Bomba iddia: Mumcu, Kışlalı ve Okkan'ı öldürenler...

Bomba iddia: Mumcu, Kışlalı ve Okkan'ı öldürenler...
Zirve Yayınevi davasının tanığı eski Astsubay İlker Çınar’dan şok iddialar geldi.

Gizli tanık 'Deniz Uygar' kod adıyla bilinirken kimliği deşifre olan İlker Çınar, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy ve Gaffar Okkan cinayetlerinin faili olarak TUSHAD'ın bünyesindeki Siyah Kuvvetler'i gösterdi. Turgut Özal'ın ölümünün suikast olduğunu bizzat duyduğunu da dile getirdi.  

Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada  gizli tanık "Deniz Uygar" kod adıyla bilinirken kimliği deşifre olan İlker Çınar, 1954 yılında  Seferberlik Tetkik Kurulu içinde sivil unsur olarak yer alan Türkiye Ulusal  Stratejiler ve Harekat Dairesinin (TUSHAD), komünizm tehdidine karşı siviller  arasından seçilen kişilerce oluşturulduğunu ileri sürdü.

Özel Kuvvetler Komutanlığında görev yapacakların daha çok milliyetçi  kişiliğe sahipler arasından seçildiğini belirten Çınar, Hrant Dink, Rahip Santoro  ve Zirve Yayınevi cinayetlerinde aktif rol alan kişilerin özelliklerine  bakıldığında bunun görülebileceğini ifade ederek, "Ortak nokta vatanı, devleti  sevmektir. Kime sorulsa 'ben vatanımı, devletimi çok seviyorum' der. Bu, zaaf  unsuru olarak görülmüş ve yapı tarafından kullanılmıştır" dedi.

JİTEM tarafından 1990'lı yıllarda Türkiye'nin doğusunda illegal  faaliyetler yürütüldüğünü ileri süren Çınar, JİTEM personelinin operasyonel  faaliyetler yürüttüğünü savunarak, "Aslında istihbarat değil, infaz yaparlar"  iddiasında bulundu. TUSHAD'ın, Beyaz ve Siyah Kuvvetler gibi JİTEM'i de kontrol ettiğini öne  süren Çınar, "JİTEM elemanları, küçük çaplı faaliyetler yürütebilirler. JİTEM'in  büyük toplumsal eylemler yapamadığının en önemli göstergesi 2005'teki Şemdinli  olayıdır. Bu olayda JİTEM tarafından toplu infial yaratılmak istenmiştir ama 'iyi  çocuklar' olarak tanımlanan JİTEM elemanları, bu işi eline yüzüne bulaştırmıştır"  ifadesini kullandı.

JİTEM'in, ülkenin batısında değil, doğusunda etkin olduğunu belirten  Çınar, 1990'ların başında aktif hale gelen JİTEM'in Susurluk olayında deşifre  olduğunu, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın takip edilmesi olayıyla bu yapının  açığa çıktığını ileri sürerek, "Bunun ardından yeniden organize edilmiş, sözde  kendini yenilemiş ve hatta sözde artık yoktur. Tabii ki bu bir manipülasyon, yanıltmaydı" iddiasında bulundu.

JİTEM'in hala aktif olarak çalıştığını öne süren Çınar, TUSHAD, JİTEM ve  Beyaz Kuvvetler'in illegal faaliyetlerine devam ettiğini, TUSHAD'ın idari  koordinasyon merkezi olduğunu savundu. Çınar, "TUSHAD'ın içindeki birimlerden Beyaz Kuvvetler, hiyerarşik açıdan  başta gelmektedir. Sonra Siyah Kuvvetler gelir. JİTEM ise bu hiyerarşi içinde yer  almaz. Sadece operasyonel anlamda TUSHAD'dan talimat alır" dedi.
         
         -"Özal'a, kalp krizi geçirmesi için radyoaktif ilaçlar verildi" iddiası-
         
Beyaz Kuvvetler içinde aktif rol aldığını iddia eden Çınar, Siyah  Kuvvetler'in ise operasyonel silahlı bir birim olduğunu savundu.
         Çınar, şu iddialarda bulundu:
         "1990'lı yıllarda Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok, Uğur Mumcu, Muammer  Aksoy gibi siyasi cinayetlerle Gaffar Okkan'ın öldürülmesi olayı da Siyah  Kuvvetler'in yaptığı faaliyetler arasındadır. Ne kadar kaza gibi görünse de Eşref  Bitlis'in ölümünün de rahmetli Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ölümünün de bir  suikast olduğunu TUSHAD'a girdikten sonra yapılan konuşmalarda bizzat duydum. Bu  hususlar, misyonerlik faaliyetleri kapsamında TUSHAD tarafından Mersin'de  görevlendirildikten sonra 2 kez daha birebir eğitim almak amacıyla Ankara Güvercinlik'teki jandarma okuluna geldiğimde jandarma görevlileri tarafından  bizzat söylenmiştir."

Özal'a kalp krizi geçirmesi için radyoaktif ilaçlar verildiğini ileri  süren Çınar, ilaçların kim ya da kimler tarafından ne şekilde verildiğini  bilmediğini söyledi. Çınar, Özal'ın otopsi raporunun kendisini doğruladığını  belirtti.

Bitlis'in ölümünün de kaza süsü verilerek suikast sonucu olduğunun  kendisine bildirildiğini öne süren Çınar, "Ancak bu bilgileri aktaran TUSHAD görevlileri, bu suikastları kimin ne şekilde gerçekleştirdiğini söylememiştir.  TUSHAD görevlileri tarafından bunların söylenmesinin nedeni, neyin iyi, neyin  kötü olduğunu bilmem gerektiğindendi" dedi. Çınar, "Zirve Yayınevi cinayetleri, belirli bir plan, bir amaç  çerçevesinde spesifik eylemden oluşan bir operasyondur. Bu operasyon, Ergenekon  terör örgütünün amaçları doğrultusunda hizmet eden TUSHAD'ın talimatlarıyla  gerçekleştirilmiştir" iddiasında bulundu.

15 Mayıs 2013 08:35
DİĞER HABERLER