'Bir yıldır, boğazımdan et geçmedi'

İstanbul’da günler süren soğuk ve yağmurlu havadan sonra bugün yeniden güneş yüzünü gösterdi. İstanbul’un Anadolu yakasında kurulan Perşembe pazarı güzel havanın da etkisiyle bayram tatilinden sonra hınca hınç doluydu. Ancak fiyatlar cep yakan cinsten olduğundan dolayı çoğunluk geçen sene bu zamanlarda olduğu gibi filesini tam olarak dolduramadan Erenköy’deki pazardan ayrıldı.
VOA'dan Hilmi Hacaloğlu'nun haberine göre, 65 yaşındaki Sedef Kahvecioğlu da hayat pahalılığından yakınanlardan.

‘‘Zamlar kaymak kesimi değil ama biz emeklileri çok etkiledi’’

Annesi için alışveriş yapmak üzere pazara gelen emekli kadın, bugün TÜİK tarafından açıklanan yüzde 69,97 oranını gerçekçi bulmuyor.

Kahvecioğlu, ‘‘Enflasyon gerçekten çok ciddi olarak ülkede hasar yaratıyor. Alım gücü çok düştü. Açıklanan enflasyonun neredeyse iki katı enflasyon hissediliyor. Ben bir emekliyim. Emekli maaşım 3100 lira. Hiçbir siyasetçi emekli olmadan bu parayı almadan bizi anlayamaz. Ay sonunu çocuklardan etraftan aldıklarımızla getiriyoruz. Eşim de emekli ben de emekliyim. Kiradayız ve gerçekten zorlanıyoruz. Kira, elektrik doğalgaz. Bu aralar yapılan elektrik ve doğalgaz zamlarından önce çok şükür ama ondan sonraki hayatımız gerçekten çok ciddi aşağıya doğru inmiştir. Kaymak kesimi değil ama bizleri emeklileri çok etkiledi’’ diyor.

Kahvecioğlu pazar tezgahlarını dikkatlice inceliyor. Gördüğü fiyatlardan hiç de hoşnut değil. Geçen yıl bugünlerde 2,5 lira olan kıvırcık salata şimdi 10 lira, 12 lira olan dolmalık biber 35 lira, bir lira olan yumurta artık en ucuz tezgahta bile iki liradan düşük değil.

‘‘Oğlum kirada oturuyor, evsahibi Mayıs sonuna kadar çıkması için müddet vermiş’’

Özel sektörden emekli olan Kahvecioğlu, hükümetin bu hayat pahalılığından emeklileri ve asgari ücretlileri kurtarmak için acilen adım atması gerektiğini düşünüyor:

‘‘Emekli maaşı 7 ya 8 bin lira olursa yılbaşından evvelki duruma geliriz. Yakında ete, süte yeni zam geleceği söyleniyor. Her şeye zam var. Bunlar hiç güzel haberler değil. Yani bir de torun bakıyoruz. İki yaşlımız var. Oğlum kirada oturuyor. Mayıs sonuna kadar çıkması için evsahibi müddet vermiş. Kızım 2800 liralık kiradan çıktı, 5000 küsura ev bulup oturdu ki bu duruma şükreder halde. Gerçekten iyi buldu çünkü son derece pahalı evler. Mesela Süreyyapaşa Plajı’nda yeni evler için 8000 lira kira isteniyor. Son derece pahalı. Normal bir emeklinin ya da çalışanın ödeyemeyeceği boyutta. Gerçekten abartılı.’’

Arzu Böke, Kadıköy’ün renkli pazarlarından biri olan Erenköy pazarının gediklileri arasında yer alıyor. 43 yaşındaki kadın 10 yılı aşkın süredir seyyar arabasıyla bu pazarda su, kek, şekerleme gibi yiyecekler satıyor. Enflasyonun son aylardaki ani artışı Böke’yi çift taraflı olumsuz etkilemiş. Hem satın aldığı ürünler artmış hem de satış cirosu düşmüş.

