[ANALİZ] Bir nöroloğun bakışıyla "theta healing"

Son dönemde yaygınlaşan ve tartışılan "theta healing" tekniğine tıp dünyası nasıl bakıyor?

Bir nöroloğun bakışıyla theta healing
DR. NURAN AKDEMİR | Nöroloji uzmanı 

Tıp fakültesi öğrencilik yılları nöroloji stajım bittiğinde, bilimin beyinde ulaşabildiği noktaları anlamak için müthiş bir heyecan uyanmıştı içimde. Zannederim bu merak ve fiili dua sonra nöroloji uzmanı olmama doğru yönlendirdi beni. Mesleğimi aktif olarak yaptığım zamanlar ve şimdilerde anlıyorum ki nöroloji biliminin sadece kapısını aralayabildim. 

Bazı hastalıklar ve anormal işleyiş durumlarının bir miktar sebep/sonuçlarını gözlemleyebilir ve ancak denenmiş metodların tedavideki yerlerini anlamaya çalışır durumdayım. Tıp bilimi birçok bilim dallarından aldığı bilgiler ile kendi alanındaki gözlemleri kaydederek verilere bütüncül bakar ve araştırmaların yeni tedavi imkânlarına yol vermesini hedefler. 

Bu, insanlığın başlangıcından bu yana dönem dönem artarak gelişen tıp biliminin varoluş gayesi aslında. 2020’li yılların gelişen tıp ve covid19 ile mücadelesini de dikkate alarak, Allah'a iman ile bakışımızı derinleştirdiğimizde sanırım hepimiz "her bilenin üstünde bir bilen vardır[1]” ve hakiki bilenin de tabi ki bizi
yaratan Rabbimiz olduğunu hissediyoruz.

 4-5 ay önce theta healing denilen bir metod ile beyin dalgalarından biri olan theta'nın kişileri iyileştirmede kullanıldığını duydum. Bu konu ile ilgili yazarı Vianna Stibal olan kitapları görüp bir miktar inceledim. Yazar bilimsel veri ve delil olarak EEG’yi (elektroansedalografi) öne sürmekteydi. 

Tabii olarak daha da ilgimi çekti. Çünkü bu inceleme nörolojide teşhis ve tedavi takibinde yardımcı teknik olarak kullanılır. Branşım nedeniyle birçok durumda çekilmiş EEG ve irtibatlı hastalıkların takip ve tedavilerini gözlemleme imkanım oldu.   

Kısaca EEG ve EEG de 4 tür beyin dalgasına nasıl bir anlam yüklenip tıbben faydalanıldığından biraz bahsetmeliyim. EEG 1920'li yıllarda temelleri Alman nöropsikiyatrist Hans Berger tarafından atılmış bir nörofizyolojik tetkik yani inceleme metodudur. 

En sade anlatımı ile EEG; beyin hücreleri ve nöronlar arasındaki elektrokimyasal değişimlerin milyonlarcasının birleşip oluşturduğu elektriksel alanların dalgalar şeklinde görüntülenmesidir. Bu metod için kafa cildine özel elektrotlar yapıştırılır ve özel yöntemlerle elektrik akımları güçlendirilip çizgiler halinde kayıt edilir.  

EEG sebebi bilinmeyen bayılma ya da şuur değişiklikleri, epilepsi, uykunun dönemleri ile uyku bozuklukları, koma, bunama, alzheimer ve ensefalit dediğimiz beyin hücre fonksiyonlarını etkileyen birçok hastalığın teşhis ve takiplerinde önemlidir. 

İlk dönemler (1940’lı yıllar) ile yakın dönemler (1990 ve sonrası) kıyaslandığında teknik ve bilgisayar kayıt sistemlerinin müthiş ilerlemesi EEG cihazlarında büyük yenilenme ve kolaylaştırma sağlamıştır. 

Her geçen yıl, kafa cildine elektrotların yerleştirilmesi için yapılan ön hazırlıklardan, dalgaların net, parazitlerden arındırılmış olarak elde edilebilmesine ve ayrıca kayıtların kağıt sayfalar dışında bilgisayar hafızasında uzun süre saklanabilmesine kadar bir çok alanda değişen yeni cihazlar kullanılmaktadır. 

Günümüzde özel eğitim alan teknik elemanlar ya da EEG hemşireleri, EEG çekiminin teknik işlem kısmını yapar ve uzun süreli (en az 30 dk’dan başlamak üzere tüm gece ve gerekirse günler sürebilen) kayıtlar alınır. Dalgaların görüntü kayıtları nöroloji uzmanlarının içinde özel eğitim almış (ihtisaslaşmış) EEG’ci nörologlar tarafından değerlendirilir ve yazılı rapor haline getirilir.
 
Bu rapor ile hasta incelemenin yapılmasını isteyen nöroloji doktoruna gider ve EEG sinin yorumunu yani mevcut durumun anormal veya normal olduğunu öğrenir. EEG deki dalgalar ise her bir saniye içinde elektrodu hareket ettirme sıklığına (frekans) göre isim alır. Saniyede 3 veya daha az olduğunda delta; saniyede 4-7 aralığında olduğunda theta; saniyede 8-12 aralığında olduğunda alfa; saniyede 13 ve üzeri sıklıkta olduğunda ise beta ile adlandırılır. 

Konumuzla ilgili olan theta dalgasının çocuklukta mevcut olup, yaşla bağlantılı şekilde azalarak yerini alfa ve betalara bıraktığı, erişkinde ise sadece uyku halinde mevcut olduğu bilimsel olarak kabul ve ispat edilmiştir[2]. 

