Türkiye’de polis gözaltısındayken gördüğü işkence sonucu hayatını kaybeden ve savcılığın ölümüyle ilgili takipsizlik kararı verdiği merhum öğretmen Gökhan Açıkkollu hakkında Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Komitesi çok önemli bir karar açıkladı.
Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Komitesi KHK'lı öğretmen Gökhan Açıkkollu’nun işkence ve kötü muamele sonucu hayatını kaybettiğine, Bylock ve Bank Asya gibi iddialarla gözaltına alınması sebebiyle de özgürlük ve güvenlik hakkının ihlaline karar verdi.
15 Temmuz 2016 sonrasında KHK’le ile işinden atılan sonra gözaltına alınarak işkence edilerek öldürülen ve vatan haini ilan edilen Gökhan Açıkkollu, hainler mezarlığına gömülmek istenilmişti. Daha sonra “pardon” denilerek işine iade edilen Açıkkollu, OHAL döneminin kurbanlarından biriydi. BM’nin bu kararıyla birlikte, Açıkkollu'nun haksız ve keyfi şekilde gözaltına alındığı, işkence ve kötü muamele sonucu yaşamını yitirdiği ve İstanbul Savcılığı’nın verdiği takipsizlik kararının yanlış olduğu ve ölümüyle ilgili etkin bir soruşturma yapılmadığı Birleşmiş Milletlerin en üst yargı mercii tarafından tescillenmiş oldu.
Gökhan Açıkollu'nun ölümü ile ilgili kimse yargılanmadı. Bu karar üzerine, ölümde ihmali olanların yargılanmasının önü açıldı. Bu karar öncesinde verilen kararlarla birlikte değerlendirildiğinde bundan sonraki başvuruların da benzer şekilde sonuçlanacağı hususunda kuşku yok. Karar bu açıdan çok önemli. Zira Türkiye’de rejim yargısı işkence ve kötü muamele iddialarını görmezden gelmekte ve yapılan zulme ortak olmaktadır. Böylesine ağır bir ihlalin BM’den çıkması, Türkiye’de KHK’lılara yapılan zulmün tescili mahiyetinde.
BM bu kararında Bylock kullanımı ve Bank Asya’da hesap hareketinin bir kişinin bırakın cezalandırılmasını, gözaltına alınmasını dahi hukuka aykırı bulmuştur. En büyük zulüm aracı haline getirilen Bylock ve Bank Asya konusunda BM’nin daha önceki kararlarında olduğu gibi net bir tavır koyması son derece önemli ve yasal ve rutin faaliyetleri nedeniyle masum insanlara zulmedildiğinin teyidi niteliğinde.
Ayrıca Komite, daha önce verdiği Alakuş ve Özçelik kararlarına atıfla, yerel mahkemeler tarafından kararları uygulanmayan Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru açısından etkin olmadığına dair içtihadının yerleşik hale geldiğini de teyit etti. Bu ve benzeri kararların en önemli yönü de yıllardır devletin tüm imkanları kullanılarak yapılan karalama ve terörist iftirasına hiçbir uluslararası kuruluşun inanmadığını göstermektedir. Zira bu kararlar verilmeden hükümetten de savunma alınmakta ve BM her iki tarafı dinleyerek karar vermekte. Her savunmada hükümet bize terör iftirası atsa da, bunu hiç kimse kabul etmemekte ve bir nevi hizmetimiz BM gibi kapsam alanı en geniş mercilerle temize çıkarılmakta ve masumiyetimizi tüm dünyaya ilan etmekte.