Biz bu filmi daha önce görmüştük

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Legal görünüm altındaki illegal terör örgütü dedik. MGK’da Fetullahçı Terör Örgütü olarak tavsiye kararını alıp hükümete gönderdik. Şimdi Bakanlar Kurulu kararını bekliyoruz ve bunların terör örgütü olarak tescilini gerçekleştireceğiz” sözlerine her kesimden tepki yağdı.

TEPKİ YAĞIYOR..

- O zaman mağdur olanlar bugün aynı mağduriyeti düşman gördüğü bir başka camiaya yapmaya çalışıyor..
- Bu tartışmalar  yeni değil aslında biz daha önce de bu filmi görmüştük..
- Zulüm ne kadar azarsa azsın asla devam edemez. Zulümle abad olanın ahiri berbat olur..
- Yargının işine Cumhurbaşkanı'nın bu denli müdahil olmasının olumsuz etkilerini önümüzdeki günlerde göreceğiz.
- Bu kadar yakın takibe rağmen, tek bir şiddet eylemi tespit edilememişse, Gülen Hareketi'nin terör örgütü, müvekkilimin de terörist olduğu iddiası, avam ifadesiyle tam bir safsatadan ibaret

TELKİNDE BULUNMAK BİLE YASAK

Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk: Örgüt suçu ve terör örgütü suçları hakkında kararı verecek merci yargı organıdır. Onun dışında yasama organı TBMM veya yürütme organı hükümet veya MGK gibi başka bir merci ve bunların başkanları asla bu konuda karar veremezler. Böyle bir kararın Adalet Bakanı'nın bulunduğu bir kurul tarafından alınması üzücü ve düşündürücü. Anayasa'nın 138. maddesinin ikinci fıkrasına tam anlamıyla ters düşen bir anlayış. Çünkü Anayasa'ya göre bırakın böyle bir kararı almayı bu konuda herhangi bir telkinde bulunulması bile yasaktır. Bir mahkeme duruşma yapar ve kanıtlara göre karar verir. ‘Bunu bu yasada tanımlanan örgüt suçları içerisine sokuyorum' der. Bunu Yargıtay önüne geldiğinde hukuki açıdan denetler ve kararını verir. Suç konularında hukuki konularda son kararı verecek merci yargıdır. Yargının tek elinden bunu hiç kimse çıkaramaz. Bunun denetiminde son sözü söyleyen denetimini yapan merci de Yargıtay'dır. Türk yargıçlarının, Bakanlar Kurulu, TBMM, MGK ne derse yasalar çerçevesinde bir oluşumun terör örgütü olup olmadığına yasadaki tanımlara, hukukun tanımlarına göre karar verirler ve kimseyi dinlemezler. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. 

BÜTÜN MUHALEFETİ ŞEYTANLAŞTIRMA ARACI

Sabancı Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu: Bu tartışmalar yeni değil aslında biz daha önce de bu filmi görmüştük. 15 yıl önce Manisa'da öğrenciler, duvara yazmış oldukları parasız eğitim sloganıyla ‘PKK propagandası yapıyor' diye soruşturmaya maruz kaldı. Daha sonra terör örgütü propagandası mı değil mi diye uzun boylu süreç yaşadık. O zamandan beri ‘terör propagandası ve silahsız terör örgütü nedir' tartışmaları sürüyor. Bu temel itibariyle muhalefeti kendisine düşman olarak gördükleri kişileri bir şekilde sindirme, susturma itibarsızlaştırma, şeytanlaştırma için kullandıkları bir araç. 

VAHİM SONUÇLAR ORTAYA ÇIKAR

MGK bir yürütme kuruludur, yargı değildir. Ama yargı bunu temel olarak kabul etmeye başlarsa o zaman daha vahim sonuçlar ortaya çıkacaktır. Yine bu AİHM'e gidecek yine Türkiye'nin aleyhine bozulma kararıyla Avrupa'nın en kötü insan hakları karnesine sahip olan bir ülke görüntüsü devam edecek. Yargının bu durumu kabul etme durumu söz konusu değil. Terörde mutlaka bir dehşet saçma olayı olması lazım. Bu kavram içinde saklı olan insanları dehşete düşüren, silah gibi, bombalama, insan öldürme ve tehdit gibi yoksa terör olarak kabul edilmesi mümkün değil. Demokrasi azalınca muhalifliği yok etmek içinde bir takım suçlar icat edilmeye başlanıyor. Bu işleri terör örgütü tanımı içine sokabildiğiniz zaman Türkiye'de terör mevzuatı insanlara uzun bir müddet tutuksuz yargılanma imkanını kullanmadan hapsetme imkanı tanıyor. Bunun için beğenmedikleri hoşlanmadıklarının üzerine terör suçlaması atılıyor. Bir otoriter uygulama.

