Kış mevsiminde havaların soğuması ile birlikte gün içinde içtiğimiz su miktarı da azalıyor.
Ancak uzmanlar, suyun özellikle böbrek sağlığına etkisine vurgu yaparak "Susamasanız da su için!" uyarısında bulunuyor.
Memorial Hizmet Hastanesi Nefroloji Bölümü'nden Yard. Doç. Bilal Görçin, böbrek sağlığının korunmasında suyun önemi hakkında bilgi verdi.İnsan vücudunda en fazla bulunan maddenin su olduğunu belirten Görçin, "Vücudumuzdaki tüm metabolik olayların devamında, besleyici maddelerin gerekli yerlere ulaştırılmasında (gıdalar, enerji maddeleri, kan ile taşınan oksijen) ve her gün oluşan atık maddelerin vücuttan uzaklaştırılmasında (gerek gıdaların, gerekse her türlü ilaç ve maddenin yıkımında oluşan) su temel bir aracıdır. İnsan vücudunun yüzde 60'ı sudur. (Kişinin yağ dokusu miktarına göre su miktarı vücut ağırlığının % 55 ile % 77 arasındadır) İnsanın vücut ağırlığı değişmedikçe sıvının miktarı da değişmez. Fazla miktarda alınan su, birkaç saat içerisinde böbreklerden atıldığı gibi; su kaybı durumunda ise (ter, kusma, ishal, su kısıtlaması vs...) yine böbrekler daha konsantre, yoğun bir idrar çıkararak suyu tutar ve bu dengeyi sağlar. İnsan vücudundaki suyun büyük kısmı deride, kaslarda, iskelet sisteminde, kan hücrelerinde, en az ise yağ dokusunda bulunur." diye konuştu.
Vücuttaki sıvının iki ayrı bölgede bulunduğunu kaydeden Görçin, "Yüzde 35-40'ı hücre içersinde, yüzde 20-25'i de hücre dışındadır. Hücre dışı sıvı kan ve lenf sıvısı ve "transellüler sıvı" adı verilen beyin-omurilik sıvısı, göz içi sıvısı, akciğer-karın zarları arasındaki sıvı, eklemler içersindeki sıvı ve mide bağırsak sisteminde dolaşan sıvıdır. Su vücuda mide-bağırsak sisteminden girer, cilt-akciğer, mide-bağırsak ve asıl böbrekler yoluyla atılır. Mide-bağırsak, cilt, akciğerler, bu organlardan kaybedilecek sıvı ve elektrolitleri düzenlemek gibi bir fonksiyona sahip değildir. Halbuki böbrekler su ve elektrolitleri atılımını ve organizmanın ihtiyacı halinde tutulmasını, geri emilmesini gerçekleştirecek mekanizmalara sahiptirler. Su dengesini düzenleyici organ böbreklerdir." bilgisini verdi.
Normalde kalbin dakikada 5 litre kanı vücuda pompaladığını ifade eden Görçin, "Bunun yüzde 20 - 22'si direkt böbreklere gider. (Ağırlık olarak vücudun 300'de biri olan böbreklere kanın yüzde 22'si gidiyor) Bu da, dakikada 1200 ml; 24 saatte ise 1800 litre yapmaktadır. Günde böbreklere gelen 1800 litre sıvının yüzde 10'u süzülür ve 180 litre olarak böbrek tüplerini geçer. Böbrekler bunu yüzde 99.3'ünü geri emerek (alınan sıvıya göre ihtiyacı belirleyerek) 1-1,5 litre idrarı oluşturup dışarı atarlar. Yani her gün 2 ton suyu işleyip sonuçta 1,5 litre idrar ile vücudun su dengesini korurlar." dedi.
Az sıvı alımının idrar yolu enfeksiyonu ve taş hastalığına neden olabileği uyarısında bulunan Görçin, şu bilgileri verdi: "Böbrekler vücudumuzda her gün oluşan zararlı atık maddeleri (üre, kreatinin, ürik asit gibi) su ile seyreltip atarlar. Günlük ihtiyacından daha az sıvı alan insanlarda idrar akımı yavaşlayıp durağanlaştığı için kolayca idrar yolu iltihapları ve taşları oluşturacaktır. Bu nedenle böbrek sağlığının korunmasında birincil şart bol su içmektir. Günümüzde taş oluşmasında atık gıdaların cinsinin önemli olmadığı taş oluşumunun engellenmesinde ve tekrarlanmasının önlenmesinde yeterli su içmenin temel şart olduğu benimsenmiştir. ABD'de idrar yolu enfeksiyonlarının tedavilerinde antibiyotik yerine galon galon su önerilmektedir. Böbrek yetmezliği ve böbreğin iltihabı olan nefrit hastalığında böbreklerin fonksiyonlarının kaybından dolayı suyun süzülmesi ve atılması fonksiyonlarını yapamadıkları için su vücutta birikir. Göz kapakları, bacaklar ve vücut şişer. Günde 2 ton suyun süzülüp yüzde 99,3' ü tekrar emilerek su dengesinin ayarlandığı bu muazzam organlarn sağlığına çok dikkat edilmesi gerekir. İçilen su ne kadar kaliteli olursa (sertliği az, iyon içeriği normal sınırlarda, tadı iyi) böbrek sağlığı o kadar iyi korunacaktır."