır.
Fert başına gelir 9 bin 710 dolara geriler.
Kurdaki 10 kuruşluk artış enflasyonu yüzde 2 puan yukarı çıkarıyor.
Enflasyon kurun 4-,4,10 TL civarında olduğu nisan ayına göre yüzde 6-7 daha yukarı çıkacak.
Asgari ücret 425 dolardan 320 dolara iner.
4 Ocak’ta 464 dolara tekabül eden ortalama emekli maaşı (1.750 TL) 350 dolara düşer.
Risk maliyetinde yüzde 6 (600 baz puan), TL faizlerde yüzde 7 (700 baz puan) ve FX faizlerde 350 baz puan artış görülür.
ŞİRKETLERİN DÖVİZ BORCU KARŞILIĞI TL YÜKÜ 278 MİLYAR TL ARTAR
Şirketlerin 226 milyar dolar döviz borcunun TL karşılığı 1 trilyon 130 milyar TL’ye çıkar. Bu artış borç yükünün ocak ayına göre 278 milyar TL artması anlamına gelir.
Türk bankaların sermaye yeterliliği oranı yüze 7,7’ye düşer.
Bankaların sermaye yeterlilik oranını kanuni alt sınır olan yüzde 12 seviyesine çıkarmak için toplamda 20 milyar dolardan fazla sermaye artırımına ihtiyaç duyulur.
Bankalar defter değerinin yüzde 25’ini kaybeder.
Döviz kredileri başta olmak üzere tahsil edilemeyen kredilerin toplam kredilere oranı yüzde 5-6’yı bulur.
FAİZ ARTIŞI ÜÇ BANKANIN BİLANÇOSUNU VURACAK
İş Bankası, Halkbank ve Garanti Bankası artan faizlerden en fazla etkilenecek olan ilk üç banka olarak gösteriliyor.
İş Bankası’nın 20,3 milyar TL, Halkbank’ın 12,5 milyar TL ve Garanti Bankası’nın 16,9 milyar TL bankalar arası piyasada yükümlülüğü bulunuyor. Ortalamada toplam yükümlülüklerine oranı ise yüzde 6.
Faizde 100 baz puan artış banka bilançolarını şu oranda tırpanlıyor:
İş Bankası: Yüzde 2,8
Halkbank: Yüzde 2,7
Garanti Bankası: Yüzde 2,3
Yapı Kredi: Yüzde 1,3
Akbank: Yüzde 1,0
HAZİNE 10 MİLYAR TL DAHA FAZLA FAİZ ÖDEYECEK
TCMB’nin 23 Mayıs’ta olağanüstü toplantıda yaptığı 300 baz puan ve iki hafta önce yaptığı 125 baz puanlık artış dikkate alındığıda banka bilançolarının yüzde 3-8 arasında küçüleceği tahmin ediliyor.
Faizlerdeki yüzde 1 puanlık artışın Hazine’ye faturası 1,6 milyar TL. Son artışın ilave maliyeti 10 milyar TL’yi bulacak.
Akaryakıt fiyatları yüzde 10’a yakın artacak
ipahaber