Edirne'de yerel bir gazetenin muhabiri, bir partinin genel başkanıyla yaptığı röportaj sonrası, ilgisi olmadığı politika kulvarında yol almaya başladı.
Yerel gazete muhabirliği sırasında Edirne'de Güçlü Türkiye Partisi (GTP) Genel Başkanı Tuna Bekleviç'le tanışması, Leyla Erdoğan'ı partinin merkez karar yürütme kuruluna kadar taşıdı.
Leyla Erdoğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ''Bekleviç'in güçlü Türkiye idealinin'' siyasete atılmasında etken olduğunu söyledi.
Bir röportajın hayatını bu kadar değiştirebileceğine kendisinin bile inanamadığını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
''Tuna Bekleviç'le tanıştığımız o günü çok iyi hatırlıyorum. Kendinden emin, cesur ve karşısındakini de heyecanlandıran bir inancı vardı. Röportaj sırasında etrafıma baktığımda ışıl ışıl gencecik insanlar oradan oraya koşturuyordu. Çok değil iki gün sonra bende o genç ekibe katıldım. Seçim kampanyası için ekip köylere giderken beni de davet ettiler ve kendimi Edirne'nin köylerinde buldum.''
Değişen hayatını şanstan öte kararlılık ve cesaret diye tanımladığını belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
''Bekleviç'in 'elini taşın altına koyan gençler' cümlesi bana 'doğru yerdesin Leyla' dedirtti. Çünkü yıllardır Türkiye'deki birçok ezbere karşı kavgalıydım. Bu anlamda en yakın dostlarıma hep 'elimizi taşın altına koymazsak başarılı olamayız' derdim. İşte şimdi elimi taşın altına koyma vaktiydi. Hem elimizi hem yüreğimizi taşın altına koyduk. Evet medya ile başlayan yolculuk siyasete kadar ulaştı.''
Genç yaşta bir partinin en üst karar organında yer almasının siyasette katedeceği yollar ve yıllar için cesaretini artırdığını ifade eden Erdoğan, ''26 yaşında bir partinin MKYK üyesi olmak gerçekten onur verici. Bu onuru Güçlü Türkiye Partisi'nde yaşadığım için çok mutluyum'' dedi.
Türkiye'de çoğu insanın yapamadığı, yapmaya cesaret edemediği işlerin altına imza attıklarını bildiren Erdoğan, şunları kaydetti:
''Türkiye'deki birçok sorunla ilgili çözüm önerimiz var. Bu çözümlerimizi önemli ölçüde internet üzerinden gençlerle paylaşıyoruz. Bütün bunlar beni cesaretlendiriyor. Diğer taraftan, 'gazetecilik mi siyaset mi' sorusu hep soruluyor. Ancak ikisi de bu ülke için vazgeçilmez. İki sene önce muhabirdim ve soruları ben soruyordum. Şimdi perdenin diğer tarafındayım. Eskiden karşımdakini köşeye sıkıştıracak soruları ben sorardım. Şimdi sorular bana soruluyor. Ama ne mutlu bana ki yaptığımız işlerde cevaplayamayacağımız sorular yok.''
AA