Birlik Platformu'ndan Rektör Dilek'i karalayan mektup

BURSA (CİHAN)- Uludağ Üniversitesi'ndeki rektörlük seçimlerinde Yusuf Ulcay'ı destekleyen Üniversitede Birlik PLatformu'nun, Rektör Kamil Dilek'in atanmaması için devletin üst kademelerine ve YÖK'e mektup gönderdiği ortaya çıktı.

Belgelerde, "Daima ergenekoncu ve paralel yapı mensuplan dekan ve müdür olarak atandı. Grup Rotary Kulüpleri ile protokoller imzaladı. Ergenekoncu, ulusalcı ve roteryan genel sekreterler ile çalıştı. Bunlar sayesinde eski rektör Mustafa Yurtkuran'ın daire başkanları, şube müdürleri ve beyin takımı varlığını sürdürdü." ifadeleri yer aldı.

Rektör Kamil Dilek, söz konusu mektubu bugün akademisyen, çalışan ve öğrencilerle paylaştı. Belgelerde 'ergenekoncu' ifadelerine vurgu yapıması dikkat çekti. 'Uludağ üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kamil Dilek'in Dört Yıllık Yönetim Durum Değerlendirmesi' adı altında devletin üst düzey yöneticilerine ve YÖK'e gönderilen belgelerde yer alan bazı ifadeler şöyle:

-Eğitim öğretim faaliyetleri Rotary kulüpleri ile yaptığı protokol çerçevesinde kökü dışarıda olan bazı sivil toplum kuruluşlarına teslim edildi, öğrencilerin bu kulüplerin her türlü faaliyetine katılması protokolle karara bağladı.

-Daima ergenekoncu ve paralel yapı mensuplan dekan ve müdür olarak atandı. Eski rektör M. A. Yurtkuran'ın dava arkadaşı Müfit Parlak eliyle üniversite yönetilmeye devam edildi, şu anki rektörlük seçim propagandası da M. Yurtkuran tarafından yürütüldü.

-Paralel örgütlenme ile ilişkili olarak bilinen BUGİAD, DOSABSİAD, Pozitif Hukukçular Derneği gibi sivii toplum kuruluşları ile protokoller imzaladı, onlara iletişimi sürdürdü, eski Bursa Valisi Şebabettin Harput görevden aldıktan sonra kendisine destekleri dolayısıyla fahri doktora unvanı verildi.

-Milli ve manevi değerlere bağlı STK'ların faaliyetlerine hiçbir zaman izin verilmedi, yapmak istedikleri izinli faaliyetlerin broşürleri toplatıldı, masaları dağıtıldı.

-Kampüs içinde sürekli KESK ve İP üyeleri YÖK ve AK Parti ve Cumhurbaşkanımız aleyhine gösteri düzenleyip slogan attılar, üniversite yönetimi eyleme katılanları korudu, ödüllendirdi.

-Gezi olaylarında hükümeti protesto eylemleri düzenleyip basın açıklaması yapan öğretim üyesi korundu, 'Diren' eylemlerine sahip çıkıldı.

- Neredeyse hiçbir mütedeyyin kadrolaşma olmadı, öğretim üyesi yapısında oransal müspet hiçbir değişiktik gerçekleşmedi, sadece paralel yapıdan yeni öğretim üyeleri havuza dâhil edildi, mütedeyyin öğretim üyesi ve personele yoğun bir mobing uygulandı.

-Fakülte binaları içerisinde mescit mekânı tahsisi talepleri reddedildi, ders aralarında namaz kılmak isteyen öğrenciler birkaç kilometre uzaktaki camiye yönlendirildi.

-Uludağ Üniversitesi'nde yetiştirilecek öğrencinin ideolojik ulusalcı ve hatta ateist kodlarla topluma katılması için 28 Şubat döneminde ihdas edilen rektörün de 'bu benim namus meselem' dediği zorunlu Nutuk dersi okutulmaktadır. Aynı zamanda Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi adlı ders, Uludağ Üniversitesi senatosunda adı değiştirilerek 'Atatürk İlkeleri ve Devrim Tarihi' adıyla ve ulusalcı ve ergenekoncu zihniyetle yazdırılıp bastırılan ders kitabıyla okutulmaktadır.

-Yurtkuran'ın yöneticileri ile Kamil Bey'in yöneticileri aynıdır. Yönetimi yüzde 80'i ulusalcılardan yüzde 20'sini paralelcilerden oluşturdu. Tıp, Mühendislik, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, fakülte hastanesi başhekimi, Teknopark müdürü halen paralelci yöneticilerdendir. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde köylerde aleyhte çalışanlara göz yumuldu.

-Öğrenci kayıt dönemlerinde sivil toplum kuruluşlarının stant açma ve öğrenci yurtlarının tanıtımını yapmaya asla izin verilmedi, sadece paralel örgütün ve ulusalcıların öğrencilere ulaşması için stant açtırdı.

-Kampüste, Kubilay ve Uğur Mumcu bahanesiyle sürekli eylemler düzenlenmesine göz yumuldu, ulusalcı CHP milletvekilleri ve belediyeleriyle koordineli faaliyetler yürütüldü, konferanslara hep onlar davet edildi.

-Gazze katliamını kınama bildirilerine ve demokrasiye sahip çıkma bildirilerine imza atmama yolunu tercih etti.

-Belediye başkanları, bakan ve milletvekilleri, bürokrasi, parti teşkilatı, YÖK, STK'lar ile rektörlüğün hiçbir ilişkisi olmadı, sivil toptum kuruluşları rektörlük idaresine ulaşamadı.

-Üniversiteye TÖMER'i bilinçli olarak açmamak suretiyle bütün yabancı uyruklu öğrencileri paralel üniversite Bursa Orhangazi'nin kucağına itti, öğrencilerin paralelel ev ve yurtlarda kalmasına göz yumdu.

CİHAN
03 Nisan 2015 14:47
DİĞER HABERLER