Bosna-Hersek'te kış mevsimiyle birlikte tabiatın büründüğü ''beyaz gelinlik'' insanı etkiliyor.
Balkanlar'da Osmanlı izlerinin en iyi korunduğu ülke, hem tarihi, hem de her mevsim görülmeye değer doğal güzellikleriyle dikkati çekiyor. Tarihi ve doğal güzellikleriyle adeta ''keşfedilmeyi bekleyen hazine'' konumundaki Bosna-Hersek, şimdi kış mevsimiyle birlikte bambaşka bir güzelliğe büründü.
Osmanlı'ya ait cami, köprü, han, hamam, kütüphane ve medrese gibi yüzlerce eserin bulunduğu ülke, bu tarihi zenginliğinin yanı sıra adeta ''cennet'' gibi doğal güzellikleri de bünyesinde barındırıyor. Yazın yemyeşil doğaya sahip ülke, kışın da beyaz karlar altında farklı bir güzelliğe bürünüyor.
Bosna-Hersek'e kış mevsiminde gelenler, tarihi eserleri, beyaz örtüye bürünmüş tabiatın güzelliğini görebiliyor, olimpik tesislerin bulunduğu merkezlerde kayak yaparak hoşça vakit geçirebiliyor.
Türkiye'ye vize uygulanmaması, Boşnaklarla Türkler arasındaki tarihi kader birlikteliği ve akrabalık ilişkileri bu ülkeyi Türk turizmcileri açısından cazip hale getiriyor. İstanbul'dan Saraybosna'ya THY'nin haftada 5 gün uçak seferi bulunuyor. THY'nin geçen yıl yüzde 49'luk hissesini satın aldığı Bosna Havayolları'nın seferleri de dikkate alınırsa, İstanbul'dan Saraybosna'ya her gün uçak bulunuyor.
-SARAYBOSNA'YA KIŞ ÇOK YAKIŞIYOR-
Başkent Saraybosna, ''ruhu olan şehir'' olarak adlandırılıyor. ''Saraybosnalı'' olmanın adeta ayrıcalık olduğu Bosna-Hersek'te, kış en çok başkente yakışıyor. Etrafı tepelerle çevrili, bulutların hiç üzerinden eksik olmadığı kent, karlar altında bir başka güzel görünüyor.
Turistler, Saraybosna'da gündüz 1984 Kış Olimpiyatları'nın yapıldığı Byelaşnitsa, İgman ve Yahorina kayak merkezlerinde hem doğayla baş başa kalabiliyor, hem de ''kristal'' karlarda kayak yapmanın keyfini çıkarıyor. Turistler akşam ise özel olarak aydınlatılan kentin sokaklarında tarihi mekanları gezebiliyor, ''hüzünlü ve neşeli'' Sevdalinkaların çaldığı kafelerde Boşnak kahvesi içerek kışın soğuğuna inat tüm sıcaklığı ruhunda hissedebiliyor.
Adeta açık hava müzesi görünümünde beyaza bürünmüş, ortasından geçen Milyeçka Nehri ile ikiye ayrılan Saraybosna, 400 yılı aşkın Osmanlı döneminden kalan çok sayıda zengin tarihi ve kültürel mirası bünyesinde taşıyor. Hem Osmanlı, hem de Avusturya Macaristan İmparatorluğu mirasıyla adeta Doğu ile Batının bir sentezi olan Saraybosna, turistler için cazip seyahat noktalarından birini oluşturuyor. Her bütçeye uygun seyahat seçenekleri barındıran Saraybosna'da, 5 yıldızlı lüks oteller de, günlük 10 avroya konaklanabilecek pansiyonlar da bulunuyor.
Bosna ile ilgili turizm kataloglarının vazgeçilmez fotoğrafı, Sebil ve Başçarşı... Saraybosna gezisine Başçarşı'dan başlanabilir. Çünkü burası hem şehrin kalbi, hem de geçmişin izlerinin en iyi korunduğu bölge. Başçarşı, tek katlı dükkanları, sebili ve etrafını saran güvercinleriyle hala buram buram Osmanlı kokuyor.
Başçarşı gezilirken 2. Bayezid'in kızı tarafından torunu olan ve bölgede Sancak beyliği yapmış Gazi Hüsrev Bey Külliyesi mutlaka görülmesi gereken yerlerin başında geliyor. Bu muhteşem külliyenin tamamlayıcısı olan Saat Kulesi ise adeta zamanın tanığı olarak bütün zerafetiyle abide gibi duruyor. Başçarşı'dan Ferhadiye Caddesi'ne tarihe tanıklık ederek yürürken meşhur Moriça Han ve Bursa Bedesteni de görülebiliyor. Başçarşı'nın bitip Ferhadiye Caddesi'nin başladığı yerde ise farklı bir mimari gezenleri karşılıyor. Burası Osmanlı'dan sonra yönetimi devralan Avusturya Macaristan İmparatorluğu döneminde inşa edilen binalardan oluşuyor.
Bir zamanlar ''Avrupa'nın Kudüs'ü'' olarak da adlandırılan Saraybosna'da her dinin kendi ibadethaneleri ayrı mimari tarzlarıyla bir başka güzellik katıyor kente. Avusturya-Macaristan veliahdı Ferdinand ve eşi Hohenberg Düşesi Sofia'nın ayrılıkçı Sırp milliyetçisi Gavrilo Princip tarafından öldürüldüğü ve Birinci Dünya Savaşı'nın çıkmasına neden olan olayın yaşandığı Milyeçka Nehri üzerindeki Latin Köprüsü de Saraybosna gezisi sırasında görülecek mekanlar arasında yer alıyor.
