Son günlerde UBER ile taksi esnafı arasında yaşanan tartışmalar İstanbul’daki pahalı plakaları da gündeme getirdi. Değeri 1.5-1.6 milyon liraya ulaşan plakanın sahipleri için vergileme alanında da avantajlar bulunuyor. Özel Tüketim Vergisi’nden (ÖTV) muaf araç alınabildiği gibi, kazanç sınırı indirimlerinden de yararlanılabiliyor.
UBER’in Türkiye’de vergi mükellefiyeti yok. Buna karşılık yeni taksi plakası verilmemesi de İstanbul’da plaka fiyatlarını milyonluk seviyeye yükseltti. 1.5-1.6 milyon liraya yükselen plaka sahiplerinin 5 alanda vergi avantajı bulunuyor.
Hürriyet'te yer alan habere göre taksicilerin avantajları şöyle sıralandı: 3 yılda bir ÖTV’siz araç alabiliyorlar. Basit usulde vergilendirildikleri için küçük bir dükkanda tek koltukla berberlik yapan küçük esnafla aynı usule tabiler. Basit usulden kaynaklı olarak geçici vergi ödemiyorlar, stopaj vermiyorlar, KDV’den muaflar. Geçen yıl kazanç sınırı 43 bin liraydı. Bu üst sınırdan bile kazanç gösterilse taksiler için yapılan tüm giderler düşülebiliyor. Basit usule tabi olunduğu için 8 bin liralık indirimden yararlanabiliyorlar.
ÜCRETLİYE DAHA FAZLA
Vergi Uzmanı Ozan Bingöl, aylık 5 bin lira brüt ücret alan üniversite mezunu bir özel sektör çalışanının maaşından kesilecek toplam gelir vergisinin 10 bin 650 lira olduğunu belirterek, “Milyonluk taksi plakası sahibinin ödeyeceği vergi ise 7-8 bin lira civarında” dedi. Ücretlilerden kesilen gelir vergisi kesintisinin 2017 yılında 67.1 milyar lira olduğunu dile getiren Bingöl, “Ücretlilerin yanlarında çalıştıkları patronların ödediği Kurumlar Vergisi tutarı 52.9 milyar lirada kaldı. KDV ve ÖTV’den elde edilen toplam gelir 293.4 milyar lira ile toplam vergi gelirlerinin yaklaşık yüzde 55’ini oluşturuyor. Aslında vergi rekortmeni 2017 yılında da vatandaş olmuştur.
Toplam vergi gelirlerimiz içerisinde dolaylı vergilerin payı yaklaşık yüzde 67. 2004’te KDV’de tahakkuk tahsilat oranı yüzde 80’lerdeyken 2017’de oran yüzde 49.5 oldu. Özellikle son 5 yılda 4 kez getirilen af kanunları bu tabloda etkili oldu. Dolaylı vergilerin toplam vergi geliri içerisindeki payına bakacak olursak 2006 yılında yüzde 59’larda olan oran 2017 için yüzde 67.1 olarak gerçekleşti. Ülkemizde vergi tabanının dar olması nedeniyle hissedilen vergi yükü artmaya devam ediyor” dedi.
FUTBOLCUDAN YÜZDE 15
Türk vergi sisteminde bir kitap yazarından yüzde 17, bir futbolcudan yüzde 15 vergi alındığını dile getiren Bingöl, “Örneğin 2017 yılında futbolcular sabit stopaja değil de ücretliler gibi normal artan oranlı gelir vergisine tabi olsalardı, yaklaşık 160 milyon lira fazla vergi geliri elde edilecekti. Bugün bizdeki asgari ücret ile 1.6 motor “0” bir otomobil alabilmek için; 111 ay çalışılmalı, 58 ay araç 53 ay vergisi için. Aynı araba için Almanya’da 17 ay araç, 2 ay vergisi için çalışılıyor” dedi.
VERGİ ÖDEMEK İÇİN BİLE VERGİ
VERGİ Uzmanı Bingöl, mart ayında gelir vergisi ödemelerinin yapıldığını hatırlatarak, “Mart ayında gelir verginizi ödemek için tahakkuk eden damga verginizi de ödemeniz gerekiyor. Vergi ödemek için vergi ödüyoruz. Bu ülkede vergi adaleti tesis ettirilemediği sürece gelir adaleti ve sosyal adalet sağlanamaz. Bugün bir patron çocuğunun özel okul masraflarını, kırtasiye ücretlerini, servis ücretlerini belli bir tutara kadar gider yazıp vergi avantajı sağlarken yanında çalışan personeli hepsini cebinden karşılamak zorunda kalıyor. Vergi tabanını genişletilmediği sürece, beyanname veren mükellef sayısını arttırılmadığı sürece, en az geçim indirimi uygulamasını başlatmadığımız sürece ve kaynak teorisinden vazgeçip net artış teorisine geçmediğimiz sürece vergi adaletini tesis ettiremeyiz” dedi.