BASKIYA HUKUKİ KILIF ARAYIŞI

Mazlumder eski Başkanı Ömer Faruk Gergerlioğlu: Tamamen keyfi şekilde kişiler üzerinde bir baskı oluşturulacağı anlaşılıyor. MGK ile de bu baskıya hukuki bir kılıf uyduruluyor. Sivil şahsiyetlerin ve kurumların etiketlenerek terörist gibi gösterilmeye çalışılması büyük bir mağduriyete kapı aralar. Herhangi bir silah dahi ortada yokken bir kitleyi terör örgütü gibi nitelemek, bu camiaya mensup kişileri de itham altında tutmak özgürlükleri kısıtlayıcı bir anlayış. Devletin bu ceberut anlayışından dindarlar çok çekti. Özellikle 28 Şubat döneminde cemaatlere tamamen keyfi uygulamalar yapılıyordu. O zaman mağdur olanlar bugün aynı mağduriyeti düşman gördüğü bir başka camiaya yapmaya çalışıyor. İnsan hakları açısından son derece vahim bir durum.

ZULÜM DAHA ARTACAK

Yeni Asya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Kazım Güleçyüz: Hedefteki cemaati bir kez daha MGK kararı ile “terör örgütü” olarak ilan ve tescil edip PKK, PYD, YPG gibi terör örgütleriyle eş tutmak isteniyor. Sıra, dede, hasta, ev hanımı, öğretmen ayırmadan derdest edilen cemaat mensuplarının PKK'lılar gibi etkisiz hale getirilmesine mi geldi? MGK referanslı ‘PKK neyse cemaat de o' lafı çok söylendi. Yapılanlar kesmemiş olmalı ki yine tekrarlanıyor. Demek zulüm daha da artacak. Ama unutulmasın ki, zulüm ne kadar azarsa azsın asla devam edemez. Zulümle abad olanın ahiri berbat olur. Hukuk bir gün herkese lazım olur.

SİYASİ SONUÇLARI OLACAKTIR

DGM eski Savcısı Mehmet Mete Göktürk: Bir zamanlar 141 ve 142. maddeler vardı. Komünizmden mahkum olanların yabancı ülkelerden iadesini istiyorduk. Hiçbiri iade etmiyordu. ‘Düşünce özgürlüğü kapsamında suç olarak kabul edilmez' denilerek iade edilmiyordu. Yazı, makale yazmış diye Türkiye'de onlar çok büyük suçlu kabul ediliyorlardı. Aynı şekilde uluslararası hukuka uygun olmayan birtakım kararlar dış dünyada Türkiye'nin tecrit olması sonucunu doğurur. Nitekim doğuruyor da. Basın özgürlüğüyle ilgili uygulamalar dış basında büyük bir kaygıyla karşılanıyor. Bu da böyle olacaktır. İktidar bu uygulamalarla kan kaybedecek. Bazı yanlışlar yıllar sonra anlaşılabiliyor. 28 Şubat gibi. Antidemokratik ve hukuk dışı uygulamalar mutlaka zaman içinde karşılığını buluyor. Böyle bir süreç gerçekleşirse insanların özgürlüklerini ihlal edecek boyuta ulaşırsa siyasi sonuçları olacaktır.

ALBAYRAK: 'TERÖR ÖRGÜTÜ' İDDİASI SAFSATADAN İBARET

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Hizmet Hareketi'nin terör örgütü ilan edileceğine ilişkin açıklamasına Fethullah Gülen'in avukatı Nurullah Albayrak'tan sert cevap geldi. Hizmet Hareketi'nin sivil toplum hareketi olduğunu belirten Albayrak, bugün camianın aleyhinde kanal kanal dolaşıp konuşmalar yapanlar da dahil hiç kimsenin yasadışı bir eylemin gerçekleştirilmesi amacıyla bir araya gelindiği iddiasında bulunmadığını söyledi. 

