Bitlis ve Özal ölmeden telefon açmış !

Bitlis ve Özal ölmeden telefon açmış !
Dehşete düşen Uğur Mumcu, Turgut Özal'a ve Eşref Bitlis'a telefon açmış. Bu iddia çok konuşulur.
Eski Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı Bülent Orakoğlu'ndan gündemi sarsacak açıklama; ■ 'Hizbullah'ı eğiten Yeşil ve emrindeki ekiptir' ■ ‘İzzettin Yıldırım'ı sorgulayan ve öldüren Velioğlu değil Yeşil!' ■ ‘Yeşil hala yaşıyor ve aktif, bir odada su ve ekmekle 5 yıl yaşar' ■ ‘Hizbullah, PKK ve Dev-Sol Ergenekon'un kurdurduğu naylon terör örgütleridir' ■ ‘Hizbullah 2000 yılında silahlarını askeri bölgelere gömdü' ■ ‘Hizbullah tahliyeleri demokratik açılım sürecinde Güneydoğuda kaos yaratmak amacı ile yapıldı' ■ ‘Hizbullah hala korunuyor...Tahliyelerinde sistemin aksaklıklarını kullanan derin yapılar var' ■ ‘Liderlerinin tahliyesi ile Hizbullah'ın içindeki liderlik mücadelesi bitirildi' ■ ‘Hizbullaha yönelik operasyon yapılmasına engel olan Mehmet Ağar'dır' ‘Uğur Mumcu'nun ulaştığı bilgileri Eşref Bitlis'e aktarması hayatına mal oldu' ■ ‘90'lardaki cinayetlerin hepsi tek bir merkezden yönetildi' TRT Haber'de dün gece Kozmik Oda programının konuğu olan Eski Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı Bülent Orakoğlu, Rıdvan Memi'nin sorularını yanıtladı. Orakoğlu'nun programda söyledikleri çok tartışılacak, işte o açıklamalar : 'Hizbullah'ı eğiten Yeşil ve emrindeki ekiptir' "Arif Doğan'ın ifadelerine bakarsanız Hizbul-Kontr değil mi? Yeşil bugün muhakkak ki JİTEM'in çok önemli unsurlarından bir tanesi. Şu ortaya çıkıyor burada, Hizbullah'ın nerede eğitildiği. Bu kadar vahşi, İslam diniyle bağdaşmayan zaten Hizbullahçılar dikkat ederseniz biz bunu yapmadık, devlet yaptı üzerimize attı filan gibi şeyler söylüyorlar. Ama netice itibariyle bu Hizbullah'ı kimleri eğitti ? Şimdi bunları eğiten yani Yeşil ve emrindeki bir ekip olduğunu düşünüyorum ben. Burada Hizbullah'ı eğiten bu gruptur diye düşünüyorum. Bu bakımdan çok ciddi bir şey kurmuşlar." 'İzzettin Yıldırım'ı sorgulayan ve öldüren Velioğlu değil Yeşil!' "Hüseyin Velioğlu öldürüldüğünde, Zehra Vakfı Başkanı İzzettin Yıldırım da bir evde öldürülüyor ve evde ölü bulunuyor. Bu mezar evler hani çıkıyor ya. Benim tahminim birkaç gün önce öldürüldü, hatta operasyondan sonra öldürülmüş olabilir. Bu işte de ben, Yeşil'in olduğunu tahmin ediyorum. Rıdvan Memi: Operasyondan sonra İzzettin Yıldırım'ın öldürülmesinde.. Bülent Orakoğlu: Tutuklu zaten Hizbullahçılar tarafından. Orda ki mezar evlerden birinde infaz edilerek zaten kasete sorgusu alınıyor ya. Rıdvan Memi: Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım'ın olabileceğini söylüyorsunuz ? Bülent Orakoğlu: O süreçte İzzettin Yıldırım'ı sorgulayan ve öldürenin o olduğunu düşünüyorum,evet." 