"Başkan Trump'ın kadrosuna dahil olanlar ya istifa ediyor ya da Başkan'ın gazabına maruz kalıp kovuluyorlar. Hükümet işleyişine içeriden bakmayı bilen siyasetçiler, Beyaz Saray'ın penceresinden izledikleri ülkelerine karşı duyarsız değiller. Trump'ın kötü siyasetine yöneltilen ağır eleştiriler ve bütün engellemelere rağmen piyasaya çıkan kitaplar bunun en önemli göstergesi. "
Kadir Gürcan | ABD
Beştepe'den Nasıl Görünüyor?
Bıyıkları ile dikkat çeken tek siyasetçi, bizim İçişleri Bakanımız değil. Geçen yıl, Başkan Trump'ın işine son verdiği Milli Güvenlik Danışmanlarından Bolton'ın da lakabı 'Bıyıklı'. Cumhuriyetçi Şahinler'in önde gelen isimlerinden. ABD Başkanları arasında duayen sayılan Reagan döneminden itibaren aktif siyasetin içinde. Tam bir War-Hawk, Savaş Şahini.
Başkan Trump'ı 2016 seçimlerine hazırlayan ekip, Bolton'u da kadroya dahil etmeye çalışmış ama o zaman başaramamışlar. Şovenist-Steve Bannon, “Mustache Bolton” teklifine daha ilk baştan karşı çıkanlardan. Bolton'un sürekli gergin ve asabi görüntüsüne herkes alışkın. Güldüğünü gören insan sayısı bir elin parmakları kadar. 2018 yılında, Cumhuriyetçi ekip, Bolton'u Başkan Trump'a danışman olarak kabul ettirdi.
Başkan Trump'ı Yüce Divan'da uçurumun kenarından alan Cumhuriyetçiler, John Bolton'ın senato önünde konuşmasına mani olmak için çok uğraştılar. O gün bugün, Bolton sessizliğini korudu. Ta ki, geçtiğimiz hafta içinde Beyaz Saray izlenimlerini kaleme aldığı kitabı piyasaya çıkana kadar; "The Room Where it Happened". Trump'ın püsküllü belası kitaplar bu kez de peşini bırakmadı. Başkanlık yetkilerini kullanarak kitap üzerinde baskı oluşturmaya çalışan Trump, yine geç kaldı. Hükümet savcıları “At, ipini kopardı!(The horse, seems to be out of the barn)” diyerek yapacak bir şey olmadığını itiraf ediyorlar. Danışmanlık süresinde şahit olduğu olayları kaleme alan Bolton, hukuk önünde kendisini tehlikeye atmayacak kadar akıllı ve tecrübeli. Zaten asıl mesleği de avukatlık. Bu yüzden Başkan Trump bile olsa kuru tehditler Bolton'u korkutmuyor.
1960'ın Soğuk Savaş günlerinde, Amerikan siyasetinin çalkantılı yıllarına şahit olanlar ya da o dönemin sarsıntılarını kitaplarına aktaran siyasetçiler geride önemli tecrübeler bırakmışlar. Sivil direniş, suikastlar, ırkçılık ile mücadele günlerinde, Capital Hill'den dışarı bakan bir siyasetçi, arkadaşına, “Sence, bu tabloyu görebilmek mi yoksa bunları görememek mi daha büyük bir felaket?” diye sorar. Başkan Trump'ın ABD siyasetine verdiği zararı fark eden siyasetçiler, Beyaz Saray ya da Capitol Hill (Meclis binasının bulunduğu tepe!) dışarı baktıklarında, Amerikan Halkı'nın uyarılması gerektiğini düşünüyorlar.
Başkan Trump'ın kadrosuna dahil olanlar ya istifa ediyor ya da Başkan'ın gazabına maruz kalıp kovuluyorlar. Hükümet işleyişine içeriden bakmayı bilen siyasetçiler, Beyaz Saray'ın penceresinden izledikleri ülkelerine karşı duyarsız değiller. Trump'ın kötü siyasetine yöneltilen ağır eleştiriler ve bütün engellemelere rağmen piyasaya çıkan kitaplar bunun en önemli göstergesi. Daha önce, Fire and Fury kitabı ile dikkatleri üzerine çeken Michael Wolff, ülkenin gidişatından endişe duyan Beyaz Saray kadrosundan sızan bilgileri çok iyi değerlendirmişti.
Bizde de, Saray ve iktidar ile iş yapanlar ya saç ya da bıyık bırakıyor. Şu an mecliste metrekareye düşen bıyıklı sayısı rekor seviyededir. İçişleri Bakanımız'ın bile var. Zavallı, geçenlerde, nefsine yenik düşüp, istifa etmeye yeltendi, ancak iki saat direnebildi. Beştepe'ye (Külliye'nin bulunduğu mekan!) misafir olanların başları dönüyor olmalı ki, insani melekelerini kaybedip, bitkisel hayata razı oluyorlar.
Hal ve konumundan razı olanların Saray ve iktidar ile ne problemi olabilir ki? İşte bu yüzden, on sekiz senedir, millete musallat olan umumi felaket konusunda, sadra şifa bir eser, gönülleri serinleten bir civanmertlik ya da “Hepinizin canı cehenneme!” diyen bir delikanlılığa rastlamadık. Onca bıyıklının içinden bir tane Bolton çıkmaması üzücü. Omurgasızlık ve karakter zaaflarının prim yaptığı kötü bir siyasi tecrübe ile karşı karşıyayız. Saray'ın penceresinden ülkeyi seyredenler, felaketi görmeme konusunda anlaşmış gibiler.
Başkanlığının ilk gününden itibaren Trump'ın ABD Başkanlığı yapabilecek yeterlilikte olmadığı söylendi. Hakkındaki bu kökleşmiş yargıdan kurtulmak için çok emek sarf eden Başkan Trump'ın pek başarılı olduğu söylenemez. Geçtiğimiz günlerde, kitabı ile alakalı bir programa katılan John Bolton, “Trump, başkanlık yapabilecek bir beceriye sahip değil!” deyince, Trump çileden çıkmış. Dört yıl boyunca, dünyanın en kudretli idari merkezinde oturan Trump'a bundan daha ağır bir hakaret olur mu?
Sayın Cumhurbaşkanı, neredeyse altı aydır, Türkiye genelinde Millet Parkları dışında ciddi açılışlar yapmadı. Ülkenin en hayati meseleleri ile alakalı açıklamalar bu açılışlarda gündem oluyor. Park, çay bahçesi, kıraathane ve halk eğitim merkezi gibi lokal projeleri açmak ve tanıtmak daha çok belediye başkanlarının görev çerçevesinde değerlendirilirdi. Ne değişti ki?
Ne olduysa, son yerel seçimlerde, İstanbul Belediyesi'nin el değiştirmesinden sonra oldu. O gün bugündür, Sayın Cumhurbaşkanı belediyeciliği herkesten daha iyi yapabileceğini ispat derdine düştü. Belli ki, yerel seçimlerde iktidar adayının değil de, Cumhurbaşkanı'nın kaybettiği dedikoduları kulağına gitmiş. Hazret, bir türlü sakinleşemiyor. Yakın çevresine, İstanbul Büyükşehir Belediye başkanının ismini ağızlarına almayı yasakladığı konuşuluyor.
Bunca bıyıklı arasında bir tane Asabi Bolton yok ki, şahsi kaprisleri içinde kalmış Saray'ın her geçen gün ülke realitelerinden koptuğunu haykırsın! Beştepe pencerelerinden Türkiye'yi seyredenlerin, ülke realitelerini görebilecekleri ümidimizi kaybedeli yıllar oldu!