Bir zamanlar hayaliydi, sonrası işkence oldu: Görme engelli Cüneyt Arat'ın hikayesi

'Ben sadece Gülen grubu iddiasıyla mağdur edilen engelliler için mücadele etmiyorum. Suç ve suçlama grubu ne olursa olsun her engelli için mücadele ediyorum.'
Türkiye’de siyasetin gündeminde erken seçim tartışmaları yapılmaya devam ederken, toplumun geniş kesimlerinde ise farklı hikâyeler birikiyor. Öyle görünüyor ki biriken bu hikâyeler geleceğin bir noktasında çokça konuşulacak.  
 
Artıgerçek.com'dan Ahmet Tirej Kaya 'Cumhurbaşkanına hakaret' ve 'örgüt üyeliği' suçlarından yaklaşık iki yıl tutuklu kalan Görme engelli gazeteci Cüneyt Arat ile röportaj yaptı . 


Kendisini yazar olarak tanımlayan ve yüzde 90 görme engelli olan Cüneyt Arat bir zamanlar dönemin başbakanı olan Tayyip Erdoğan ile fotoğraf çektirmiş ve 'tek hayalini' gerçekleştirdiğini söylemişti. Yıllar sonra ise Arat,  6,5 ay ev hapsinde ve iki yıl da çeşitli hapishanelerde kaldı. Arat yaşadığı süreç için “Oysaki ben sadece tweet atmıştım” diyerek tepkisini gösteriyor. Gecikmiş temyiz başvurusunun Yargıtay tarafından kabul edilmesi üzerine tahliye edilen Arat, özellikle tutuklu ve engelli KHK’lilerin sorunlarını duyurmaya çalışıyor. Ölüm oruçlarında yaşamını yitiren Grup Yorum’un iki üyesi Helin Bölek ve İbrahim Gökçek ile Mustafa Koçak ve ölüm orucunu sürdüren ÇHD’li avukatların sesini duyurmak için de üç günlük destek açlık grevi yapan Arat, “Devlete biat kültürüyle yetişen sağcılarda bir mücadele tekniği göremiyoruz. Bir korku hâkim.” diyerek korku duvarlarının yıkılması gerektiğini ifade ediyor.

 

Arat’la; yaşadığı süreç, tutuklu ve engelli KHK’lilerin sorunları, R Tipi hapishaneleri, gerçekleştirdiği destek açlık grevi gibi meseleler üzerine uzun bir söyleşi gerçekleştirdik. 



Kimdir Cüneyt Arat?

25 yaşında bir yazarım. 15 Temmuz 2016 gecesi Türkiye’de bir grup asker tarafından kanlı bir kalkışma yaşandığı esnada AKP Cumhurbaşkanı Recep Erdoğan insanları emniyet binalarına, havaalanlarına ve sokaklara davet etmişti. Tabi o gece milletvekilleri bile en küçük sarsıntılarda dahi TBMM’de sığınaklara kaçışırken, halkın kaçışabileceği açık alanda bir yer olmadığı için, “emniyet binalarından, havaalanlarından ve sokaklardan uzak durun, evlerinizde oturup dua edin” diye tweet atmıştım. Ayrıca bu tweeti atmamdaki nedenlerden birisi de Erdoğan sadece yüzde 1,5’lik TSK mensubunun bu darbe girişimine dâhil olduğunu söylemişti. Ben de geriye kalan yüzde 98,5’luk TSK mensubunun, emniyet ve MİT teşkilatlarının görevlilerinin bu girişimi önleyebileceklerini düşündüm.  O gece Erdoğan, dönemin Başbakanı Binalı Yıldırım ve bazı seçilmişler darbe yapılmakta olduğunu açıklamıştı. Ben de bu durumu tiyatro olarak değerlendirmiştim. Çünkü bildiğiniz gibi darbe olduğu takdirde önce bazı atanmışlar ve siyasiler gözaltına alınır, ardından bildiri okunurdu. Oysaki o gün köprüler tutularak millete ateş edildi. Millete darbe yapıldı. Bildiri okutulduğu zaman ise siyasiler gözaltına alınmamıştı. O nedenle yaşananları tiyatro olarak gördüm. Bunun karşılığında 6 buçuk ay ev hapsinde, iki yıl cezaevlerinde tutuldum. 

