Brezilya, dünya futbol piyasasının merkezlerinden birisi. Spor işi yapan büyük şirketlerin çoğunun Brezilya’da ofisleri bulunuyor. Ancak bu ülkede futbol ekonomisi yalnızca gişe gelirleri ve forma satışlarından oluşmuyor.
Çoğu ülkenin yapamadığı ‘yıldız isimleri pazarlama’ stratejisi bu ülkede pratikte başarıyla uygulanıyor. Örneğin; dünyaca ünlü Pele’nin isim hakları profesyonel bir şirket tarafından yönetiliyor. Bu şirket, reklam çekimlerinin yanı sıra kahveden parfüme birçok üründe Pele ismini kullanarak futbolu ticarete dönüştüren başarılı bir strateji uyguluyorlar.
Ülkenin tamamına yayılan futbol okulları da büyük bir sektör. Jübilesini tamamlayan oyuncular, bulundukları şehirlerde her yaşa hitap eden futbol okulları kurarak yeteneklerin ortaya çıkmasına katkı sağlıyorlar. Büyük kulüpler de futbol okulu lisansı satarak bu işi ‘bayi’ usulü çalışan ticari işletmelere çevirmeyi başarmışlar. Örneğin, Atletico Paranaense kulübünün lisans verdiği yüzden fazla futbol okulu var.
Brezilya’nın futbolcu ihracını gösteren en net veri 2011 yılına ait. Bu yıl içinde dünyaya arz edilen toplam yabancı futbolcu sayısı 7 bin 627. Bu rakamın 1063 tanesi Brezilyalı futbolculardan oluşuyor. Sambacılar, toplamda 108 ligde top sektiriyorlar. Bu kategoride Brezilya’nın ardından gelen ikinci ülke Fransa ve dünyanın farklı takımlarında oynayan yalnızca 614 futbolcusu var.
Bu istatistikler, dünya yabancı futbol piyasasının yüzde 14’ünün Brezilyalı futbolculardan oluştuğuna işaret ediyor. Bir ihraç kalemi olarak düşünüldüğünde futbolcu satışından elde edilen gelir en az 2 milyar Euro’ya tekabül ediyor. Bu rakam, Brezilya’nın yurtdışına sattığı ürünler listesinde birçok kalemi geride bırakıyor.
BREZİLYA VE AVRUPA FUTBOLU ARASINDAKİ FARK
Brezilya’nın önemli takımlarından Atletico Paranaense kulübü yöneticileri, kendi futbol stratejilerini 'Avrupa futbolunun Brezilya’ya uyarlanması' şeklinde özetliyor. Avrupa futbolunu 'organizasyon, yapı ve profesyonellik’ olarak öne çıkartırken, Brezilya futbolunu ise 'daha estetik ve ofansif bir futbolun yanı sıra daha sıcak bir taraftar kitlesi' olarak yorumluyorlar.
Gittikleri ülkelerde yıldızı parlayan oyuncuların çoğu, genç yaşlarda yurtdışına açıldıkları için kendi ülkelerinde aynı üne sahip olmuyorlar. Örneğin Beşiktaş’ta forma giyen Bobo gibi isimler çok az bir taraftar kitlesi tarafından tanınırken, Fenerbahçe’de forma giyen Christian Baroni gibi ilk kez yurtdışına çıkanlar da daha yetişkin bir futbolcu olarak ülkelerine geri dönüyorlar.
Ülke çapında tanınıyor olmanın kriteri ise büyük takımların as kadrosunda uzun süre yer almak ve mili takımda forma giymek. Atletico yöneticilerine göre Alex de Souza bu isimlerden biri. Coritiba ve Palmeiras gibi köklü takımlarda uzun süre forma giyip milli olduktan sonra yurtdışına açılması onu ünlü biri yapmış. Atletico yetkilileri, kendilerine rakip olan Coritiba’da forma giyen Alex için şu değerlendirmeyi yaptı:
'Bir Brezilyalının yurtdışındaki başarısı elbette bizi mutlu etti. Alex’le hemşeri olmamız da ayrı bir övgü meselesi. Bu başarı bizde ‘rekabet’ yerine ‘hedef yakalama’ arzusunu tetikledi. Alex, Brezilya futboluna felsefi olarak yaklaşabilecek eleştirel bir futbolcu.'
BREZİLYA FUTBOLCUSU NASIL YETİŞİYOR?
Uzun süre Brezilya’da yaşayan ve futbol menajarliği yapan Bayram Dağdeviren 'Brezilyalı futbolcuların sokakta yetiştiği’ algısının yanlışlığına vurgu yapıyor. Ona göre bu başarı, 'yetenek, disiplin ve profesyonellik’ olarak üç başlıkta özetleniyor. Dahası, tecrübeli yöneticiler bu işi adeta bir bilim dalı ele alıyor. Keşfedilen yetenekler henüz çocukluktan itibaren eğitim ve pratiğe başlıyor, gelişmeleri adım adım gözleniyor.
Brezilya’da bir çocuğun hayali yıldız futbolcu olmak ve bu düşünce birçok gencin hayalini süslüyor. Dolayısıyla rekabet çok şiddetli ve bu süreçte azim gösteren bir adım öne çıkıyor. Brezilya’da futbol, zengin çocuklarına ayrılmış bir spor uğraşı değil. Kulüpler, altyapısında yetişen ve potansiyeli olan fakir çocuklara da tüm servislerini ücretsiz sunuyor.
Ayrıca okul çağındaki çocuklara ders takviyesi yapıyorlar. Böylelikle futbol kariyerinden vazgeçen ya da kendini yeterli ölçüde geliştiremeyen adaylar, henüz vakit geç olmadan üniversite kariyerine geçiş yapabiliyor.