Bir eski AKP'li bakan daha bayrak açtı

AKP hükümetlerinde yedi yıl boyunca 2009’a kadar Ekonomi Bakanlığı ve Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanlığı görevlerinde bulunan Kürşat Tüzmen, “AK Parti’nin 17 yıllık döneminin yedi yılında bakan olarak ben vardım. 2002’den 2009’a kadar olan görev süremde ihracatı dört kat artırdık. Bu, ihracata dönük ithalata izin vererek, bunu kolaylaştırarak oldu. Komşularla iyi ilişkiler geliştirip, ticareti artırarak oldu. Biz o dönemde dünyaya ve komşularımıza mal ve hizmet ihracı peşindeydik. Rejim ihraç etmek derdinde değildik” dedi.
Ahvalnews.com'dan Zülfikar Doğan'a konuşan Kürşat Tüzmen, uygulanan ekonomi politikaları ve son olarak art arda uygulamaya konulan ithalat kısıtlamalarının yeniden kapalı ekonomiye dönüş sürecini andırdığını belirterek “Türkiye ithalata dayalı olarak ihracat yapan, ithalatla büyüyen, ihracatını artıran bir ülke. Ticareti sıkarsanız kaçar, başka yere gider. Tekrar kapalı ekonomiye dönerseniz size yine ‘kuş serisi demode-teneke arabaları kakalarlar” diye konuştu.

Eski Bakan Tüzmen Ahval’e yaptığı açıklamalarda Türkiye sanayisini geriletecek, tarımsal üretimini düşürecek ithalata o dönemde izin vermediklerini hem ihracata dönük üretimi artıracak hem de ekonomik büyümeyi hızlandıracak ithalata onay ve destek verdiklerini vurgularken şu görüşleri dile getirdi:

“Ben bu tür kısıtlamaları her zaman yanlış görürüm. Dış ticarette, finansta kısıtlamalar her zaman ülkenin aleyhine sonuç yaratır. Bizim dönemimizde ihracatın dört kat artması, ithalata dönük ihracata izin vererek, vergileri buna göre dizayn ederek sağlandı. Tarımda ithalatı olabildiği düzeyde önledik. Şimdi neredeyse tarımda tüm kapılar ithalata açıldı. Ben bürokraside yıllarca Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü yaptım. Her zaman alınmayan verginin yatırıma dönüştüğüne inanıyorum. Bunu bizzat uyguladık ve sonuçlarını da aldık. Şimdi getirilen bu kısıtlamalarla aramalı, hammadde, yatırım malı, üretime dönük makine teçhizat ithalatında vergileri yükselttiğiniz zaman, kendi ayağınıza sıkmış olursunuz. Bu kararlar ihracatçının ayağına basmaktır. 

İhracatçının, sanayicinin maliyeti artacak. İhracatınız, ihraç pazarlarınız daralacak. Türkiye ithalatla büyüyen bir ülke. Yüksek büyüme hızlarının yakalandığı yıllara bakın hep yüksek ithalatın olduğu dönemlerdir. 
Ben motosiklet kullanıyorum. Harley’ciyim. Çok ağır vergiler getiriyorlar. Tamam. Çünkü Türkiye’de bunun alıcısı kaç kişi, bedelini ödesin diyebilirsiniz ama ihracatçının sanayicinin kullandığı kalemlere ek vergiler, kısıtlamalar getirirseniz sanayicinizi üretemez, ihraç mallarınızı rekabet edemez pahalı hale getirirsiniz.”

Kürşat Tüzmen yönetim ve bürokrasisinde istişarenin, liyakatin kalmadığını, kararların sonuçları düşünülmeden, konuşulmadan, tartışılmadan alındığını belirterek sırf siyasi nedenlerle, bir kişi öyle istediği için alınacak kararların ülkeye ve topluma siyasi ve ekonomik bedelinin çok ağır olacağını söyledi.
Tüzmen açıklamalarını şöyle sürdürdü:

“Sektörlerin, sanayicilerin görüşleri alınmadan. İstişare edilmeden gece yarısı resmi gazetede yayınlanan, herkesin sabah kalkınca öğrendiği kararlarla, ülke de ekonomi de yönetilemez. Akılla hareket etmek lazım. Arkadaşlar sektörün ne dediğini anlamıyor, dinlemiyor, konunun ne olduğunu bile bilmedikleri için kaçıyorlar. Sorunlarla yüzleşemiyorlar. O ona o ona atıyor topu. En tepeye kadar gidiyor ve bir kişi karar veriyor. Sonra o kararlar defalarca değişiyor. 

Cumhurbaşkanı kararlarıyla resmi gazete tarihleri bile uymuyor. Böyle bir şey olabilir mi? Geçmişte olmazdı. Olsa ortalık yıkılırdı, hesap sorulurdu.  Bir bakıyorsunuz Cumhurbaşkanının Şubatta aldığı karar Mayıs resmi gazetesinde yayınlanıyor.  Kendilerinin nerede yanlış yaptığına bakmak yerine bir üst akıl-dış güçler bahanesi tutturulmuş. Arkadaş biz seninle aynı hükümette yıllarca görev yaptık. O zaman bu üst akıl, dış güçler neredeydi? Türkiye rekor büyüme hızları yakalıyordu, ihracat patlama yapıyordu. Hatta dolar artmıyordu bile. 

Artmadığı için ben kabinede, tartışıyordum ‘şu dolar kurunu biraz yükseltin de ihracatı daha da patlatalım diye. Yıllarca bizim zamanımızda dolar/TL 1,20-1-50 idi. Şimdi niye 7,27? Bizim yönettiğimiz dönemde kişi başına milli gelirin 12 bin dolara çıktığını gördü bu ülke. O zaman üst akıl-dış güç neredeydi? Açıklanan ekonomik kalkan paketine bakın 240 milyar deniliyor. Yani GSMH’nın yüzde 5’i. Bu demektir ki kişi başı gelir 6 bin dolara düşmüş. Bu tabi korona öncesi GSMH’ya göre. Ya şimdi ne olacak göreceğiz. Bırakın artık bu üst akıl-dış güçler bahanesini”

"KUŞ SERİSİ TENEKE ARABALARI SİZE KAKALARLAR"

Kürşat Tüzmen, doları kontrol etmek için ithalatı durduracak önlemleri de ilginç bir örnekle anlattı:

Döviz olmayınca borçları nasıl ödeyeceksin? Anlaşılan biraz da bu yüzden ithalatta kısıtlamalara gidiliyor ama bu şekilde sonradan toparlanması çok daha güç olur. Bu yüzden ihracatın ayağına basacak kararlardan kaçınmak lazım. İthalat kısıtlamaları ihracatçıyı, sanayiciyi vurur. Tekrar kapalı ekonomiye dönerseniz size yine ‘kuş serisi’ (Şahin, Kartal, Serçe, Doğan modellerini kast ediyor) demode-teneke arabaları kakalarlar. 


23 Mayıs 2020 13:57
DİĞER HABERLER