Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK), Avrupa Birliği'ne (AB) çağrıda bulunarak, AB ile Türkiye arasında 2016 yılında imzalanan mülteci mutabakatının, iltica yasasında yapılması planlanan değişiklikler üzerinde belirleyici olmamasını talep etti. BMMYK Brüksel temsilciliği Siyaset ve Hukuki Destek Birimi Başkanı Sophie Magennis, Çarşamba günü sanal ortamda gerçekleşen bir etkinlikte yaptığı konuşmada, AB-Türkiye mutabakatının sadece görünürde iyi bir çözüm olduğunu ifade etti.

Magennis, Avrupa'ya gelen sığınmacıları hızlandırılmış bir sürecin ardından, güvenli bir üçüncü ülke olduğu gerekçesi ile Türkiye'ye sınır dışı etmenin ve bunu yaparken de hem uluslararası hukuka hem de AB hukukuna uygun davranmanın, uygulamada düşünülenden daha zor olduğunun anlaşıldığını dile getirdi.

Türkiye'den gelen ve Yunan adalarında tutulan göçmenlerle sığınmacıların durumunu "şoke edici" olarak nitelendiren Magennis, Avrupa Birliği'nin sorumluluğu başka ülkelere yıkmak yerine tüm iltica başvurularının içeriğini dikkatli bir biçimde değerlendirmesi gerektiğini savundu.

Avrupa'nın dünyanın geri kalanı ile kıyaslandığında az sayıda sığınmacıya ev sahipliği yaptığını ifade eden BMMYK yetkilisi Magennis, iltica başvurusu reddedilen ve kendi iradesiyle ülkesine dönmek istemeyen kişilerin de sınır dışı edilmesi gerektiğini, aksi halde tüm iltica sisteminin çökeceğini dile getirdi.

Göttingen Üniversitesi bünyesinde göç araştırmaları üzerine çalışan bilim insanı Valeria Hänsel de, AB ile Türkiye arasındaki mülteci mutabakatının, Avrupa'nın gelecekteki iltica siyasetine örnek teşkil etmemesi konusunda uyardı. Hänsel, bu anlaşmanın hem sığınmacıların iltica sürecindeki haklarını dramatik ölçüde zayıflattığını hem de Türkiye'nin sığınmacıları kabul eden ülke olarak son derece sorunlu bir yer olduğunu öne sürdü.

AB Komisyonu'nun önümüzdeki haftalarda yeni iltica yasası ile ilgili planlarını açıklaması bekleniyor. 1 Temmuz'dan itibaren Avrupa Birliği Dönem Başkanlığı'nı Almanya üstlenecek.