“Bu kadar yakın takibe rağmen, tek bir şiddet eylemi tespit edilememişse, Gülen Hareketi'nin terör örgütü, müvekkilimin de terörist olduğu iddiası, avam ifadesiyle tam bir safsatadan ibarettir” diyen Albayrak,  var olan bir suçun 40 yıl boyunca gizleyemeyeceğini belirterek söyle devam etti: 

SOMUT DELİL GÖSTERİLEMEDİ

“Bugüne kadar kimse müvekkilimin ya da hizmet hareketi mensuplarının suç işlemek hem de terör örgütü kapsamında suç işlemek amacıyla bir araya geldiklerini iddia etmemiştir. Bütün faaliyetleri toplumun gözü önünde olan bir toplamsal kesimin, suç işlemek için bir araya geldiğini ileri sürmek akıl ile bağdaşmaz. Milyonları bulan gönüllülerinden adi suç işlediği ileri sürülenler olsa bile, bu durumu Hizmet Hareketi'ne gönül veren insanların suç işlemek için bir araya geldiği anlamına gelmez.”

Albayrak, iddialara somut delil gösterilmediğini, ironik bir şekilde, tamamen temel haklar kapsamında kalan faaliyetlerin terör suçlamasına konu edildiğini vurguladı. Bu zamana kadar iktidar mensuplarının ön sıralarda olup desteklediği faaliyetlerin bugün suç örgütünün delili olarak kabul edildiğini hatırlatan Albayrak şu ifadeleri kullandı:

TEK EYLEM TESPİT EDİLEMEDİ

“Emniyet raporuyla da sabit olduğu üzere, yaklaşık yarım yüzyıldır var olan Gülen Hareketi'nin cebir ve şiddete başvurduğunu gösteren tek bir eylem tespit edilebilmiş değildir. Haliyle suç teşkil etmeyen eylemlerde bulunmak üzere bir araya gelen Hizmet Hareketi fertlerinin eylem ve davranışları terör eylemi olarak nitelendirilemez. Bu nedenle de Hizmet Hareketine terör örgütü denilemez.”

NEFRETiN ACI BiLANÇOSU

Nefret operasyonlarını hedefi haline gelen Hizmet Hareketine karşı zulüm 2014'den beri sürüyor. Şimdiye kadar Türkiye genelinde bu yana 3 bin 500'e yakın emniyet mensubu, iş adamı, öğretmen, ev hanımı suçsuz bir şekilde gözaltına allındı. Burs, kurban gibi gerekçeleri suç gibi gösteren mahkemeler 700'e yakın kişinin tutuklanmasına karar verdi. Hamile kadınlardan, 80 yaşındaki dedelere kadar zulmün kol gezdiği nefret operasyonları kapsamında 100'den fazla şirket gasp edildi, 150'den fazla eğitim kurumuna ise kayyım atandı.

CHP'Lİ GÖK: ADALETİN TECELLİ EDECEĞİ TEK YER YARGI ORGANLARIDIR

CHP Grup Başkanvekili Levent Gök: Türkiye'de adalete olan güvenin yüzde 30'larda olduğu bir ortamda Cumhurbaşkanı'nın iç siyasete ve adalete olan bu müdahalesi adaletin diplere vurduğunun bir göstergesidir. Cumhurbaşkanı bu söylemleri ile yargıya ve devlet sistemine çok ağır müdahalelerde bulunmaktadır. Adaletin tecelli edeceği yer yargı organlarıdır. Tepeden inme bir şekilde hem hükümete hem adalete vesayet oluşturma ancak dikta rejimlerinde karşılaşılabilecek durumlardır. Hukuk ve adalet herkese lazım. Adalete olan güven sarsıldığında ülkede kaos başlar. Cumhurbaşkanı, ülkede kaos oluşturduğunun farkında değil. Yargının işine Cumhurbaşkanı'nın bu denli müdahil olmasının olumsuz etkilerini önümüzdeki günlerde göreceğiz.