Saraybosna'yı ziyarete gelenler, kentin müzelerini, tiyatrosunu, sanat galerilerini ve günümüzde işlevini sürdüren, Osmanlı'dan kalan tekkeleri, savaşta yaşamını yitirenlerle, Bosna-Hersek'in ilk cumhurbaşkanı merhum Aliya İzzetbegoviç'in mezarının bulunduğu Kovaçi'deki şehitliği de gezmeyi tercih ediyor.
-DOĞAL GÜZELLİKLERİYLE VRELO BOSNA-
Saraybosna'nın güzellikleri sadece tarihi ve kültürel zenginlikleriyle sınırlı kalmıyor. Kış mevsiminde karlar altındaki Bosna Nehri'nin kaynağının çıktığı Vrelo Bosna da mutlaka görülmesi gereken yerler arasında bulunuyor.
Bu doğal güzelliği görmek için saatlerce yol katetmeye de gerek olmuyor. Başkent Saraybosna'nın hemen yanı başındaki ''Vrelo Bosna'', kış mevsiminin tüm güzelliklerini bünyesinde barındırıyor. Saraybosna'nın Ilıca semtindeki bu alana yaya olarak gitmek için, sağlı sollu dizilen asırlık çınar ağaçlarının arasından yaklaşık 4 kilometre yürümek gerekiyor. Vrelo Bosna'ya varıldığı zaman, soğuktan etkilendiyseniz, buradaki tek işletme olan restoranda şömine başında sıcak bir içecekle ısınabilir, pencereden doğanın güzelliğini izleyebilirsiniz.
Bosna Nehri'nin berrak suyunun kenarında, İgman Dağı'nın eteğinde, köprüler üzerinden geçerek, nehrin sularındaki ördeklerin sesleri eşliğinde karlar altındaki çevrenin güzelliklerini görerek Vrelo Bosna gezisini tamamlarsınız.
Ülkenin güzellikleri muhakkak ki Saraybosna ile sınırlı değil. Hersek bölgesindeki Mostar kentinde Neretva Nehri ve çevresi ile Buna Nehri'nin kaynağının çıktığı Blagay'daki Sarı Saltuk Tekkesi ve Poçitel köyünün bulunduğu bölge de kışla birlikte bambaşka bir güzelliğe büründü.
Orta Bosna'daki ''vezirler kenti'' olarak adlandırılan Travnik ile aynı güzergahtaki Yayçe kenti de kış mevsiminde gezilmesi gereken yerler arasında sayılıyor. Saraybosna'dan bir saat uzaklıktaki Travnik kenti, tarihi Osmanlı kalesi, çok sayıda cami ve konaklarıyla dikkati çekiyor. Bu kentten yaklaşık 45 dakikalık bir yolculuktan sonra ise Yayçe kentine varabilirsiniz. Yayçe; şelalesi, gölü, tarihi ve dik çatılar olan evleriyle ünlü.
-KAYAK İÇİN HEM İDEAL, HEM UCUZ-
Bosna-Hersek, tarihi ve doğal güzelliklerinin yanı sıra kış mevsiminde kayak merkezleriyle de dikkati çekiyor. 1984 Kış Olimpiyatları'nın yapıldığı Byelaşnitsa, İgman ve Yahorina kayak merkezleri, kış mevsimiyle birlikte özellikle hafta sonları kayak ve doğa tutkunlarını ağırlıyor.
Savaş sırasında hiç hasar görmeyen Yahorina, Saraybosna'ya 28 kilometre uzaklıkta. Sırp Cumhuriyeti sınırlarında kalan, kışın kar kalınlığının 3 metreyi bulduğu Yahorina'da, 25 kilometre uzunluğundaki kayak pistleri kullanılabiliyor. Dört telesiyej ve dört teleskinin hizmet verdiği merkezde ayrıca kayak krosu, kızak, gece kayağı ve yürüyüş için uygun alanlar ile bir kayak okulu ve kayak servisi de bulunuyor.
Kayak pistlerinin yakınında ise büfeler, güneşlenme noktaları ve dükkanların bulunduğu Yahorina'daki otellerin 1400 yatak kapasitesi mevcut.
Saraybosna'ya 20 dakika mesafede olan Federasyon sınırlarındaki Byelaşnitsa ve İgman olimpik kayak merkezleri de kayakseverlere çok önemli imkanlar sunuyor. 10 kilometre uzunluğunda kayak pistlerinin bulunduğu bu merkezler, fiyat bakımından da Türkiye'deki kayak merkezlerine göre çok uygun fiyatlar uyguluyor.
Byelaşnitsa ve İgman kayak merkezleri, her seviyeye göre kayak pistleri ve her bütçeye uygun konaklama yerleriyle ilgi çekiyor. Son yıllarda Türkiye'den, özellikle yaz aylarında çok sayıda turistin geldiği Bosna-Hersek, kış mevsiminde de kayak ve doğa tutkunları için fırsatlar sunuyor. Doğal güzellikler eşliğinde kayak yapmanın keyfini çıkaracak olan Türk turistler, otellerin yanı sıra orman içindeki bungalov evlerde gecelik fiyatı 20-30 avroya konaklama imkanı da elde edebilir.
Kayak sezonunun başladığı kayak merkezlerindeki otellerin işletmecileri, Türkiye'den bölgeye kayak için gelecek turistlerin erken rezervasyon yaptırmalarını tavsiye ediyor.