Bozulmadan taptaze kalanlar

Samanyoluhaber.com yazarlarından Abdullah Aymaz 'Bozulmadan taptaze kalanlar' başlıklı köşe yazısında Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in (S.A.V) babası Abdullah hakkında çok ilginç bir anektodu paylaştı.
Senelerce Suudi Arabistan’da ilmiyle, tecrübeleriyle hizmet etmiş Dr.  Necati Öztürk Bey, 2008’lerde bizlere anlatmıştı:  “Medîne-i Münevvere’de Peygamber Efendimizin (S.A.S.) Mescidini genişletirken, Efendimiz’in (S.A.S.) babası Abdullah’ın mezarı da kaldırılıp Cennetü’l-Bakıyyeye gömülecekti. Halkın galeyana gelmemesi için  Suud Hükümeti birkaç kişiyi görevlendirip bir gece gizlece kaldırtıyorlar.”  Bunu Necati Bey nereden biliyor?  Çünkü orada görevlendirilenlerden biri de, bizzat Necati Öztürk Beye diyor ki: “Bir de baktık Efendimizin  Babası Abdullah’ın cesedi, henüz daha yeni gömülmüş gibi, hiç bozulmadan taptaze duruyordu.”

Dr. Necati Öztürk Bey, “Efendimizin (S.A.S.)  Peygamberliğinin delilleri pek çok elbette. Ama babasının, ehl-i necat olduğuna bu olay, yani naaşının asırlarca hiç çürümeden sapasağlam durması da isbat edici bir delildir.” dedi.

Bu mesele benim aklıma, Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin Mektubat kitabının Yirmi Sekizinci  Mektup /  Sekizinci Mesele’sindeki Yedinci ve Sekizinci Nüktelerdeki soru ve cevapları hatırıma getirdi. Buyurun beraber okuyalım:

Yedinci Nükte

Diyorsunuz ki: Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın peder ve valideleri ve ceddi Abdülmuttalib’in imanları hakkında akvâ ve esahh olan haber hangisidir?

Elcevap: Yeni Said on senedir yanında başka kitapları bulundurmuyor, bana Kur’an yeter diyor. Böyle teferruat mesailinde, bütün kütüb-ü ehadîsi tetkik edip en akvasını yazmaya vaktim müsaade etmiyor. Yalnız bu kadar derim ki: Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın peder ve valideleri ehl-i necattır ve ehl-i cennettir ve ehl-i imandır. Cenab-ı Hak, Habib-i Ekrem’inin mübarek kalbini ve o kalbin taşıdığı ferzendane şefkatini, elbette rencide etmez.

Eğer denilse: Madem öyledir, neden onlar Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâma imana muvaffak olamadılar? Neden bi’setine yetişemediler?

Elcevap: Cenab-ı Hak, Habib-i Ekrem’inin peder ve validesini, kendi keremiyle, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın ferzendane hissini memnun etmek için valideynini minnet altında bulundurmuyor. Valideynlik mertebesinden, manevî evlat mertebesine getirmemek için hâlis kendi minnet-i rububiyeti altına alıp onları mesud etmek ve Habib-i Ekrem’ini de memnun etmekliği rahmeti iktiza etmiş ki valideynini ve ceddini, ona zahirî ümmet etmemiş. Fakat ümmetin meziyetini, faziletini, saadetini onlara ihsan etmiştir.

Evet, âlî bir müşirin yüzbaşı rütbesinde olan pederi huzuruna girmesi, birbirine zıt iki hissin taht-ı tesirinde bulunur. Padişah o müşir olan Yaver-i Ekrem’ine merhameten, pederini onun maiyetine vermiyor.

Sekizinci Nükte

Diyorsunuz ki: Amcası Ebu Talib’in imanı hakkında esahh nedir?

Elcevap: Ehl-i Teşeyyu’, imanına kail; Ehl-i Sünnet’in ekserisi, imanına kail değiller. Fakat benim kalbime gelen budur ki: Ebu Talib, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın risaletini değil; şahsını, zatını gayet ciddi severdi. Onun o gayet ciddi o şahsî şefkati ve muhabbeti, elbette zayie gitmeyecektir.

Evet, ciddi bir surette Cenab-ı Hakk’ın Habib-i Ekrem’ini sevmiş ve himaye etmiş ve taraftarlık göstermiş olan Ebu Talib’in; inkâra ve inada değil belki hicab ve asabiyet-i kavmiye gibi hissiyata binaen, makbul bir iman getirmemesi üzerine cehenneme gitse de yine cehennem içinde bir nevi hususi cenneti, onun hasenatına mükâfaten halk edebilir. Kışta bazı yerde baharı halk ettiği ve zindanda –uyku vasıtasıyla– bazı adamlara zindanı saraya çevirdiği gibi hususi cehennemi, hususi bir nevi cennete çevirebilir…
05 Ağustos 2025 12:41
DİĞER HABERLER