'Yeşil hala yaşıyor ve aktif, bir odada su ve ekmekle 5 yıl yaşar' Rıdvan Memi: Yeşil'in hala aktif olduğunu düşünüyor musunuz bugün? Bülent Orakoğlu: Ben hala yaşadığını düşünüyorum. Aktif yani, bu görev vermeyle ilgili. Çünkü dikkat ederseniz bugün dünyada bu tür terör örgütlerinde tetikçilik yapan insanlar bazen piyasadan çekilebilir, uykuya dalıyor denilebilir. Yeşil çok disiplinli bir kişi. Mesala kendisinin şöyle bir şeyi var; bir oda, bir su ve ekmek ver 5 yıl buradan çıkma de çıkmaz bizim tespitlerimize göre. 'Hizbullah, PKK ve Dev-Sol Ergenekon'un kurdurduğu naylon terör örgütleridir' "Bugün mesala Ergenekon ilk iddianameye baktığınız zaman bu Ergenekon örgütünün kurduğu naylon terör örgütlerinden bahsedilir. Bu naylon terör örgütleri içerisinde; Hizbullah vardır, PKK vardır, Dev SOL vardır. Daha sonra gelişen şartlar içerisinde dini motifler kullanan bazı örgütlerde buna ilave edilmiştir." 'Hizbullah 2000 yılında silahlarını askeri bölgelere gömdü' "Hüseyin Velioğlu ölü ele geçirildikten sonra Türkiye'de yapılan operasyonlarda örgüt silahlarını gömdü. Hatta bu silahların askeri bir takım bölgelere gömüldüğü söyleniyor, askeri bölgelere girip ihbar filan olmadıkça arama filan yapamazsınız. Hüseyin Velioğlu öldürüldükten sonra Türkiye'de şöyle yanlış bir imaj doğdu, iş bitti.. Belli şartlar oluşmadan bitmez.." 'Hizbullah tahliyeleri demokratik açılım sürecinde güneydoğuda kaos yaratmak amacı ile yapıldı' Son tahliyelerin de konuşulduğu Kozmik Oda'da, Bülent Orakoğlu'nun söyledikleri çok çarpıcıydı : "2007 Ergenekon operasyonları, Türkiye'nin çok büyük operasyonları. Tabiri caizse Türkiye'deki bütün çeteleşmiş yapılar temizleniyor. Ergenekon'dan bir takım insanlar cezaevinde bulunuyor. Şimdi kamuoyunda şu dillendirilme yapılacaktı ve oldu, şu kadar insanı öldürmüş insan serbest kalıyor, Ergenekon'da kitap yazmış ya da darbe yapıcam diyen insan içerde duruyor. Ergenekon operasyonları etkisizleştirilmek istenecek bu bir. İkincisi kısaca söyliyim, demokratik açılımla ilgili bu bırakılmalar ciddi anlamda Güneydoğu'yu karıştırmak, kaos yaratmak için yapıldı." 'Hizbullah hala korunuyor...Tahliyelerinde sistemin aksaklıklarını kullanan derin yapılar var' Rıdvan Memi'nin terörle mücadelede 93 konseptinin sona ermesine rağmen Hizbullah'ın korunmaya devam etmesine ilişkin sorusuna Bülent Orakoğlu yanıt verirken bu korumanun halen de devam ettiğini söyledi ve bugünkü tahliyelere ilişkin şu diyalog yaşandı: Bülent Orakoğlu: Ama bunda ne AK Parti'nin ne de yargının değil, sistemin aksaklıklarını kullanan derin yapıların etkisi var. Rıdvan Memi: Hala görevdeler ve hala aktifler? Bülent Orakoğlu: Tabi. 'Liderlerinin tahliyesi ile Hizbullah'ın içindeki liderlik mücadelesi bitirildi' "Hizbullah'ın içerisinde bir eski-yeni mücadele yani eski kuşakla yeni kuşak diye bir mücadele vardı. Çünkü şöyle, Hüseyin Velioğlu tek lider, mutlak liderdi. Orda şura mura, örgütsel yapının gerektirdiği bir komuta zinciri içerisindeki bu örgüt için söylüyorum bir takım yapılanmalar vardı ama her şey Hüseyin Velioğlu'ydu. Hüseyin Velioğlu'ndan sonra gençler ayrı bir şey yani Hizbullah örgütü içerisinde ve eski kuşaklarda ayrı bir takım stratejiler. Rıdvan Memi: Tahliyelerin bununla ilişkisi? Bülent Orakoğlu: Tahliyelerin bununla ilgisi şu, liderler bırakılınca Hizbullah'ın içerisindeki liderlik çatışması bitiriliyor. Onu söylemeye çalışıyorum." 