Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi bünyesindeki hazırlanan ve Türkiye’nin insan hakları alanındaki durumunu inceleyen Evrensel Periyodik İnceleme Mekanizması (EPİM) Raporu bugün son kez görüşüldü.
İnsan Hakları Konseyi tarafından hazırlanan rapor ilk olarak 27 Ocak’ta açıklanmış ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Türkiye adına yöneltilen soru ve eleştirileri cevaplandırmıştı. Bugün söz alan Türkiye Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Büyükelçi Mehmet Ferden Çarıkçı rapor sonrası Türkiye’ye sunulan 278 tavsiyenin 199 tanesinin kabul edildiğini yürürlüğe girdiğini açıkladı.
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ
Görüşmelerde söz alan sivil toplum örgütleri ise Türkiye’deki cinsiyet eşitliği, kadınlara uygulanan şiddet, azınlık hakları ve basın özgürlüğü gibi konularda ciddi eleştirilerde bulundu. Londra merkezli İnsan Hakları Örgütü 'Article 19' adına söz alan konuşmacı, basın özgürlüğü ihlallerine dikkat çekti. Konuşmacı, konsey toplantılarında söz alan Türkiye temsilcisinin Türkiye’de hiçbir gazetecinin gazetecilik faaliyetinden dolayı hapiste olmadığı şeklindeki açıklamasını hatırlattı ve son dönemde ceza alan veya halen hapiste tutulan gazetecileri örnek verdi. Bir gazete editörünün Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaretten dolayı 21 ay hapis cezasına çarptırıldığını ayrıca Hidayet Karaca’nın Aralık 2014’ten bu yana bir TV senaryosundan dolayı terör şüphesi ile hapishanede tutulduğunu, son olarak da Can Dündar’ın 42 yıl hapis cezası istemi ile yargılandığını söyledi. NGO temsilcisi Türkiye’yi ifade özgürlüğü kanunlarını teminat altına almaya çağırdı.
KADINA ŞİDDET
BM Ekonomik ve Sosyal Konsey (ECOSOC) üyesi Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı da görüşmeler esnasında söz alarak Türkiye’de kadına karşı uygulanan şiddete dikkat çekti. Geçen beş yıl içinde öldürülen ve şiddete maruz kalan kadınlar hakkında bilgi veren vakıf temsilcisi rakamların alarm verdiğini vurguladı. GYV temsilcisi vakıf olarak kadın hakları ve şiddetin azalması için Türkiye’ye bir dizi tavsiyelerde bulundu: Medya organlarında kadınları obje ve şiddeti haklı gösteren ayrımcı bir dil kullanmaktan kaçınmaları gerektiğini, üst düzey devlet yetkililerinin kamusal alanda kadına yönelik ayrımcı söylemlerden kaçınmaları gerektiğini ayrıca hükümet tarafından onaylanan mevcut yasa ve uluslararası sözleşmelerin kararlılıkla uygulanması gerektiğinin altını çizdi. Ayrıca kadına karşı şiddet ve cinayet olaylarında cezai indirimlerden kaçınılması gerektiği belirtildi.