''Halkbank’a kesilecek ceza, Zarrab’ın anlatımlarından çıkacak yeni iddianameler ve diğer başlıklar. Uzun lafın kısası Brunson ABD’ye dönse bile Ankara ile Washington arasındaki buzların erimesi kolay değil.''
Adem Yavuz Arslan / Tr724
Brunson'dan sonra
Türk-Amerikan ilişkilerinin geleceğine dair çok kritik günlere girdik.
2 yılı aşkın süredir Türkiye’de tutuklu bulunan Rahip Brunson’un ev hapsinin devam edip etmeyeceği Cuma günkü duruşmada ilan edilecek.
‘Karar verilecek’ yerine ‘ilan edilecek’ ifadesini bilerek kullandım. Çünkü nasıl ki Rahip Brunson’un tutuklanma kararı mahkemede alınmadı, tahliye ve yurt dışı yasağı kararı da mahkemede alınmayacak.
Her konuda olduğu gibi Brunson meselesinde de söz Saray’da. Oradan gelecek sinyale göre ‘devam’ yada ‘tamam’ denecek.
Peki ne beklemek gerekir ?
ABD tarafında bu duruşmadan sonra rahip Brunson’un yurt dışı yasağının kaldırılması ve ülkesine dönmesi beklentisi var.
Bu beklenti sadece temenni kaynaklı değil.
İkili görüşmelerden sonra ABD medyasına yansıtılan hava bu yönde. Özellikle Dışişleri Bakanı Pompeo’nun mevkidaşı Çavuşoğlu ile yaptığı görüşme sonrası Brunson’un 12 Ekim’de serbest kalmasını beklediklerini söylemesi önemli bir gösterge.
ABD Başkenti’nde şöyle bir hava var; Pentagon’un başını çektiği bir ekol Türkiye ile kavga taraftarı değil. Onların önceliği askeri hedefler, üsler ve operasyonel gerekçeler.
Siyaset boyutunda ise özellikle Rahip Brunson kaynaklı bir öfke var.
Amerikan Kongresi’nden çok sayıda karar çıktı. Hatta Brunson’un serbest kalmaması halinde çok ağır yaptırımların uygulanması talep ediliyor.
Başkan Trump ise bir yandan Kongre’nin baskısını üzerinde hissederken öbür yandan da güvenlik bürokrasisi tarafından ‘dizginlenmeye’ çalışılıyor.
Washington’da konuşulanlara göre Trump’ın Türkiye karşıtı tweet ve açıklamaları sonrası bu ekip devreye girip ‘sakin olun, 12’sinde serbest kalacak’ telkinin de bulundu. Trump’ın Brunson konusundaki sesizliği bu telkinlerden kaynaklanıyor.
Özetle ABD tarafı Brunson’u bekliyor.
Türkiye tarafı ise karışık. Zira ABD’de başka Türkiye’de başka konuşan bir Erdoğan ve AKP iktidarı var. ABD’lilerle bir araya geldiklerinde pozitif mesajlar veren Erdoğan, Türkiye’ye döndüğünde tam tersi demeçler veriyor.
Eğer Havuz’daki söylemlere bakarsanız Brunson bırakın serbest bırakılmayı, 12 Ekim’de ki duruşmada tekrar tutuklanabilir !. Şahsen bu yorumları AKP seçmeninin gazını almak için üretilmiş -temelsiz söylemler olarak görüyorum.
Daha önce de yazıp, Youtube yayınlarında söylediğim gibi iki gün içinde Rahip Brunson’un yurtdışı yasağının kaldırılacağını düşünüyorum.
Hatta öyle bir ‘hukuki formül’ bulacaklar ki, hepimiz şaşıracağız.
Erdoğan kararı çoktan verilen bir mizanseni oynuyor. Brunson kararının ‘siyasi değil hukuki bir karar’ gibi gözükmesi için 12 Ekim bekleniyor. Zaten dosyanın içi boş ve iddialar absürt idi.
Türkiye’nin yaşadığı ağır ekonomik sorunlar ve dış politikada ki sıkışmışlık nedeniyle Washington’la ilişkilerin düzelmesi gerekiyor. Bakmayın Erdoğan ve AKP’nin ‘anti Amerikancı’ söylemlerine, perde gerisinden Trump’ın gönlünü çelebilmek için inanılmaz bir trafik dönüyor.
BRUNSON SONRASI FIRTINA
Brunson’un ABD’ye dönmesinin ilişkileri yumuşatacağı beklentisi hayli yaygın. Her iki başkentte de bu yönde güçlü bir beklenti var. Ancak Washintgon-Ankara hattında yaşananlara hakim olan uzmanların yorumları çok da iyimser değil.