 “YARGILANMAM AVUKATSIZ YAPILDI”

15 Temmuz darbe girişiminden beş gün sonra gözaltına alındın. O süreci biraz anlatabilir misin?

20 Temmuz 2016 tarihinde Adana Emniyeti TEM Şube ekiplerince evimde arama yapılarak gözaltına alındım. Beni emniyetin mutfağına götürüp orada Erdoğan’ın sesini dinlettiler. Tepki göstererek kapatmaları gerektiğini söyledikten sonra beni alıp nezarethaneye götürdüler. O gece ifadem alınmak üzere götürüldüğüm odada da Erdoğan’ı dinletmeye başladılar. “Kapatmadığınız taktirde ifade vermem” dedim ve kapattılar. Tabi orada psikolojik işkenceye maruz kaldım. Ertesi gün ev hapsiyle serbest bırakıldım.
1 Şubat 2017 tarihinde, yargılandığım Adana 11. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından ev hapsim kaldırıldı ve yurtdışına çıkış yasağı kondu. 22 Şubat 2017’de ise hakkımda üyelikten 6 yıl 3 ay, propagandadan 1 yıl 10 ay 15 gün hapis cezası verildi. Ardından hakkımda kurulan mahkûmiyet hükümlerinin kesinleştiğini internet sitelerinden öğrendim ve 10 Temmuz 2017’de kolluk mensuplarına teslim olarak, Mersin Emniyeti TEM Şube’ye götürüldüm. Oysaki ben sadece tweet atmıştım. Yargılanmam avukatsız yapıldı. Engelli kişiler yargılanırken avukat zorunluymuş hatta avukatsız savunma yapılması silahların eşitsizliği ilkesine aykırıymış. Yargıtay’ın gecikmiş temyiz başvurumu kabul etmesi üzerine de 4 Temmuz 2019 tarihinde tahliye edildim. Tabi tahliye edilirken gece 23.30 civarıydı ve jandarma devriye rütbelisi beni taksiye bindirmek yerine, elimde eşyalarımın bulunduğu çöp poşetiyle hastane bahçesine bıraktı. Cebimde 5 bin küsur TL para vardı. Orada bir kişi taksici olduğunu söyleyip beni kandırabilirdi, bana araba çarpabilirdi, başıma kötü şeyler gelebilirdi. Ne yazık ki beni kendi kaderime terk ettiler. 

Baro avukatı yok muydu? 

Baro avukatı gelmedi duruşmaya. Öyle bir problem oldu. Ben zaten yasal haklarımı tam olarak bilmiyordum. Daha önce ağır cezada yargılanmamıştım. Bu ilk ve acı bir tecrübe oldu benim için. 

“MAHPUS ENGELLİLERE DEVLET SAHİP ÇIKMIYOR”

Türkiye’deki hapishanelerde çok sayıda engelli bulunuyor. Bir kısmının da Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile işlerinden ihraç edilmiş engelliler olduğu belirtiliyor. Sen de iki yıl hapishanelerde kaldın. Engelliler hapishanelerde ne tür sorunlar yaşıyor?

Çok sayıda bedensel, görme ve işitme engelli cezaevlerinde bulunuyor ama kimisi de terörist ilan edilerek cezaevlerine atılıyor. Oysaki bizler mağdur ve masum engelliler olarak; görmeyen gözlerimizle, işitmeyen kulaklarımızla ve tutmayan ellerimizle, ayaklarımızla hiçbir terör faaliyetinde bulunmadık. Dolayısıyla cezaevlerine atılan engelliler, engelsizlerin merhametine terk ediliyor. Bildiğiniz gibi Türkiye’nin sosyal devlet statüsünde olduğu iddia ediliyor. Ne yazık ki devlet mahpus engellilere dahi sahip çıkmıyor. Avrupa standartlarına göre cezaevi yaptıklarını iddia ediyorlar. O cezaevlerinin koğuşlarında ikişer tuvalet var. Birisi bedensel engelliler için alafranga yapılmıyor mesela. Bedensel engelli kişiler tuvalet ihtiyaçlarını gideremiyor. Koğuşların iki katlı olması hasebiyle bedensel engelli kişiler akülü araçları ya da tekerlekli sandalyeleriyle ikinci kata çıkamıyor. 8-10 kişilik koğuşlarda 20-30-40 kişi kalındığı için bedensel engelli mahpuslar içeride rahatça dolaşamıyor. 

30 Mayıs 2020 12:38
DİĞER HABERLER