Türkiye'den ayrılan yabancı şirketler kervanına Demet Sabancı Çetindoğan'ın Güney Koreli ortağı da katıldı
Demet Sabancı Çetindoğan, perakende ve turizm sektörlerinde son yıllarda büyüyen Demsa Grubu’nun Yönetim Kurulu Başkanı. İstanbul Maçka’da açılan St Regis Oteli ile turizmde, dünyanın en önemli tasarımcıları ve markalarını bir araya getiren Harvey Nichols ve Brandroom gibi mağaza zincirleriyle de perakende sektöründe. Grubun bir de e-ticaret yapan Kore ortaklı MCJ şirketi var.
Çetindoğan, “Perakendede özellikle AVM’lerdeki satışlarda, otellerimiz ve turizm acentamızda çok olumsuzluklar yaşıyor” diyor. MCJ şirketinin Koreli ortağı ise yatırımlarını gözden geçirmek istediklerini bildirmiş. Hatta yatırımlarını çekmek istediklerini iletmişler. Çetindoğan, ortaklarını bu sürecin geçici olduğuna, ekonomi dahil her şeyin daha iyi olacağına ikna etmeye çalıştıklarını anlatıyor. “Tabii ne kadar ikna edebiliriz bilemiyoruz” diyor.
DÜNYAYA ANLATMALI
Demet Sabancı Çetindoğan, dünyada Türkiye’nin kaybettiği uluslararası imajın ise acilen yenilenmesi gerektiğini söylüyor ve ekliyor, “Bu yüzyılda Türkiye’nin dünya televizyonlarında bir darbe ülkesi gibi anılması kabul edilemez. Verilen imaj, ülkemizi güvenilir, model bir ülke olmaktan hızla uzaklaştırıyor.”
Türkiye’nin imajının düzeltilmesi için herkese büyük sorumluluk düştüğünü söyleyen Çetindoğan, “Ortadoğu denen cadı kazanının kenarında yürümenin siyah ve beyaz gibi keskin ayrımı var. Düşmediğiniz sürece ayaktasınız” diyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor: “İçine itildiğimiz durumu herkes kendi alanında dünyaya anlatmalı. Biz gerek Türkiye İş Kadınları Derneği, gerekse T-ONE Derneği olarak bütün üyelerimizi, yönetim kurulumuzu harekete geçirdik. Üyelerimiz Avrupa’nın en önemli kültür çevrelerine sahipler. Bu süreçte bütün enerjimizi PR’a ayırmak istiyoruz.”
ETKİLEMEK KOLAY AMA...
Ancak bunun çok zor olacağını da şöyle anlatıyor Çetindoğan: “Kişisel ilişkiler üzerinden ve kişisel imajımıza dayanarak insanları etkilemek kolay. Ama her gün bir patlama haberi, her gün savaş tehdidi haberi ulusal kanallara yansıyorsa bir süre sonra sizin de inandırıcılığınız kalmıyor. Normalleşme keşke Türkiye’nin elinde olsaydı. 14 yaşında çocukların canlı bomba olduğu bir coğrafyada normalleşme o kadar da kolay değil. Ama Türk halkının feraseti, sağ duyusu ve sükuneti gerçekten büyük nimet.”
Çetindoğan, “Yaşadıklarımız bir kabus gibi” diyor. Böyle bir ortamda kimsenin kendisini ekonomik olarak güvende de hissedemeyeceğini söylüyor.
Bu gerçeklere rağmen normalleşme için önerisi ise barış eksenli yaklaşımlara sarılmak.
Çetindoğan’ın da anlattığı gibi iş dünyası büyük bir destek ve dayanışma örneği verip dünyaya kendi kanallarıyla mesaj vermek için ciddi çaba harcıyor.
Bombalar arasında zor görünse de Türkiye’yi kurtaracak asıl önemli adım, demokrasinin güçlendirilmesi.Batı için ilk göstergenin ise ekim ayında OHAL’in uzatılıp uzatılmaması olduğu belirtiliyor.
JALE İZGENTÜRK- HÜRRİYET