Erişkinde uyanık halde iken theta görülmesi -yani EEG de theta dalgalarının belirgin ve sık şekilde aralıklı ya da sürekli beynin bir ya da birçok bölgesinde gözlemlenmesi durumu- anormal olarak
kabul edilir. Ayrıca bazı alzheimer hastalarının 3. yıl ve sonrasında uyanık halde çekilen EEG lerinde alfa dalgalarının yerine thetanın bulunduğu tespit edilmiştir. 

Özetleyecek olursam EEG ile uzun ve dikkatli bir çekim yapıldığında beyinde varolan elektriksel aktiviteyi görmüş ve problemleri olan kişinin tanısı için bazı ipuçları elde etmiş oluyoruz.

Bir kişinin iradesi ile beyninde theta dalgası oluşturması mümkün değildir, dalgalar sadece halihazırda beyin hücrelerinin işleyiş şeklini yansıtır. Bu da ancak bu işin uzun süren eğitimlerini almış uzmanları tarafından ayırt edilebilir. Ayrıca sürekli dalgalar birbiri içine karışır ve anlık değişimler gösterirler. Vücudumuz ve beynimizin fizyolojik değişimleri gereği bu normal bir durumdur. 

Görüldüğü üzere eğer kişi erişkin ve uyanık haldeyse, theta dalgasında süreklilik görülmesi anormal olup bazı hastalık durumlarını hatta komayı düşündürür.

Bu bilgiler ışığında Vianna Stibal’in yazdıklarının bir kez daha gözden geçirilmesi çok önem arz ediyor. Yazar, önce bu dalga durumuna iradi olarak geçilebildiğine kendisinin ikna olduğundan bahsediyor. İyileştirme seanslarında theta dalgasında kalabildiği ve danışanlarına bu şekilde yardım ettiğini söylüyor. 

Bu konu hakkında bilgisi olmayan okuyucu, sorgulamadan aktarılan deneyimlerin gerçek olduğu düşüncesine kapılabilir. Diğer garipsenecek hususlardan biri ise, yakın geçmiş diyebileceğimiz yıllarda yazarın nükleer tesiste çalışan bir fizikçi arkadaşının EEG aletini yaparak (!) onlara yardımcı olduğunu; theta uygulayıcıları ve tekniği yeni öğrenenlerin, hatta üstünde çalışılan kişilerin dahi thetaya girdiğini tespit ettiklerini ifade etmiştir. 

Yazarın kitabına EEG dalgalarının bulunduğu bir sayfa eklenerek kanıtların sunulduğu imajı oluşturulmuştur. Yapılan çekimler ve sonuçlar bir araştırmada olması gereken gerçek izler taşımadığı gibi kaynaklara ulaşılabilecek bir gösterge yoktur. Bilimsel gerçeklikte böyle bir anlatımın kıymeti nedir? 

Yazar kendi yaptırdığı EEG aletiyle uygulayıcılarda thetanın görüldüğünü yazması nöroloji biliminin gercekleri ile taban tabana zıttır. Deneyimlerini 1990’lı yıllardan başlayıp 2007’li yıllarda basılmış bu kitaba aktardığını söyleyen Stibal’in bilimin kanıta dayalı kısmını kendisi için kullanışlı bir malzeme haline getirdiği açıkça görülmektedir.

2015 Kasım ayı Journal of Alternative and Complementary Medicine dergisinde yayımlanan “Does a healing procedure referring to theta rhythms also generate theta rhythms in the brain?”[3] (theta healing yöntemi beyinde de theta ritimlerini oluşturur mu?) isimli makale de seanslar sırasında ne uygulayan ne de uygulananların hiç birinde  theta frekansında artış olmadığı ve hatta düşüş görüldüğü tespit edilmiş; beklendiği gibi uyanıklık halinde görülen alfa ve beta dalgaları yoğunluklu bulunmuştur. 

Açıkçası Vianna’nın kitabına bilimsel bir görüntü ile anlatmaya başlaması ve hatta isim olarakta theta’yı vermiş olmasına rağmen, biz bunu doğrulayacak hiçbir delil elde edememekteyiz. Daha olayın temel ve giriş noktasında theta’ya çıkmak yahut beyin dalgalarını değiştirmek gibi asılsız algı oluşturan, gerçek dışı beyanla karşılaşırken; gözlem ve ispatı mümkün olmayan diğer iddiaların da doğruluğuna nasıl karar verilebilir? Nasıl güvenilebilir? 

Sonuç olarak üzerinde durmak ve anlatmak istediğim, Vienna Stibal’in ne yaptığı değil duruşumuzun ne olması gerektiği hususudur. Çünkü tarih; insanlığa doğrular üzerinden faydalı, sağlam zemine oturtulmuş gerçekleri konuşur, anlatmaya devam eder. 

Pozitif bilimlerin insan için en önemlisi olan tıp ve psikoloji de dahil olmak üzere araştırmalar kanıta dayalı bilimle yol almaktayken, ruhi hayatımızın gelişimi için başvuracağımız kaynakların duru ve aslına uygun olması bilincini yitirmemiz gerekir. 

İnsanlığa ve bilime katkıda bulunacak nesiller birçok ayetin hem Kuran hem kainat kitabında varlığını
hissederek doğru yoldan sapmayanlar olacaktır.

Kaynakça:
[1]: Yusuf, 76
[2]: http://www.itfnoroloji.org/semi2/eeg.htm
[3]: https://www.researchgate.net/publication/284278932_Does_a_Healing_Procedure_Referr
ing_to_Theta_Rhythms_Also_Generate_Theta_Rhythms_in_the_Brain#:~:text=Results%
3A%20Theta%20frequency%20band%20did,band%20during%20healing%20in%20heal
ers.&text=Conclusion%3A%20The%20hypothesis%20that%20ThetaHealing,brain%20c
ould%20not%20be%20confirmed.

12 Ocak 2021 18:07
DİĞER HABERLER