'Hizbullaha yönelik operasyon yapılmasına engel olan Mehmet Ağar'dır' Rıdvan Memi: 2000 yılına kadar Hizbullah'a aktif bir müdahale görmüyoruz, neden? Bülent Orakoğlu: Bu konu, aslında olayın perde arkasını bilmeyenler için konuşuyorum yani, PKK'yla mücadele ettiği için. Güvenlik güçlerimizin bu Hizbullah'ı koruduğu yıllar... Hatta Mehmet Ağar o zaman Emniyet Genel Müdürü, Mehmet Ağar'a bir mektup geliyor. Hizbullah'ın üst düzey seviyesinden biri mektup yazıyor, Genel Müdürlüğe geliyor. Orada Mehmet Ağar, örgütün, güvenlik güçlerine saldırmadığı yani PKK'ya saldırdığı gibi bir şeyi ortaya koyuyor. Böyle bir cevap veriyor. Mehmet Ağar'da bunu kendi kafasından yapmıyor muhakkak ki. Bir operasyon yapılmasına gerek yoktur gibi bir cevap veriyor. Çünkü mektubu yazan Hizbullah'ın o süreç içerisindeki faaliyetlerini çok açık bir biçimde anlatıyor." 'Uğur Mumcu'nun ulaştığı bilgileri Eşref Bitlis'e aktarması hayatına mal oldu' "Uğur Mumcu çok önemli konular araştırmıştır. PKK meselesi, Öcalan'ın devletle olan ilişkileri arkasından Hizbullah'ın devletle olan ilişkileri. Türkiye'nin bazı büyük olaylarda mesala Mossad gibi yabancı gizli servislerin Türkiye'deki rollerini araştıran bir kişiydi. Buna daha çok ciddi 10-15 tane madde sayabiliriz buna. Şimdi Uğur Mumcu'ya gene böyle bir dosya geliyor. Bu dosya geldiği zaman kendisi bakın bu dönemde çok tabu olan konu araştırarak bir gazeteci bunlardan dehşete düşüyor. Çünkü yaptığı hareketlerden bunu anlıyoruz yani. Ve hemen sayın Cumhurbaşkanı'nı arıyor. Turgut bey yok o anda emir subayı, orda kim çıktıysa onla görüşüyor. Cumhurbaşkanının Türki Cumhuriyetlerde olduğu söyleniyor. Sonra dönüyor sayın Eşref Bitlis Paşa'yı arıyor. Bence hayatına mal olacak bir hata yapıyor. Kendisine gelen dosyayla ilgili bir takım şeyler anlatıyor Bitlis Paşa'ya. Anlatınca muhakkak ki Uğur Mumcu izlenen bir kişi. Bu izlenmeler yanlış anlaşılmasın devlette izleyebilir kanuni olarak, başka örgütlerde, gizli servislerde izleyebilir basit bir şey çünkü ve izleniyor. Uğur Mumcu hepimizin bildiği gibi arabasına biniyor ve uçuyor. Aradan belli bir süre geçtikten sonra Eşref Bitlis'in uçağı kaza olarak düştü, ondan sonrada Turgut Özal'ın vefatı bu üç aylık bir süredir yani bu saydıklarımız" '90'lardaki cinayetlerin hepsi tek bir merkezden yönetildi' "Türkiye'de bilhassa 90'lı yıllarda meydana gelen toplumsal olarak hem de kamu vicdanını rahatsız etmiş faili meçhul belki tetikçisi çıkmış ama fakat bunun arkasındaki emri veren beyin irade çıkmadığı için bunları söylüyorum. Bazılarında hiç yakalanamamış. Bunlarının hepsinin bir merkezden yapıldığı çok açık."
19 Ocak 2011 15:58
DİĞER HABERLER