'Bizler sabır içinde yerimizde dururken bile O ...'

Samanyoluhaber.com yazarı Ebu Abdurrahman, hiç bir zaman aklımızdan çıkarmamamız gerekeni hatırlattı. Attığımız her adımın aslında Allah'ın bir lütfu olarak gerçekleştiğini unutmamak gerektiğini ve istişare ile hareket etmeyenlerin 'inşa' değil 'imha' yapacaklarına değindi...
Yürüyen biz miyiz? Yoksa...

Yine heyecanlı bir gündü, kimsenin ağzını bıçak açmıyordu. Herkes heyecanla yapılan haksızlıklar için kendisinden bir açıklama bekliyordu. Dedi ki: “Evet, büyük mağduriyetler, mazlûmiyetler ve haksızlıklara maruz kalıyoruz, ama Cenab-ı Hakkın lütufları o kadar büyük ve devamlı ki, bazan düşünüyor da şaşkınlık içinde kalıyorum ve diyorum ki: ‘Sanki biz duruyoruz da Cenab-ı Hak, yürüyen merdivenler gibi ayağımızın altında yolları yürütüyor… O’nun  lütuflarına binlerce hamd ve şükür olsun!..” 

Şimdi bir de Semâî Mazlum Amcamın günlüklerine bakıyorum da o da benzer şeyler not etmiş. Diyor ki:

“Bazan yol yürür, bazan insan. Yolda olduğunu unutmak ne büyük nisyan. Yol menzile, menzil vuslata erdirir… Ulaşamazsa da niyetinin ihlasına göre nasipdar olur insan. 100 kişiyi katledip de yola düşenin niyeti ve gayretiyle bile rahmet melekleri onun naşını alıp İlahî rahmete teslim etmişlerdir. 

Karınca küçücük ağzıyla taşıdığı azıcık su ile, ateşi söndürmeye gitmekle yolunu seçmiş ve yol onu Hz. İbrahim nur hâlesine götürmüştü. 

Yolunda giden Hz. Musa’ya Kızıldeniz açılıp yol olmuştu da, yolsuz Firavun ve ordu boğulup ibret olarak kalakalmıştı. 

Tufan bile doğru  yolda giden Hz. Nuh ve çevresini cömertliğin simgesi Anadolu’nun Cûdî’sine ulaştırmıştı da, yolsuzlar ise sular içinde dünyadan silinip gitmişlerdi…

“Yol dedimse, sırat-ı müstakimi kasdettim… Günde en az beş vakitte en az 40 defa ‘İhdina’s-sırata’l-müstakîm’ dua ve niyazı ile yol emniyetimizi almamız gerekiyor.

“İstişare eden inşâ eder; etmeyen imhâ eder. Kudsî ölçülerle yol bulup yürümeyen İblis’in peşine düşer; olur bir ifrit…

“Güneşin doğup battığı her yer bir nidâ bekler; ilâ-i kelimetullah yolcularının ihlaslı dillerinden…. Yüreğinde bu çağrı yankılanan her insan da varıp ulaşacağı doğru yolu nihayetinde bulur…

“Ya Rab, bu ihlas ruhlu ırgatlar, sinede ızdırap, zihinde sancı, gözde yaş, zaten Sana feda baş, yolunda yürümeye çalışıyorlar, ne olur Allah’ım kalksın mağaramızı tıkayan bu koskoca taş… Kulların olarak yüce ve yüksek adını cihanlara duyuralım, gösterdiğin yolunda.”

Cenab-ı Hakkın lütufları inşallah bugünlere kadar olduğu gibi, bundan sonra da devam eder. Evet onun ikramları çok büyüktür, bizler sabır içinde yerimizde dururken bile O yürütür yolları… Aştırır engelleri… 

Ebu Abdurrahman
26 Ocak 2017 14:28
DİĞER HABERLER