Türkiye, Zaman gazetesine kayyım atandığı haberleriyle çalkalanırken Brezilya'da iki yıldır devam eden bir yolsuzluk soruşturması kapsamında eski Devlet Başkanı Lula evine baskın yapılarak göz altına alındı.
İki olay arasında ilk bakışta bir bağlantı kurmak zor gözükse de Türkiye ve Brezilya'nın gündemini yakından takip eden bir gazeteci için bu gelişmeler çok şey ifade ediyor. İki ülkede kıyamet saatinin aynı ana denk gelmesini 'paralel evren' benzetmesiyle açıklamak mümkün.
Hafızaları tazelemek gerekirse Türkiye, 2013 yılının Haziran ayında Gezi parkı olaylarıyla çalkalanırken bir kaç gün farkla benzer gösteriler Brezilya'nın bedenini sarmış ve yolsuzluklar karşısında hükümetten hesap soran sosyal bir hareketin fitilini ateşlemişti. Günün sonunda Devlet Başkanı Dilma Rousseff, göstericiler lehine açıklama yapmak zorunda kalmış ve taleplerin karşılanması için yeni bir reform paketinin meclisten geçmesiyle netice vermişti.
Türkiye ise dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 'yüzde elliyi evlerinde zor tutuyorum' sözleriyle yol ayrımına girmiş ve hükümetin aldığı kararlarla giderek otoriterleşen bir yönetime evrilmişti.
Aradan geçen iki yıllık sürede Türkiye, her geçen gün demokratik değerlerden uzaklaşırken Brezilya, yolsuzluk iddialarının üzerine gitmeyi tercih ederek geldiği nokta itibariyle büyük bir temizlik operasyonunu başarıyla tamamlamak üzere.
İki ülke, sanki farklı hayatlar yaşayan yumurta ikizi gibi özellikler sergiliyor. Olup biteni özetlemek gerekirse, Türkiye'de yönetim yolsuzluk iddialarını 'darbe girişimi' teziyle kovuşturmayı becerdi. Brezilya'daki yönetim ise yargı yolunu açarak soruşturmanın ilerlemesini sağladı. Türkiye'de yargı dosyaları ve fezlekelerin arşive kaldırılmasının ardından karşı operasyonlarla polis ve savcılar içeriye alındı. Üstüne, hükümeti kritiğe tabi tutan ne kadar basın kurumu ve gazeteci varsa hepsi bir şekilde bu karşı ataktan nasibini aldı.
Brezilya'da açılan soruşturmalar, itiraflar ve kamuoyuna servis edilen delillerle varlığı kesinlik kazanan büyük bir yolsuzluk çetesini ortaya çıkardı. Dalga dalga ilerleyen operasyonlar içinde politikacılar, işadamları ve bürokratların yer aldığı organize bir suç örgütünün deşifre olmasıyla netice verdi.
Türkiye bugün, medya kanallarına ve özel şirketlere kayyım atanarak farklı seslerin susturulmaya çalışılması sürecinde finali yaşıyor. Safların keskinleşmesi, korkunun hüküm sürmesi ve adalet çizgisinden sapılması neticesinde bugün çok az demokrat bu sürecin karşısında sesini yükseltebiliyor.
Brezilya'da ise, -henüz yargı süreci devam ettiği için masumiyetini koruyan- 'dokunulmaz lider' olarak nitelendirilen Lula da Silva, emniyet güçleri tarafından sorguya çekiliyor.
Türkiye'de Zaman grubuna kayyım atandığı saatlerde paralel evren Brezilya'da olup bitenler şimdilik bunlar.
Cihan CİHAN