‘‘Ben bir senedir et alamıyorum, etin kilosu 180-200 lira olmuş’’

Konuşurken sabah 9’da geldiği pazarda mesaisinin bitimine bir saat kala kazandığı paraları sayıyor:

‘‘Yedi saatte 160 lira kazanmışım. Bu kazandığımın yüzde 40’ı kar. Ama bundan bir de yol ve yemek parasını da çıkmak lazım. Birkaç ay önce günde 400 hatta 500 lira kazanırdım. Şimdi bu miktarların yarısını bile kazanamıyorum. Aşırı derecede düşüş var. Sadece ben de değil tüm esnafta var. Fiyatlar birden yüzde 200 arttı. Bundan dolayı alım gücü de düştü. Asgari ücreti 4 bin 50 lira yaptı ama iki kat olarak verdiğini aldı. Ben bir senedir et alamıyorum. Et artık çok lüks, etin kilosu olmuş 180-200 TL. Kıyma ya da kuşbaşından bahsetmiyorum. Mesela pirzolanın ne olduğunu ben bilmiyorum bile. Hayatım boyunca oturup da bir pirzola yemiş insan değilim. Geçtiğimiz sene 100 TL’ye bütün ihtiyacını alabiliyordun bugün 200 TL’ye iki parça ihtiyaç gidere biliyorsun’’



‘‘Kışın doğalgaz yazın da elektrik. Hayat çok zor’’

Arzu Böke evlenmemiş. ‘‘Bu hayat pahalılığında nasıl evleneyim? Kirayı bırak, çocuğun okul parası, servis parası imkansız ödeyemezdim’’ dedikten sonra dört kardeşiyle Ümraniye’de oturduğunu söylüyor.

‘‘Geçim gerçekten çok zor. Bizim gibi insanlar için çok zor. Beş kardeş olduğumuz için birimiz kira veriyor, birimiz eve bakabiliyor, birimiz faturaları ödüyoruz. Bu şekilde geçiniyoruz. Ekstra bir gelirimiz yok. Yani birbirimizden ayrılamıyoruz da. Neden? Çünkü hayat şartları çok zor. Bir kişi normal bir geçim yapamaz. Kira ödeyemez. Sadece fatura ödeyebilir belki bir ihtiyacını gidebilir. Çünkü normal bir ailenin aylık fatura gideri iki bin, üç bin lira. Kışın doğalgaz yazın da elektrik. Hayat çok zor.’’


‘‘İki emekli maaşı yetmiyor, küçük birikimlerimizden tırtıklıyoruz’’

Eşiyle pazarda dolaşan Tahir Atamer ise market fiyatlarının bugün için pazardan daha uygun olduğunu söylüyor. Bugün pazar kurulduğu için civardaki zengin marketlerin indirime gitmiş olabileceğine dönük mim koyan 84 yaşındaki Atamer, fiyat artışlarının sorumlusu olarak iktidardaki siyasetçileri görüyor.

Atamer, ‘‘Karı koca emekliyiz. Biz iki emekli maaşımızı yetiştiremiyoruz. Belli bir hayat standardımız var bunu tutturamıyoruz. Bu nedenle küçük birikimlerimizi tırtıklıyoruz ki borçlu kalmayalım. Kendi evimizde oturuyoruz ama bin lira adeta kira gibi aidat ve yakıt parası ödüyoruz. Şimdi bakıyorum hiçbir yerde istikrar yok, hiçbir yerde kalmadı. Aynı fasulye bir yerde 12 lira, semizotu on lira. Biraz yürüdük buraya geldik, ‘ikisi 15 lira’ diyor biri. Bir istikrar yok. Söyleyecek bir laf bulamıyorum. Torunların falan var onlara güzel bir hayat bırakamıyoruz. İnat etmeye gerek yok. İnsanların yürümeyen bir işte inat etmeyip daha yapanlara bırakmasını tavsiye ediyorum’’ diye konuştu.
06 Mayıs 2022 07:27
DİĞER HABERLER