Zira ‘sorun listesi’ hayli kabarık.
Brunson serbest kalıp ülkesine dönse bile Suriye’de yaşanan gelişmeler, Zarrab ve Halkbank davası, F-35 ve S400 meseleleri sırada bekliyor.
Malum olduğu üzere ABD, Suriye’de YPG ile çalışıyor. Bu durum başından bu yana Türkiye’nin tepkisini çekiyor. Her konuşmasında muhtelif rakamlar vererek bu desteğe dikkat çeken Erdoğan’a göre ABD PKK’ya 19 bin tır ve 3 bin kargo uçağı ile malzeme taşıdı.
Rakamların selahiyeti tartışmalı fakat ABD tarafı da YPG’ye olan desteğini saklamıyor.
Bu konuda ilginç bir noktaya geldik. Malum olduğu üzere 17 Eylül’de Türkiye ve Rusya arasında imzalanan protokole göre 14 Ekim’e kadar İdlib kenti etrafında geniş bir tampon bölge kurulacak. Türkiye bölgedeki yabancı savaşçıların çekilmesinden ve silahsızlandırılmasından sorumlu olacaktı. Aralarında El Kaide bağlantılı gruplarında olduğu onbinlerce savaşçının ne olacağı söz konusu mutabakatın en çok tartışılan konusuydu.
Bu konuda rivayetler muhtelif olsa da ABD başkentinde öne çıkan senaryo şöyle; Erdoğan zaten iyi ilişkiler olan, hatta büyük bir kısmına maaş ödediği bu savaşçıları YPG’ye karşı kullanmak için yeniden örgütlüyor.
Yerel Arap aşiretlerin de desteğiyle on binlerce kişiye ulaşacak (bazı uzmanlara göre 100 bin ) bu güçler Erdoğan’ın Kürtlerle karşı yürüttüğü mücadelenin merkezinde yer alacak. Zaten bölgede muhtelif oranlarda Türk birlikleri var.
Erdoğan’ın bu stratejisinin bir sonucu olarak Türkiye’nin desteklediği ‘yabancı savaşçılar’ ile YPG karşı karşıya gelecek. Doğal olarak bu sonuç Türkiye ile ABD arasında yeni bir kriz demek. Türkiye’nin bölgeden çekilen silahlı gruplar üzerindeki ‘hakimiyeti’ de bir diğer polemik konusu.
Washington’da ki uzmanlar ABD’nin Türkiye ile Kürtler arasında bir tercih yapma durumunda kalırsa Türkiye’yi tercih edeceğini fakat Kürtlerle olan sürecinde çok sancılı olacağını savunuyor.
Suriye’de yaşanan bu gelişmelere paralel olarak devam eden diğer gerginlik konusu ise Rusya’dan alınacak S-400’ler. ABD tarafı her fırsatta Türkiye’nin S-400 almaması gerektiğini, akti halde yaptırımların kapıda olduğunu açıkça söylüyor.
Nitekim Kongre’den geçen yaptırım kararları var.
Türkiye tarafı ise S-400 meselesini ‘bitmiş bir konu’ olarak değerlendiriyor. AKP cephesinden sızanlara göre S-400’lerde bir tartışma yok; karar verildi ve S-400’ler alınacak.
Bu arada kulislere göre Türkiye ile Rusya arasında yapılan İdlib mutabakatının yazılı olmayan maddelerinden birisi de S-400’ler. Ruslar’ın S-400 konusunda geri adım atılmaması kararıyla İdlib anlaşmasına onay verdiği de Washington’da dile getirilen konulardan.
Türkiye ile ABD arasındaki diğer başlıklarda rahatlama olsa bile S-400’lerde krizin süreceği beklentisi hayli güçlü.
Halkbank’a kesilecek ceza, Zarrab’ın anlatımlarından çıkacak yeni iddianameler ve diğer başlıklar. Uzun lafın kısası Brunson ABD’ye dönse bile Ankara ile Washington arasındaki buzların erimesi kolay değil.
Çok zayıf bir ihtimal ama 12 Ekim’de Rahip Brunson bırakılmazsa o zaman Trump’ı Pentagon bile tutamaz. Öte yandan Brunson’un bırakılmaması demek ‘Erdoğan’ı da aşan bir irade’nin varlığını gösterir ki Erdoğan-Ergenekon ittifakı çatırdamaya başladı demektir.