Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz’un Birleşmiş Milletler’in (BM) göçe ilişkin paktından geri çekilmesinden sonra, Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki de anlaşmayı imzalamayacağını açıkladı. Dün Varşova’da Başbakan Angela Merkel’le bir araya gelen Morawiecki, söz konusu paktın Polonya’nın egemenliğini tehdit ettiğini, bu yüzden anlaşmaya taraf olmayacağını bildirdi.
Böylece şimdiye kadar BM sözleşmesini imzalamayacaklarını açıklayan ülkelerin sayısı beşe çıktı. ABD Başkanı Donald Trump, Avustrulya Başbakanı Scott Marrison ve Macaristan Başbakanı Viktor Orban da benzer açıklamalar yapmıştı. İtalya, Çek Cumhuriyeti ve Slovakya’nın da yakın zamanda metni onaylamayacaklarını duyurmaları beklenirken, Danimarka hükümetinin de tam adı, "Güvenlik için Küresel Sözleşme, Düzenli ve Nizami Göç" olan anlaşmayı imzalamayı kabul etmeyeceği yönünde haberler geliyor.
Birleşmiş Milletler’in 10-11 Aralık’ta Fas’ın Marakeş şehrinde düzenleyeceği zirvede imzalanması planlanan sözleşmeyle ilgili son gelişmeler, Almanya’da da konunun tartışılmaya açılmasına neden oldu. Paktın 34 sayfalık metninin hazırlanmasında belirleyici rol oynayan Alman hükümeti, anlaşmayı savunan bir açıklama yaptı. Hükümet sözcüsü Steffen Seibert, anlaşmanın "dünyanın en önemli sorunlarından biri olan göçe çözüm bulmayı hedeflediğini, en önemli hedefinin yasal olmayan göçü engellemek olduğunu" açıkladı.
Federal Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan bir açıklamada ise, isim verilmeden Avusturya ve Polonya hükümetleri eleştirildi. Açıklamada "yakın ortaklarımızın aldığı kararı üzüntüyle karşılıyoruz. Göçü kontrol altında tutabilmek için söz konusu anlaşma gerekli" denildi.
Berlin’de yapılan yorumlarda, paktla ilgili tartışmaların mülteci krizinin neden olduğu siyasi depreme dayanamayarak, partisi Hıristiyan Demokrat Birliği’nin (CDU) başkanlığına ve 2021 sonrasında başbakanlığa artık aday olmayacağını açıklayan Angela Merkel’in üzerindeki baskıyı daha da artıracağı vurgulanıyor.
Merkel konuyla ilgili açıklamalarında, göç meselesinin küresel çapta ele alınması gerektiğini, anlaşmayla insan kaçakçılığını önlenmesini ve göçmenlerin haklarının güçlendirilmesi de hedeflendiğini belirterek, Almanya’nın anlaşmayı imzalayacağını bildirdi.
Göçmen karşıtı Almanya için Alternatif Partisi (AfD) ise, paktın amacının "yoksulluktan kaçanları zengin Batılı ülkelere, özellikle de Almanya’ya yerleştirmek" olduğunu öne sürdü. AfD Eşbaşkanı Alice Weidel, "Merkel yasadışı göçü meşrulaştırmak ve göçmenlere Alman devletinin sosyal olanaklarını sunmak istiyor. Avusturya hükümeti doğru karar aldı. Alman hükümeti ise kendi halkının çıkarlarını düşünmüyor” şeklinde suçlayıcı bir açıklama yaptı.
AfD, konunun tartışılması amacıyla federal meclisin önümüzdeki hafta perşembe günü özel bir oturumda bir araya gelmesini talep etti. AfD’ya yakın sosyal medya kullanıcılarının, Twitter ve Facebook üzerinden paktın imzalanmasından sonra, milyonlarca göçmenin Almanya’ya gelecekleri şeklinde yaptıkları kampanyaya tepki veren federal hükümet, yayılan haberlerin ‘yalan haber’ (fake news) olduğunu, bu yüzden kamuoyunun paktın içeriğiyle ilgili daha geniş bir şekilde bilgilendireceğini açıkladı.