28 ŞUBAT'TAN DAHA KÖTÜ

CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal: Bugün yaşananlar 28 Şubat'tan daha kötü bir durum. 28 Şubat'ta bile böyle kararlar alınmadı. Siyasi iktidarın kendisine muhalif olanları terör örgütü ilan etmesi işin ciddiyeti ile bağdaşmaz. Buradaki amaç şu anda bu davalardan cezaevinde bulunanlar terör örgütünden hüküm giymeyeceği için, bunun önünü kesmek. Mahkemeler İçişleri Bakanlığı'na soruyor. İçişleri Bakanlığı'nın gönderdiği listede terör örgütü ilan edilmişse terör örgütünden ayrı ceza veriliyor. Yani kişi yargılandığı davadan beraat edecek ama bunu sonradan suç sayarak terör örgütü üyeliğinden ceza verecekler. Tabi Bakanlar Kurulu böyle bir karar alırsa idare mahkemesinde karşı dava açılabilir. Günde 10 defa PYD'nin terör örgütü olduğunu söylüyorlar. Peki neden MGK'da tavsiye kararı alıp Bakanlar Kurulu'nca terör örgütü ilan etmiyorlar? Maden hukuk içinde hareket ediyorlar bunu neden yapmıyorlar?

TAMAMEN HEDEF SAPTIRMA

MHP eski Milletvekili Nevzat Korkmaz: Böyle bir şeyin mümkün olmadığını herkes biliyor. Sayın Erdoğan'ın bilerek isteyerek taammüden bir hedef saptırma girişimi var. Bir şeyleri örtmek üzere sürekli paralel iddialarını gündemde tutmak, kendi yaptığı hukuksuzlukları tartıştırmamak üzerine kurduğu bir propaganda sistemi. ‘PKK neyse paralel de odur' diyen zihniyetin PKK terör örgütüyle Oslo'da Kandil'de pazarlık masalarına oturmasının hesabını vermesi lazım. Tamamen bir hedef saptırma. Nasreddin Hoca'nın ya tutarsa mantığıyla yandaş yargıyla birçok yerde deniyorlar. Bunu MHP'ye de uyguladılar.

VİCDANLARI İNCİTEN BİR DURUM

BBP Genel Başkan Yardımcısı Remzi Çayır: MGK'da alınan kararları dün 28 Şubat'ta nasıl yanlış buluyorsak şimdi de yanlış buluyoruz. O zaman bir kırmızı kitap vardı, MGK'nın belirlediği tehlikeli gruplar, tehlikeli akımlar, düşman gruplar olarak nitelendirilenler bu kitapta yer alırdı. Kırmızı kitap tüm Müslümanları rencide eden bir kitaptı. Bugün de zorlamayla Milli Güvenlik Kurulu'nda elinde hiç silahı olmayan, silahla herhangi bir alakası olmayan grubu, cemaati kalkıp da terör örgütü olarak tasvip etmek vicdanları incitici bir durum. Elinde silahı olmayan grup nasıl terör örgütü olabilir? Bu kararın bir zorlama olduğunu düşünüyorum. 28  Şubat'ta alınan karar için o zaman ne kadar saçma bir karar olduğunu söylemişsek bugün de bu karar için aynısını söylüyoruz. Yanlış bir karar, yanlışa devam etmemek lazım. Umarım duvara toslamadan bu yanlış karardan bir an önce dönülür.

CEMAATİ PKK İLE AYNI KEFEYE KOYMUŞTU

Cumhurbaşkanı Erdoğan, MGK toplantısı sonrası şu açıklamayı yapmıştı:  “Legal görünüm altındaki illegal terör örgütü dedik, Fethullahçı Terör Örgütü olarak tavsiye kararını aldık ve hükümete gönderdik. Şimdi hükümetten de Bakanlar Kurulu kararını bekliyoruz ve bunların terör örgütü olarak tescilini de gerçekleştireceğiz. PKK, PYD, YPG neyse bunlar da aynı kategoride yargılanma sürecine girecekler.” 

29 Mayıs 2016 07:55
DİĞER HABERLER